- İnanırdım.

- Evet, hepsini okudum.

- Bunca kitabı okumaya nasıl zaman bulabildiniz, diye ikinci çocukça sorumu yönelttim.

Bana ne oluyordu böyle. Öğretmenken birdenbire öğrenci oluvermiştim. Ne rahat bir hismiş tekrar öğrenci olmak, biliyor gibi durmaktan bir süreliğine uzaklaşmak.

- Yaşlı birinin en çok sahip olduğu şey zamandır. Pek dışarı adım atmadığımı da düşünecek olursak bolca zamanım olduğunu söyleyebilirim.

- Sizi kıskandığımı söylesem beni yanlış anlamazsınız umarım. Benim okuduğum kitapları düşünüyorum da herhalde sizin kitaplıktaki en küçük rafı doldurmaya anca yeterdi.

- Yaşınız genç, okumaya ve öğrenmeye çok zamanınız olacak, merak etmeyin.

- Raflardaki kitaplara bakınca aynı zamanda birden fazla dil bildiğiniz izlenimine kapıldım. Tıp eğitiminiz haricinde başka eğitim aldığınız alanlar oldu mu?

- Merak etmek, mesleğinizin yol açtığı bir his mi yoksa doğduğunuz andan beri sizin bir parçanız mı?

İlk tanışmada fazla soru sormuştum sanırım. Şu köy yerinde adam akıllı muhabbet edebileceğim tek kişiyi de kendimden soğutmasam bari.

- Meraktan değil aslında, köyde ilk defa konuşabileceğim bir insana denk geldiğim için çenem düştü. İnanın normalde çok konuşan biri değilimdir.

- Latife yapıyordum, istediğinizi sorabilirsiniz. Yalnız daha demin köyde aklı başında kimseye denk gelmediğinizi söylediniz. Neden böyle düşünüyorsunuz? Sizi bu şekilde düşünmeye iten bir şeyler mi oldu?

- Köylüleri aklı başında olmadığını iddia etmem hoş değil aslında. Asıl demek istediğim köylülerin garip davranışlar sergilemesi, ne bilim köyde gördüklerim, daha doğrusu göremediklerimin beni şaşırtması.

- Göremeyip de sizi şaşırtan nedir peki?

Doktorun sorusuna nasıl cevap verecektim? Acaba bu konulara girerek doğru mu yaptım? İçime atarak bu köyde yaşayabilir miyim? Ne zamana kadar birilerine merak ettiklerimi sormadan sabredebileceğim. Birine anlatmalıyım, birileriyle aklımdaki şüpheleri paylaşmalıyım. Yoksa birkaç ay sonra benden önceki öğretmene dönüşmeyeceğimi kim garanti edebilir?

- Mesela köyde bir camiye ya da herhangi bir ibadethaneye rast gelmedim. Yanlış anlamayın lütfen beni, kimseyi inandığı veyahut inanmadığı ile sorgulayacak zihniyette bir insan değilim. Ayrıca küstah biri olduğum izlenimi de vermek istemem. Merakımı çocukluğumdan itibaren edindiğim önyargılara bağlayın.

- Sizi anlıyorum. Bu köye ilk geldiğimde benimde köyle ilgili sizinle aynı fikirleri paylaştığıma emin olabilirsiniz. Anadolu'da bir benzerini göremeyeceğiniz bir köyde öğretmenlik yapacağınıza size şimdiden garanti veriyorum. Ancak köyün içinde yaşayan insanların dünyanın herhangi bir coğrafyasındaki sıradan diğer insanlardan pek bir farkı yok. Korkular, nefretler, arzular, sevinçler, kıskançlıklar, kavgalar, insana ait duygu ve hisler, hepsi birbirinin aynısı... Köyde cami olmaması meselesine gelince haklısınız, köyümüzde bir cami ya da başka bir tapınak benzeri yapı bulunmamaktadır. Sizin inandıklarınıza köylülerin iştirak etmediğine emin olabilirsiniz. Bilmiyorum bu sizi rahatsız eder miydi? Ya da şunu sormalıyım. Dindar biri misinizya da yaşamınızı din ne ölçüde etkiliyor?

Dindar biri miyim? Bu soruyu kendime sormayalı yıllar oldu. Kesinlikle değilim. Bu soruyu, çok geç değil hemen hemen üç sene önce biri bana sorsaydı vereceğim cevap dindarım şeklinde olabilirdi. Bugün ise köyümde ailemin yanındayken zaruri tuttuğum oruçlar haricinde dinin yapmamı istediği herhangi bir ibadeti yerine getirdiğim söylenemez. En son kıldığım namazı dahi hatırlamazken nasıl dindarım diyebilirim.

H. KöyüOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz