(Medya Luke)

-SİZ NE YAPIYORSUNUZ BURADA!!

-Ç-çok özür dileriz seni görmedik.

-Bunu ödeyeceksiniz!

Biraz yavşaklıktan zarar gelmezdi herhalde

-Nasıl ödeyecekmişiz?

-İşte bunla!

Der demez yüzüme ışık hızında bir kartopu yedim. Ardından bir tane daha bir tane daha... En son silahımı doğrultum onu taramaya başladım.

-Bu burada bitmedi!

O an aklıma bir fikir geldi. Onu neden oyuna almıyorduk ki? Tam bir general ruhu vardı onda. Karşı takımın generali olabilirdi.

-Dur! Gitme!

-Nedenmiş o?

-Bak silahımı yere bıraktım. Gel hadi.

Sessizce yanıma geldi.

-Herkes buradayken söylüyorum. Öncelikle adınızı rica edebilir miyim?

-Şeyy adım Sophie

Sophie, ne güzel isimdi öyle...

-Tamam o zaman, karşı takım eksik kalmıştı zaten. Seni karşı takımda ilan ediyorum. Hatta oranında generali ilan ediyorum!

-Bana sordun mu?

-Şeyy sakıncası var mı?

-Tabi ki hayır.

-O zaman, kuleyi Dört Göz planladığı için kule onun takımından başlayacak. Yarın gelip saldıracağız. Şimdilik hoşçakalın!

Baya cool bir çıkış yapmıştım. Silahımı yerden aldım ve eve doğru ilerledim. Yapmam gereken ödevlerim falan vardı. Sonra bilgisayara bakardım. 

 ** **  ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **  

Sabah uyandığımda, Jack camıma taş atıyordu. Hemen kalkıp montumu falan giyindim. Bugün büyük gündü. Harika bir kuşatmayla o harika kaleyi alacaktım. Jack ile ahıra doğru yürümeye başladık. Saat daha yediydi ama dokuza kadar hazırlık yapacaktık. Cephane hazırlayıp taktiklerimizi belirleyecektik.

   ** **  ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** 

Kuleye varmak üzereydik. 4 el arabası dolusu cephane hazırlamıştık. Onları kuleden atacaktık. Merdiven de almıştık yanımıza. İlk olarak dürbünle bakarak ne yaptıklarına bakacaktım. Dürbünü gözüme yaklaştırdığımda, tam karşımda duruyordu. Bir kartopu arabasına yaslanmış, elinde silahla çok çekici duruyordu. 

   ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** 

-Generalim! Hangi taktiği uygulayacağız?

-Taktik A2! Herkes pozisyonunu alsın!

Taktik A2  şöyleydi; Önce savaşta yeniliyormuş gibi yapıp geri çekilecektik. Ama merdiveni duvarlara dayanmış bir şekilde orda bırakacaktık. Sonra aniden merdiven çıkıp silahlarla dağıtacaktık onları. Aniden Dört Göz ve Sophie çıktı kalenin üstünden. Ellerinde garip silahlar vardı. Aniden bizi taramaya başlayınca neler olduğunu anladık. Bunlar Dört Göz'ün işiydi. Saniyede 4 kartopu. Ama hiçbir kartopu cephanesi bu silaha dayanmaz. 30 saniye sonra bunun aklına gelmediğini söyleyerek geri çekilecekti.

Tahmin ettiğim gibi oldu. Dört Göz'ün yüz ifadesi çok komikti. Geri çekilmiş gibi yapmaya gerek yoktu. Resmen bize kuleyi teslim etmişlerdi. Tam merdivenleri koyduk, çıkıyoruz derken aniden Sophie kaleden merdiveni itti ve yere yapıştık. Aniden Sophie'nin grubundaki 6 çocukta birden çıkıp bizi kartoplarıyla boğdular

-Askerler! A2 Planı' na geri dönün!

Dememle beraber herkes rol falan yapıp geri çekilmeye başladı. Tabi ki gideceğimiz yeri de ayarlamıştık. Dürbünle kaleyi seyredebileceğimiz, güzel bir yerdi. Ağaçların arasına girdikten sonra, bir 30 dakikalığına oturup muhabbet ettik. Şimdi planı uygulamanın vakti gelmişti. Dürbünle izlemeye koyuldum kaleyi. Üstte Dört Göz ve Chuck nöbet tutuyordu. Çok sessiz olmamız gerekiyordu ve bunu 6 kişi birden giderek yapamazdık. Önce ben gidecek ve onları saf dışı bırakıp, havaya meşale yakıp atacaktım. O zaman onlarda gelecekti. Harika bir plandı

   ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** 

Silahımı doldurup kaleye iyice yaklaştım. Merdiveni çaktırmadan kaldırıp kaleye yasladım. Hızlıca çıkmaya başladım. Chuck ve Dört Göz, kale siperlerine oturmuş sohbet ediyorlardı. Arkadan yaklaşıp onları ittim. İkiside kuleden düştü. Yer kar olduğu için bu sorun değildi. Onlar bağırırken ben de hemen meşaleyi yakıp havaya fırlattım. O sırada kapının ordan Sophie belirdi. Elinde kar topu silahı vardı. Hızlıca ona doğrultup onu taramaya başladım. Kafasına öyle bir kar topu çarptı ki yere düştü. Bir şey olduğunu sanıp, hızlıca yanına koştum. Aniden seri bir hareketle üstüme çıktı. Beni yere yatırdı. Göğsü göğsüme değiyordu. İkimizde kilitlenmişken, aniden ben onun üstüne çıktım. Sonra üstünden kalkıp silahımı ona doğrulttum. Onu kar topuna boğdum. O bağırırken onu kucağıma alarak kuleden yavaşça attım. O bana bakarken bende gülmemi tutamadım.

-Bunu ödeyeceksin Luke!

-Ödeteceğin zaman görüşmek üzere!

Arkamı döndüm. Diğer 3 kişide öylece duruyordu karşımda. 


VOTE VOTE VOTE

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 14, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kar SavaşıWhere stories live. Discover now