chapter 1

13K 444 67
                                    

"Geliyorum anne!"
Anneme seslendikten sonra şapkamı takıp odama son kez baktım. Artık burada olamayacaktım ama yapacak bir şey yoktu, babamın işi böyle gerektiriyordu.
Bavulumu merdivenlerden gürültüyle sürükleyip aşağıya indim.
"Tatlım biraz daha sakin olamaz mısın? Biliyorum buradan gitmeyi hiç istemiyorsun, üzgünüm ama babanın işi böyle gerektiriyor. Kurduğun düzenin bozulup başka bir yere taşınmanın zor olduğunu biliyorum ama her şey iyi olacak, güven bana."
"Biliyorum anne ama buradan koparmıyorum."
"Her şey iyi olacak, hayatım. Hadi, arabaya gidelim bizi bekliyorlar."
İstemeyerek ve ağır ağır arabaya doğru yürüdüm. Babama valizimi verirken babam her ne kadar bizi neşelendirmeye çalışsa da içten içe vicdan azabı çekiyordu, nereye gitmesi gerekirse gereksin bizim düzenimizi bozmak istemiyordu. Aslında gelmek istediğimizde ilgili biz ısrar etmiştik ama buradan ayrılmanın bu kadar zor olacağını düşünememiştik.
Havaalanına vardığımızda içeriye girmeden önce son bir kez doğup büyüdüğüm evim Kanada'nın havasını içime çektim ve ona arkamı dönüp hiç tanımadığım Güney Kore'ye gitmek için ağır ağır havaalanına girdim. Pasaport kontrolü vs. işleri hakettikten sonra uçakta yerimi aldım. Abim yanıma geldiğinde birbirimize bakıp derin bir iç çektik.
"Oraya alışmak zor olacak gibi gözüküyor."
"Babamı üzmemek için yine düşünmeden konuştuk, abi. Ki bize emin olup olmadığımızı neredeyse bir milyon kez sordu."
"Ama belki düşündüğümüz gibi olmaz, bu ihtimali de düşünmeliyiz."
"Evet, umarım düşündüğümüz gibi olmaz."
Biz konuşurken pilotun uçağın kalkacağını vs. anlatan anonsları başladı. Sürekli aynı şeyler diye içimden söylendim, kulaklığımı taktım ve Kanada'ya son kez veda edip kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.
                                             •••
Abimin artık uyanmam gerektiğini, birazdan uçağın iniş yapacağını söylemesi ile tatlı uykumdan uyandım. Neredeyse tüm uçuş boyunca uyumuştum ama hala uykum vardı ve bunu jetlag'a bağlıyordum.
Uçaktan indiğimizde Seul'un ne kadar sıcak olduğunu fark ettim. Kanada'da şu an hala kar yağıyordu oysaki.
"Vay canına, burası çok sıcak, buharlaşacak gibi hissediyorum."
"Bende öyle Akari, anne burasının bu kadar sıcak olması normal mi?"
Abimin sorusu üzerine güldüm ve annemin cevabını bekledim.
"Maalesef ki normal hayatım, burası Japonya gibi diyebiliriz."
Abimle ikimiz aynı anda "Aman tanrım!" deyince annem ve babam küçük bir kahkaha attılar.
                                              •••
Yeni evimize geldiğimde aslında fena olmadığını hatta Kanada'daki evimize çok benzediğini farkettim. Ev eşyalarımızı nakliyeden eve taşıyıp yerleştirmeye başladık. Akşama kadar çoğu şeyi yerleştirmiştik ama hala açılmamış bir sürü kutu vardı. Onlara bakıp iç çektim ve çok yorulduğuma, artık uyumam gerektiğine karar verdim. Yarın yapılacak bir sürü iş vardı; kutuların açılması bitirilecek ve gideceğim okula transfer işlemlerim tamamlanacaktı. Bir duş aldım ve yüz bakımımı yapıp kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.

small bodies, big sweaters. 「hwang hyunjin」Where stories live. Discover now