27.Bölüm

5.3K 375 59
                                    

Berkan'ın mesajının hemen ardından kendimi evden dışarı atmış ve fazla uzak olmayan evlerine doğru hızla yürümeye başlamıştım. Aklımda sadece Berkan'ın benimle konuşmak istemesi vardı. Berkan benimle vakit geçirmek istiyordu resmen.

Berkanların evinin önünde durduğumda buraya nasıl geldiğimi hatırlayamıyordum bile. Beynim Berkan'la meşgülken ayaklarımı buraya yönlendirmişti anlaşılan.

Saatin geç olduğunun farkında olduğum için kapıyı çalarak bizi kötü duruma sokmak yerine telefonu çıkarıp Berkan'a geldiğime dair bir mesaj atarak sabırsız bedenime rağmen bir yerde dikilerek onun gelmesini bekledim.

Bir kaç dakikanın ardından kapının açılma sesini duymuş ve ardından Berkan'ın vücudunun belirmesini büyük bir keyifle izlemiştim. Yüzündeki eşsiz gülümsemeyle bana bakıyor bir yandanda sessiz olmam için işaret parmağını dudaklarının üzerine bastırıyordu.

Hipnoz olunmuş bir şekilde ona doğru ilerlediğimde fazla vakit kaybetmeden hemen elimden yakalayarak beni eve sokmuş ve büyük çaba sarf etmeden kapıyı sessiz bir şekilde kapamıştı.

Beni odasına doğru sürüklediği sırada hala kenetli olan ellerimize bakarak gülümsememe engel olamamıştım. Berkan elimden tutarken ciddi bir ifadeye bürünmeyi kendimden beklemiyordum zaten.

Odasının kapısını da aynı ustalıkla sessiz bir şekilde kapadıktan sonra ellerimizi ayırarak derin bir nefes aldı.

"Sonunda odamdayız."

Pişmiş kelle gibi sırıtan suratıma bakmasıyla onunda dudakları büyük bir hızla yukarı doğru kıvrılmıştı.

"Oturalım."

Yatağını işaret ederek söylediğine başımı sallayarak cevapladım ve hiç vakit kaybetmeden yatakta onun yanına oturdum.

"Bu kadar erken geleceğini beklemiyordum."

Işıl ışıl parlayan gözleri dikkatimi toparlamama engel olsa bile beynim bir şekilde kelimeleri birleştirerek bir cümle haline getirmeyi başarmıştı.

"Mesajının hemen ardından evden çıktım."

Alt dudağını dişleri arasında ezmeye başlayarak çekingen bir şekilde kafasını olumlu anlamda salladığında elimi korkarak yanağının üzerine yerleştirerek gözlerine bakmayı sürdürdüm.

"Seninle konuşmak istiyordum."

Titrek ve fısıltıya benzer sesi kulaklarıma dolduğu sırada tuttuğum nefesimi dışarı bırakmamla göz kapakları usulca kapanmıştı

"Konuşalım."

Söylediğim kelimeyi takmayarak yanağını elime doğru bastırdı ve gözlerini açmadan konuştu.

"Konuşacaklarımı unuttum."

Bu hali beni gülümsetmişti.

Yanağını elime sürtmeye başlamasıyla kendimden geçmiş bir şekilde yüzlerimizi bir birine yakınlaştırarak her ne kadar dudaklarımızı istemesemde alınlarımızı birleştirdim.

"Sana karşı bir şeyler hissediyorum."

Dudağından dökülen kelimeler kalbimin durmasına yetecek türdendi. Heyecanla nefes bile almadan şok içerisinde hala kapalı olan gözlerine bakmayı sürdürdüğüm sırada göz kapakları aralandı ve eşsiz gözleri gözlerimle buluştu.

Ben öylece söylediği şeyi hazmetmeye çalıştığım sırada o yüzümü iki elinin arasına alarak bana bakmayı sürdürdü.

"Sonumuz ne olacak hiçbir fikrim yok ama içimdekileri daha fazla saklamak istemiyorum. Anlıyorsun beni, değil mi?"

Sorusuyla hemen kafamı yavaş hareketlerle olumlu anlamda salladım.

"Sana aşık mıyım, değil miyim bilmiyorum. Ama sana karşı çok yoğun duygular beslediğime eminim. Emin olmadan sana söylemek istemiyordum ama artık biliyorum. Ben seninle olmak istiyorum, Poyraz."

Kalbim göğsümü zorlayarak dışarıya çıkmaya çabalıyor, nefesim sanki boğzımı yırtmak istermiş gibi dudaklarımdan dökülüyordu. Vücudum Berkan'ın söyledikleri karşısında çaresizliklerini belli edecek bir şekilde ne yapacağını bilmeyerek titriyordu.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Parlak gözlerini beklentiyle duygu yoğunluğundan dolan gözlerime kenetleyerek sorusuna cevap beklediği sırada titrek sesim sessiz odada duyulmuş ve bu sırada dudaklarımın arasından sadece iki kelime firar etmeyi başarmıştı.

"Sana aşığım."

Gülümseme yüzünü ele geçirdiğinde bana daha da yaklaşarak dudaklarımızı birleştirdi ve benim sanki göğsümden iterek cennete düşmemi sağladı.

Sorunlu | Texting | BxBWhere stories live. Discover now