Neye şaşıracağını neye utanacağını düşünür haldeydi.

"Ya bağırma lütfen. Öyle bir şey değil!"

Gül masadan Arina'ya doğru eğilip "Tepindin mi yoksa? Ne zaman? Tepinmek nedir yahu? Sen bizi şu Güneş'in diline doladın ya. Git emanetini alda gel. Ben de kendi canımıza kıyacak bir intihar eylemi düşüneyim!" dedi sessizce.

Tam 3 dakika sonra koşar adımlarla otoparka inip Kerem denen adamı aramaya başladı.

Arkasından duyduğu sesle olduğu yerde kala kaldı.

"İsmini hatırlamadığım biri demiş ki, depresif ya da melankolik saplantı öncelikle sevme yeteneğinin kaybolmasıyla gösterir, kendini sevmek de buna dahildir."

Dudaklarının kıpırdatıp "Freud." dedi.

Kerem gülümseyip "Evet, Freud demişti." dedi ve Arina'nın yanına geldi.

"Niye söyledin ki sen şimdi bunu?"

"Bilmem. Seni görünce aklıma geldi."

"Beni görünce niye geldi aklına? Asık suratlı olduğum için mi?"

"Hayır kendini sevmeği unuttuğun için galiba."

Arina omuz silkip esas onu meraklandıran şeyi sordu.

"Beni nasıl buldun?"

"Batu ile ağabeyim çok yakın arkadaş."
Merdivenleri inerken bu ihtimali düşünmüştü.

"Bana neyi geri vereceksin?"

Kerem cebinden bir kolye çıkardı.

Uzanıp Arina'nın elini tuttu. Eli o kadar çok soğuktu ki, dudaklarına doğru getirip sıcak nefesiyle ısıtmaya çalıştı.

Arina elini çekip "Ne yaptığını sanıyorsun?" diye bağırdı.

"Üşümüşsün galiba. Çocukken ağabeyim ellerimi öyıe ısıtırdı."

"Senin beni burada böyle beklettiğin için üşüyorum. Ne söyleyeceksen söyle. Gitmem gerekiyor."

Kerem kolyeyi ona doğru uzatıp "Sen gittikten sonra kolyeyi düşürdüğünü fark ettim. Aslında o zaman kaktüsten bir hatıra olarak saklamayı planlıyordum ama seninle karşılaşınca geri vermem gerektiğini anladım." dedi.

Arina kolyeyi görünce üzülsün mü sevinsin mi bilemedi.

"Günlerdir kolyemi kaybetmişim ama haberim bile olmamış. Oysa ki, yıllardır uyumadan önce hep boynumda mı diye kontrol ederdim. Bir gün sesini, gülümsemesini unutacağım korkusuyla yaşarken ona ait bir eşyanın kaybolduğunu bulunca fark ediyorum. Ne kadar acı!"

Kerem beklemediği itiraf karşısında Arina'yı nasıl teselli edeceğini bilmedi.

Hani kelimelerin yetersiz olduğu anlar vardır ya işte onlardan birini yaşıyordu.

Küçük bir çocuk gibi avucundaki kolyeye çaresizce ve üzgün bir şekilde bakan birini daha önce hiç görmemişti.

Uzanıp kendine doğru çekti ve sarıldı.

Annesi nasıl diyordu hep? Oğlum sarılmak iyidir. Bazen binlerce kelimeden daha iyi hissettirir.

Kısa bir süre sonra Arina geri çekilip "Çok teşekkür ederim." dedi ve koşarak gitti.

Aniden geri dönüp "Biliyor musun kendini sevmemeye ne neden oluyor? Çünkü bir gün en çok sevdiğin seni yalnız bırakıyor. Sen düşünüyorsun ki, ben o kadar lanetliyim ki en sevdiğim bile beni bırakıp gidiyor. Sen yalnız kalıyorsun sadece o düşünce hep seninle oluyor. O yüzden kendini sevmeyi unutuyorsun." dedi.

Kerem söylediği laflar için bin pişman oldu.

Kaktüse benzettiği genç kadının bu kadar yaralı olduğunu bilmiyordu.

Gökyüzünün yalnızlığı (GY)Where stories live. Discover now