Senin dilin bayağı uzadı.

Börja om från början
                                    

"Sen cidden benim mutluluğuma düşmansın." Dedim tıslarcasına konuşarak.

"Uyumaktan bu kadar mutlu olduğunu bilmiyordum dostum."

Telefonu kapadığı zaman ben hala sinirliydim.

"Hadi yatağa gel artık." Dedi Alec beni süzerek.

"Alec üzgünüm ama Raphael bana bir dosya getirecekmiş ve onu incelemem lazım."

"Yani... devam etmeyecek miyiz?"

"Cidden üzgünüm." Dedim dudak büzerek. Sonrasında onun yanına gittim ve bana kırılmış şekilde bakarken yanaklarına birkaç öpücük bıraktım. "Erken bitirirsem devam ederiz."

"Keşke işte çalışmasan, o zaman bütün gün evde olurdun ve ben seninle daha fazla zaman geçirirdim."

"Üzgünüm ama bu mümkün değil biliyorsun. Ne yazık ki çalışmam ve para kazanmam lazım."

"Para kazanmasan olmaz mı?" Dedi eliyle belimde daireler çizip beni kendine doğru çekerken. "Para olmasa ne olur ki?"

"Bu evde yaşayamayız ve sokakta kalırız." Deyip onun kucağına yerleştim yavaşça. "Bunu ister misin cidden?"

"Ben... istemem." Dedi dudaklarımı süzerken. "Ama seni daha fazla görmek istiyorum ben." Durdu ve dudaklarıma birkaç küçük öpücük bıraktı. "Daha fazla öpmek istiyorum. Daha fazla sarılmak, daha çok eğlenmek istiyorum." Yaklaşıp bu sefer boynumdan öptü. "Daha fazla sevişmek istiyorum seninle, bana bunun nasıl bir şey olduğunu gösterdin ve ben fazla aç davranıyorum değil mi?"

"Hayır öyle davranmıyorsun." Deyip saçıyla oynamaya başladım. "Bu çok normal Alec, cinselliği ilk defa tadıyorsun."

"Sen benden önce çok fazla yaşadın mu bunu? Camille'den başka var mıydı bunu yaşadığın insanlar?"

"Evet vardı, fazlaca vardı."

"Pekala, şu an hepsinden nefret ediyorum ve hepsini öldürmek istiyorum. Seninle bunu yaşayan tek kişi olmak isterdim. Benden başka kimsenin seninle çıplak şeyler yaşamasını istemiyorum çünkü. Ne öncesinde ne de sonrasında. Bu kötü bir şey mi? Böyle düşünmem?"

"Biraz bencilce ama kötü bir şey değil."

"Onları benden daha mı çok seviyordun?" Dedi son derece masum bir ses tonuyla. Sanki cevaptan korkar gibi bir hali vardı.

"Daha çok seviyorum desem üzülür müydün?"

Başını evet dercesine salladı.

"Benden çok kimseyi sevmeni istemiyorum."

"Geceyi bile mi?"

"Hmm, belki onu daha çok sevebilirsin ama bu çıplak şeyler yaptığın kişilerden daha çok sev beni. Onları sevmiyorum, eminim hepsi kötülerdir çünkü onlarla uzun süre birlikte olmamışsın. Ben de çok iyi değilim ama bence onlardan daha iyiyim. Beni daha çok sevmelisin çünkü ben seni çok fazla seviyorum."

"Beni çok fazla seviyorsun diye seni çok fazla sevmeliyim yani onu mu diyorsun? Belki önceden beni senden daha çok seven insanlar vardı hayatımda. Şimdi seni daha çok seversem onlara haksızlık olur."

İnadına olayı uzatıyordum çünkü hoşuma gidiyordu.

"Bu imkansız, kimse seni benden daha çok sevmemiştir."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Onlar senin için ölebilir miydi? Ben senin için ölebilirim hem de hiç düşünmeden. İnsanlar çok bencil, bunu yapamazlar ama ben yaparım. Sen bana bencil olduğumu söyledin ama ben sana karşı hiç bencil değilim Magnus."

Yüzü iyice düşünce kendimi kötü hissetmeye başlamıştım.

"Seviştiğim hiçbir insanı seni sevdiğim gibi sevmedim Alec, seni sevdiğim kadar sevmedim. Sen benim için çok özelsin."

Elimle yüzünü okşamaya başladığım zaman yüzüne büyükçe bir gülümseme yayılmıştı.

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten. Ayrıca evet, beni en çok sen sevmişsindir. Bunun farkındayım zaten."

"Bilerek uzattın değil mi olayı? Sırf beni sinir etmek için."

"Belkiiii..." dedim çocukça bir tavırla. Gözlerini kısıp kendince bana sinirli bakışlar atmaya çalıştı ama ben sadece bu haline gülmekle yetindim.

"Yapma şunu, kızgın değil sevimli oluyorsun ve ben seni yemek istiyorum."

"Eğer beni yediğin kısım hoşuma gidecekse neden olmasın." Demişti arsız bir gülümseme eşliğinde.

"Sen sapıklaşmaya başladın, benim masum Alec'ime neler oluyor böyle?" Deyip sanki onu incelermiş gibi yüzünün her yerinde bakışlarımı gezdirdim.

"Bunu sen yarattın. Bir de Sid..."

"Kesinlikle her şey Sid'in suçu." Deyip onu tekrar öptüm. "Ama senin her halin mükemmel."

Ben bunu dediğim anda aşağı kapı çalmaya başlamıştı.

"Ve baş belam geldi, gece devam ederiz anlaştık mı?"

"Anlaştık, zaten kaçışın olmayacak."

Bak bak, laflara bak sen.

Ben senin üstte olmana izin vermeyeyim de gör sen!

...

Çooook tatlılar bu hallerini bozmayı hiç istemiyorum yaa

Kod: 18 Deney BaşarısızDär berättelser lever. Upptäck nu