Kül 7/ Eller (1)

28 4 0
                                    

Ben senin uydunum, etrafında dönüyorum
Ama bu senin güneş olduğun anlamına gelmez
İstediğin gibi, bir merkez haline geldin
Memnunmuşsun gibi davranmamalısın

Nasıl olur da titrek bir anı
Sessizce gözlerini kapattırabilir
Olanlar senin yönteminle ilerliyor
Beni incitmemelisin.

Sihirbaz'ın yönetiminde ilerliyordum. Her geçen gün bir şey öğreniyor, kendimi daha iyi ve güçlü hissediyordum. Bilgin biz gitmeden önce turuncu bir hap vermiş ve uyumadan önce almamı istemişti. Hapı almadığım zamanlar kâbuslar devam edebilir demişti. 2 kez almayı unutmuştum hapı. Bir tanesinde babam ile ilgili bir kâbustu. Diğeri ise ne olduğunu anlamadığım siluetlerle ilgiliydi. Birkaç kişi konuşuyordu. Sürekli adım dönüyordu dillerinde fakat sesleri ayırt edemiyordum. Bunlar dışında problem yoktu. Her zaman ki rutin...

Tekrardan kitaba geri döndüm. Sihirbaz ile işimiz olmadığı zaman ormanı geziyor veya kitap okuyordum. 2-3 haftasına öncesine kadar meraklı ve ilginç geliyordu bunlar. Fakat şu aralar o kadar sıkıcı geliyordu ki günler, insan aksiyon istiyordu hayatında biraz.

Ama bu sıradanlığı da Sihirbaz'a borçluydum. İtilip kakılan hayatımdan kaçtığımda gideceğim yer, bunu düşünecek halim bile yoktu.

Açık bıraktığım kitaptan kesit gözüme gözüktü sonradan.

Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."

İçime bir his doldu o an da. Yerimden kalkıp çalışma odasına ilerledim. Kapıyı tıklatıp içeriden 'gel' sesini duymayı bekledim. Sihirbaz'ın sesini duyduğumda girdim. Büyük masanın başındaki sandalyede oturuyor, dosyaları inceliyordu yoğun bir ciddiyetle.

Başını kaldırdığında bakışları yumuşadı. "Bir şey mi oldu, küçük?"

Ardımda ki kapıyı kapatarak yanına ilerledim. "Ben sana bir şey söylemek istiyorum. Kitap okuyordum bir kesit dikkatimi çekti. Kesit de yazıyordu ki; " Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..." Demek isteyeceğim şu ki, seni tanıdığıma çok sevindim. İyi ki o gün sahil kenarında yanıma geldin. Eğer sen gelmeseydin inan bana ne yapardım bilmiyorum."

Gülümseyerek ayağa kalktı. "Önemli değil, küçük. Bunları senin, siz insanların iyi olması için yapıyorum.
Fakat benim de sana söylemem, daha doğrusu itiraf etmem gereken bir şey var. Ben, normalde insanlara böyle yardımlar yapmam. Yani yaparım ama sadece maddi olarak. O gün seni gördüğümde nedensiz bir şekilde seni ayağa kaldırmak istedim. İlk defa da olsa bi insana manevi bir şekilde yardım etmek istedim. Bunun için yalan söyledim ama o gün ayakta duramayacak gibi duruyordun ve başka türlü güvenilir bir şey söyleyemezdim."

Söylediği şey ile içimde hiçbir şey değişmemişti. Bu söylediklerinde bir ardniyet aramadım. Sihirbaz iyi biriydi. Ona güveniyordum.

İçimdekileri dışa aktarmak adına dudaklarımı araladım. "Sen çok iyi birisin Sihirbaz. Söylediklerine, sana inanıyorum, güveniyorum."

İkimizde dudaklarımızdaki koca gülümseme ile birbirlerimize bakıyorduk. Sihirbaz ensesini kaşıdı. Biraz utangaç bir şekilde konuştu. "Şey, bu durumda sarılmamız gerekiyordu galiba."

"Ah evet. Yani filmler, kitaplar falan bilirsin. Her filmde öyle olur değil mi? Yani eğer öyle olmazsa tuhaf olurdu." Ah! Ben ne saçmalıyordum ya? İyice dibe batmıştım.

KÜLWhere stories live. Discover now