Deniz / Bölüm-5

9 6 3
                                    

Beğenin...😀❤iyi okumalar!

    "İpek?!"
Gözlerimi yumdum. "Gerçek değil. Gerçek değil. Gerçek değil.." kendi kendime fısıldayıp tekrar gözlerimi açtığımda yoktu. Gözlerimi hızla etrafta gezdirdim.
Hiçbir yerde yoktu.
Şaşkınlıkla önüme doğru bakarken hızla simit ve gazozumu sepete koydum. Bisiklete binip hızla sürmeye başlarken içimde sayıklıyordum.
   Gerçek değil..

   Evin önüne geldiğimde ellerimin titrediğini ve başımın döndüğünü hissettiğimde bisikletten yavaşça inip bir elimi duvara dayadım. Derin nefesler alırken gözümü sımsıkı yumdum. İki gözümden de peş peşe gözyaşlarım dökülürken dişlerimi sıktım.
     Kazanın olduğu gün geldi aklıma.    İpeği kabettiğimdeki bağırışlarım. Boş çığlıklarım. En önemlisi ümitlerim.
İçim çığlık atma isteğiyle dolarken ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.
Ümitlerim geri gelmişti. Kaza günü yaşadığına olan inancım geri gelmişti. Yaşamadığını bildiğim halde ümitlenmiştim. Bir kez daha ölmüş gibi hissediyordum. Gözyaşlarım peş peşe akarken ellerimi yüzüme kapattım.
Hıçkırıklarımı tutmazken ellerimi yüzümden ayıran ellerle, o ellerin sahibine baktım. Ablamdı.
Acınacak bir haldeydim. Küçük bir hayalden bile ümit dilenecek kadar acizdim. Bir kez daha ölmüştü sanki. O gün ki acım tazelenmişti.
Ablam beni tedirginlikle eve doğru çekiştirirken yalvarırcasına ona baktım. "Abla.."
Endişeyle yüzüme baktı. Kısık sesimle konuştum.

    "İpek...öldü değil mi?" dediğimde kaşları çatıldı. Bir süre bakıp aniden bana sarıldığında bende sarıldım.
İhtiyacım olan tek şey İpeğe sarılmaktı.
Keşke sarılabilseydim.
Ablama ipeğe sarılır gibi daha çok sarıldım.

   "Öldü o. Değil mi?" dediğimde geri çekildi.

   "H-hadi Dicle. İçeriye girelim." dediğinde yavaşça apartmana doğru yürüdüm. Ablam da arkamdan bisikletimi getirdi ve alt kata koydu. Sonra benim koluma girdi ve merdivenleri beraber çıktık.
Kazanın aklımdan çıkmaması gibi şimdi de bankta ki kız aklımdan çıkmıyordu.
Hayal miydi?
İpek olamazdı değil mi?
Ya da ona çok fazla benzeyen birisi?
Sonunda eve girdiğimizde annem beni gördüğünde endişeyle yanımıza geldi. "Kızım? N'oldu sana?!" dediğinde yorgun gözlerle ona bakıp kısık sesimle konuştum.
"S-sadece..dinlenmek istiyorum."
Dinlenmek istemiyorum..
"T-tamam gel kızım, gel." derken beni odama götürdü ve yatağımı açtı. Beni yatıracakken dur anlamında yavaşça elimi kaldırdım.
"A-anne, tamam. Ben kendim yatabilirim. Sağ ol. Beni biraz yalnız bırakabilir misin?" dediğimde üzgünce kafa salladı "nasıl istersen." dedi ve odamdan çıktı. Gözüm hala kapıya takılı kalırken bir damla yaş aktı.
Ben hayal görmüştüm. Gerçeği imkansız bir hayal. Asla gerçek olamazdı. Olmayacaktı. İpek ölmüştü. Ve bir daha geri dönmeyecekti.

*** -iki gün sonra-
    Tıkanmış burnumu çekerek yataktan kalktım. Saat sabahın 4 üydü. Burnumu tutarak yüzümü buruşturdum. Yine tıkanmıştı. Son 2 gündür olduğu gibi.
  Aklıma bugün buradaki son günüm olduğu geldi. Uçak biletleri ayarlanmıştı. Ama annem ve ablamla ayrı gidecektim. Onlar sabah ki uçağa bineceklerdi. Bende akşam çıkacaktım yola. Bilet kalmadığı içinmiş sanırım. Pek umrumda değildi açıkçası. Hatta ayrı gitmek daha iyi olabilirdi.
   Yavaş adımlarla odamdan çıkıp toparlanmış son hazırlıklarını yapan annem ve ablama döndüm.
   "Uçak kaçtaydı?" dediğimde ikiside bana döndü. Annem bana doğru geldi.
"Sen uyanmasaydın bu saatte." dediğinde göz devirdim.
    Annemle iki gün önce olan kavgamıza rağmen konuşuyordum. Ama bu ona kırgın ya da kızgın olmadığım anlamına gelmiyordu.
  Annemde konuyu pek açmıyordu ama hala aklına takıldığından emindim.

-DENİZ-Where stories live. Discover now