Deniz / Bölüm-11

9 4 3
                                    

   Keeeyifli okumalarr!💕

 
   Yavaş adımlarla sınıfa doğru yürürken aklımda babam vardı. Aslında yanında kalmak istemiştim ama okula gitmemi söylemişti. Bende zorla gelmiştim.

   "Bö!!(naydın)!!"

   Arkamdan gelen ani sesle yerimden zıplarken hızla kafamı arkaya çevirdim. Buğra sırıtarak yanıma geçip ellerini ön ceplerine soktu.

   "Ne korkutuyorsun Buğra ya? Ödüm patladı!" dediğimde sırıtışı büyüdü.

   "Allah allah bönaydın demek ne zamandırdan beri suç oldu?"

  Göz devirdim. "Bönaydın ne zamandırdan beri var ki ne zamandırdan beri suç olacak?" dediğimde yüzünü buruşturarak önüne döndüğünde güldüm ve omzumla omzuna vurup yana doğru ittim.

  "Sana da günaydın." dediğimde o da gülümserken gözleri bende takılı kaldı. Bende ne yapacağımı bilemeyip gözlerine bakarken dudağı yana kıvrıldı.

  "Gözlerin..çok güzel." dediğinde gözlerimi kırpıştırdım ve dediğini sonunda algılayıp yüzümü buruşturdum.

  "Düz kahverengi işte. Ama teşekkürler yine de." dediğimde kafasını iki yana salladı.

  "Rengini demiyordum." dediğinde bir süre yüzünü inceleyip omuz silktim ve sınıfa doğru yürümeye devam ettik.

   Kendi sınıfının kapısında bize bakan Talu'yu gördüğümde tam gülerek yanına gidecektim ki o son derece ciddi haliyle sınıfa girdi.
  
    Gülümsemem yüzümden yavaş yavaş silinirken Buğra'nın bir kaç adım ötemden "hadi" dediğini duyduğumda kendi sınıfıma girdik.

  
    Çantamdan paramı alıp öğlen yemeği için sınıftan Buğra'yla birlikte çıktık. Yan sınıfın kapısına doğru yanaşıp sırtımı kapının yanındaki duvara yasladığımda Buğra da yanıma geldi.
   Biz kapıda Talunun sınıfından çıkmasını beklerken sonunda çıktığında duvara yasladığım sırtımı dikleştirdim.

   "Nerede kaldın Talu ya? Ölüyorum açlıktan." dediğimde gülümsedi. Ama sanki zorla gülümsüyor gibiydi. Bunu içimi ısıtmamasından kolayca anlayabilirdim. Çocuğun kalorifer gibi gülümsemesi var desem kaç kişi kitabı okumayı bırakır? Neyse bırakacaklar demediğimi farzetsin.

   Kolumu omzuna atıp üçümüz yürürken Talu konuştuğunda ona döndük.

  "Dicle sen hala bir arkadaş edinmedin mi?" dediğinde dudağımı büzdüm. "Ck..gerek yok zaten. İyiyim ben böyle." dediğimde Talunun dudağı yana kıvrıldı.

  "Ah! Sen utangaçtın mıydı?" dediğinde göz devirerek Talu'ya baktım ve omzundaki kolumu çektim.

   "Değildim."
 
   "Ck..yanlış cevap."
  
   "Sanki sen soruyu çok doğru sordun da. 'Utangaçtın mıydı?' diye sorulmaz o." dediğimde Buğra yüzünü buruşturarak ikimize baktı.

   "Sizi bu saçma konuyu kapatmaya davet ediyorum. Ayrıca Talu'nun sınıfında benim üvey kız kardeşim var. Eylül. Onunla tanışıp arkadaş olabilirsin. İyi bir kızdır." dediğinde Talu'ya inat hiç düşünmeden kafa salladım.

   Taluysa 'yav he he' der gibi Buğra'ya baktı. "Her abi kız kardeşine 'iyi bir kız' der." deyip bir adım önden yürümeye başladığında yumruğunu sıkan Buğra'ya baktım. Oysa Talu'ya kaşlarını çatmış bakıyordu.

   "Bu konuyu kapattığımızı sanıyordum Talu." dediğinde kaşlarım çatıldı. Hangi konudan bahsediyorlardı? Kesin aralarında eskiden kalma bir gerginlik olmuştu.

-DENİZ-Where stories live. Discover now