12| Dünyanın diğer ucundaki gibi

6.6K 629 287
                                    

Anlayışın hayatımdaki yeri o kadar büyüktü ve o kadar önemliydi ki eşimle ilişkimin güzel ilerlemesinin sebebi aşkımız kadar anlayışımızın da fazla olmasıydı. İçgüdüsel olarak vicdanı tetikleyen bu duygu hayatımdaki kimse sunduysam karşılığında sevgi vermişti bana.

Taehyung'u karakter olarak tanımlamaya yakın söylemlerde bulunabilirdim ancak asla kesin ifadeler kullanamazdım çünkü her geçen gün yeni bir yanını keşfediyordum, gelişen olaylara göre fikirlerini öğreniyordum ve bu hoşuma gidiyordu. Onun hakkında çok çabuk sinirlenmeyen fakat sinirlenince çabuk sakinleşmeyen birisi diyebilirdim, ya da hassas veya rahatsız olduğum mevzularda en az benim kadar duyarlı davranıyor diyebilirdim. Fakat bahsettiğim olay bu değildi. Bu tür kavramlar sadece dışarıya yansıttığı davranışlardı.

Bir de iç dünyası vardı tabii.

Busan'dan gelirken ağabeyimden ayrıldığı için ağabeyim de Taehyung da üzgündü çünkü uzun bir aranın ardından yan yana gelebilmişlerdi. Aradan iki hafta geçmişti. Bu iki haftanın her günü ayrı bir yoğunlukta ve yorgunlukla geçmişti ancak sorun yaratacak türden değildi. Bu iki haftanın her günü havaların git gide soğumasını da beraberinde getirmişti.

Ve bu iki haftanın her günü Taehyung'un git gide sessizleşmesini de sağlamıştı.

Bunu bir hafta fark etmedim diyebilirdim. Dikkatsizliğimden miydi yoksa eşimin olayı içselleştirdiğinden dolayı dışarı yansıtmamasından kaynaklı mıydı emin değildim ancak bir haftanın sonunda olduğundan daha durgun olduğunu fark etmem kendimi kötü hissettirmişti. Hâlbuki her gece yatmadan önce günümüz hakkında kısa kısa cümlelerle sohbet ederdik, hoşlanmadığımız yahut hoşumuza giden noktalara değinirdik... ki yaptık da. Ya da ben öyle sandım.

Her neyse, yine bir haftanın sonundaydık. Normalde havalar soğumadan önce ya da bu kadar soğuk olmadan önce boş bulduğumuz vakitlerle Taehyung'la dışarıda takılmayı severdim. Bu salon konseri olabiliyordu, tiyatro olabiliyordu ya da akla gelebilecek diğer tür aktiviteler. Akşam yemeğini yedikten sonra elimi çeneme yaslayıp yakışıklı yüzünü izlemiştim. İfadesizce yemeğini yiyordu, rengini açtırdığı saçları gözlerinin önüne gelmeye başlamıştı. "Taehyung?"

Dudaklarını yavaşça peçeteyle temizledikten sonra bana baktı. Ortamdaki ağır enerjiye karşın gülümseyerek çenesine dokundum. "Bu akşam dışarıda takılmak ister misin? Tiyatro, sinema... ya da herhangi bir şey? Veya sahilde yürüyüş?"

Yürüyüş yapmayı sevdiği için en sona onu eklemiştim. Elimi bana nazaran büyük elinin içine alarak ayağa kalktı. "Bugün evde takılsak olmaz mı?"

Düşüncelerini anlamaya çalıştım ancak yüzü ifadesizdi ve bu anlam karmaşıklığı canımı sıkmıştı. "Olur..." demiştim reddetmeyerek. Omuz silktim. "Evde takılalım, fark etmez hayatım."

Yanımdan geçerken kolumu okşayarak banyoya ilerledi. Etrafımızdaki negatif enerji mi demeliydim yoksa ağır atmosferden dolayı benim daralan ruhumdan mıydı bilmiyordum ancak canım sıkılmıştı bu duruma. Sessizce tabakları mutfağa taşıyıp makineye yerleştirirken yardım etti.

Aradan belli bir süre geçti. Sonbaharın ortasında olduğumuz için hava iyice soğumaya başlamıştı, evin içerisi belli bir sıcaklıkta olmasına rağmen üzerime battaniye örterek bir şeyler seyretmeyi severdim ben. Taehyung'un isteğim üzerine bilgisayarını televizyona bağlamasının ardından yanıma çağırdım. Bekletmeden yanımdaki yerini alınca kafamı omzuna koydum.

"Ne izlemek istersin?"

"Bilmem, fark etmez."

"Bir sorun mu var?" demiştim henüz konu kaçmamışken. "Biraz durgunsun sanki?"

[✓] dietician ➸ vminWhere stories live. Discover now