21. Bölüm

4K 297 10
                                    

Kim bilir belki de sevgiye bürünmüş kalplerimiz her şeyin çözümüdür ve sadece bunu farkedip birbirimize sarılmamız gerekiyordur.

Ellerini saçları arasına daldırdı ve birden gözleri masanın üsütündeki onlarca buruşturulup atılmış kağıtlara odaklandı. Bu kadar denemesine rağmen istediği gibi bir şeyler yazmayı becerememişti bir türlü. Şiir okumayı ve arada sırada da yazmayı severdi ama bu çok zordu. Belki de heyecanı ilhamının gelmesine izin vermiyordu. Yektayı seviyordu. Gerçekten seviyordu ama onu tanımak da istiyordu. Neden kendisinden uzak durmaya çalıştığını, bu birliktelikten neden bu kadar çok kaçtığını merak ediyordu. Ama şu an o kadar mutluydu ki bunu düşünmek istemediğini farketti.
Düşünmek istemediği halde kafasından bir türlü çıkmayan bir başka şey de kitapçıydı. Çınar denilen adam kitapçı açtığından beri işleri çok kötüydü. Satışlar iyice düşmüştü. Yakında kapatmak zorunda kalacaklardı ve bunun düşüncesi bile kalbini acıtıyordu. Aklına birden bu akşam olanları Bahara anlatmadığı geldi ve bu düşünceyle biraz da aklındaki kendisini sıkan kırıntılardan kurtulmak ümidiyle telefona sarıldı.
Üç kere çaldıktan sonra Bahar uykulu bir sesle telefonu açmıştı. Bir an için saatin kaç olduğunu bilmediğini farketti ve gözleri istemsizce odadaki duvar saatine kaydı. Saatin 2 olduğunu görünce göz bebekleri birden büyüdü ve yanlış bir zamanda aradığını anladı fakat Bahar alışıktı böyle durumlara. Hem Masalın söyleyeceklerini duysa uykusu anında açılırdı.
"Umarım gerçekten ciddi bir durum vardır yoksa sen benim uykumun ne kadar değerli olduğunu bilirsin değil mi canım arkadaşım."
Baharın sesindeki ima ve hafif dişlerine sıkarak söylenmiş kelimeler muhtemelen birazdan yumuşayacak ve hatta heyecanın verdiği etkiyle bir başka kelimeler dilinden düşünme ihtiyacı duymadan dökülüverecekti.
"Söylüyorum hazır mısın? "
" Hı hı" Bahar uyku mahmurluğuyla sabırsızca cevap verdi.
"Biz sanırım Yektayla sevgiliyiz." Masal bir çırpıda söyleyivermişti.
"NE?!" Baharın sesinde az önceki mahmurluğundan eser yoktu. Hatta bu soruyu sorarken nerdeyse haykırmıştı.
"Neysiniz siz? Bir saniye rüya falan değil dimi yani uyandım ben. Ne diyorsun sen Masal bu harika bir haber. "
" Yani bu akşam çok değişik ve güzel şeyler söyledi. Ya kalbim çıkıcak sandım. Ama bir sorun var. "
Baharın sesinden gözlerini belli belirsiz devirdiği anlaşılıyordu.
"Ya ne sorunu bu kadar güzel bir şeyden sonra bir de sorundan mı bahsediyorsun Allah aşkına. Ya bu harika."
Masal arkadaşının sevincine hafif bir tebessümle gülmüştü.
"Ona bir şiir yazmamı istedi. Saatlerdir uğraşıyorum. Sonuç buruşturulup atılmış kağıtlardan başka bir şey değil. "
" Hmm bir düşünelim bakalım. Ne kadar süren var? "
" Bilmem süre söylemedi sanırım."
"Tamam o zaman şimdi bırak bir gece için zihnine bu kadar şey fazla yazamaman normal. Sonra düşünürsün."
"Zaten saatte geç olmuş haklısın. Elbet yazarım zaten. Neyse uyu sen hadi iyi geceler. " Son sözlerini hafif gülerek söylemiş ve karşı tarafında iyi geceler dilemesiyle telefonu kapamıştı.
Tekrar etrafındaki kağıtlara baktı ve hepsini avuçlayarak yanındaki çöp kutusuna attı. Daha sonra zihnindeki derin ama derince düşünmekten yorgun olduğu düşüncelerle başını yastığa koydu ve bir süre sonra uykuya daldı.
*****
Çınarın kitapçısına girip bir masaya oturan Yekta sessizce etrafı süzmeye başlamıştı. Dün akşam gördükleri onu şüpheye düşürmüş araştırma isteği duymuştu. Çınarla alakalı bir şey varsa ve Yekta bunu bulabilirse Masalın kitapçısı için bir şans doğabilirdi.
Masada oturarak kitap okurmuş gibi yapıyor fakat sessizce etrafı süzüyordu. Daha çok Çınarı kontrol ediyor ve çalışanların hareketlerini yakalamaya çalışıyordu. Kasanın çok yakınında bir koltukta oturduğu için orayı gözlemlemesi daha kolaydı.
Yaklaşık bir saat geçmişti ki kasaya hafif kirli sakallı 20 li yaşlarında bir genç yaklaştı. Kasadaki görevliye bir kitap uzattı ve kitabın yanından sanki gizli bir iş yapıyormuş gibi 200 tl verdi. Bu sırada oldukça tedirgindi ve bir o kadar tedirgin olan gözleri etrafı kolaçan ediyordu. Şakaklarından bir iki damla ter süzüldü. Oysaki hava hiç de sıcak değildi. Kasadaki görevli de etrafa hafifçe göz gezdirerek parayı ve kitabı aldı ve daha sonra kitabı kasanın altına soktu. On saniye kadar sonra poşete koyduğunda para üstü vermemişti ve adam da hiç itiraz etmeden gitmişti. Aldığı kitap en fazla 30 tl ederdi. Yekta anlamsızca kaşlarını çattı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ki birden telefonu çalmaya başladı. Arayan Masaldı.
"Alo Yekta. " sesi titriyordu kızın. Ağlamıyordu ama sesindeki buğu ve titrekliğin boğazındaki yumrudan oluştuğu belliydi.
"Masal? Bir sorun mu var? " Yektanın sesindeki endişe az önce tanık olduğu garip anlardan arınmış tamamen Masal'a odaklanmıştı.
"Buraya gelebilir misin? Sanırım sana ihtiyacım var."

Aşkın GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin