• hekzadeka •

6.1K 621 104
                                    


"Taehyung, ne yapacağız?"

Jungkook'u gören Taehyung hiçbir şey söylemeden hızla oradan uzaklaşmış ve salonda endişeli bir şekilde tırnaklarını yiyen Jimin'i kolundan tuttuğu gibi banyoya sokmuştu.

"Bilmiyorum Jimin, gerçekten bilmiyorum." Taehyung da Jimin kadar endişeliydi.

Evet, Taehyung başından beri Jimin'in göremediğini Jungkook'a itiraf etmesini savunuyor ve Jimin'i bunun için ikna etmeye çalışıyordu ama şuan her şeyin erken olduğunu düşünüyordu.

Jungkook'u çocukluktan beri tanıyor olabilirdi ama karakterinde değişimler meydana geldiğine emindi.

"Annemi çağır hemen, bir oğlum var desin. Çıkmam banyodan ben." Jimin aklına gelen ani fikri hemen dile getirmişti.

"Annem neden diye soracak, nasıl açıklayacağız?"

"Sonra açıklarız, ama şuan olmaz Taehyung. Jungkook içeride farkında mısın?" Jimin hayatında hiç olmadığı kadar endişeliydi; şuan olmaz diye tekrarladı içinden, şuan kesinlikle olmaz.

Taehyung Jimin'i duyduğu gibi banyodan çıkmış, salonda Jungkook ve babası ile oturan annesini, "Bir dakika gelir misin?" diyerek kolundan kaldırmış ve banyoya getirmişti.

Annesi şaşkındı ve bir yandan da kızgın, "Ne yapıyorsunuz burada siz? Misafirlerimize ayıp oluyor."

"Anne, bir oğlun olduğunu söyle. Onların karşısına çıkamam." Jimin hemen durumu açıklamaya başlamıştı, ne kadar çabuk o kadar iyi diye düşündü.

"Ne saçmalıyorsun Jimin?"

"Anne, söz sonra açıklayacağım. Sen sadece benim varlığımdan asla ama asla söz etme olur mu? Lütfen." Jimin ellerini birleştirmiş ve annesinden olumlu bir cevap bekliyordu.

"Tamam ama bunu konuşacağız." Annesi merak ediyor olsa da misafirlerine ayıp olmaması için konuyu uzatmama kararı aldı, tabi şuanlık.

Taehyung ve annesi banyodan çıktığı anda Jimin'i bacakları daha fazla taşıyamamış ve yere çökmüştü. Korkuyordu; Jungkook'un onu bu şekilde kabul etmemesinden deli gibi korkuyordu.

•••

"Evet, oğlum Taehyung. Kusura bakmayın, fazla çekingen bir çocuk olduğu için özel bir konuşma yapmamız gerekti." Annesi durumu kurtarmak için açıklama yapmış ve araya ufak bir yalan eklemeyi de ihmal etmemişti.

"Sorun değil. " Bay Jeon güzel bir gülümseme sunmuştu, kibar bir insan olduğu belliydi.

"Aynı babası" diye düşündü Taehyung; "Tıpa tıp babasına benziyor, Jimin'in bunu göremiyor oluşu canımı yakıyor."

"Taehyung, Jungkook ile bahçeye çıkıp sohbet etmeye ne dersin? Ben de o sırada yemek hazırlarım."

"Tabii, neden olmasın?" Taehyung dışından bu cümleyi söylemiş olsa da içinden annesine kızmayı ihmal etmiyordu, hayır ne gerek vardı ki?

Jungkook ve Taehyung bahçeye çıkmış, bahçedeki sandalyelerde oturuyorlardı. Ortam da garip bir sessizlik vardı ve Jungkook bundan hiç memnun değildi.

"Kaç yaşındasın?" Jungkook daha fazla dayanamadı ve soru sordu.

"19, sen?"

"21."

"Benden büyüksün."

"Evet, biyolojik olarak öyle görünüyorum."

"Peki."

"Tamam?" Jungkook'un siniri bozulmaya başlamıştı, şuan Jimin ile konuşmak istiyordu.

"Sevgilin var mı?" Taehyung aniden bir soru sorunca Jungkook irkilmişti.

"Yok, neden sordun?"

"Merak ettim." Tabi ki de Jimin için sormadım diye geçirdi içinden Taehyung.

"Ama konuştuğum bir çocuk var." Jungkook anlatmaktan zarar gelmeyeceğini düşünmüş ve Jimin hakkında konuşmak kararı almıştı.

"Ciddi misin?" Taehyung umarım Jimin'dir diye ard arda dualar ediyordu.

"İsmi dışında pek bir bilgiye sahip değilim aslında. Bir tane de fotoğrafı var ve bunu sana neden söylüyorum bilmiyorum ama, Dünya'nın en güzel gülüşüne sahip. Tabii bu senin pek umrunda olmamalı. Sonuçta o beni seviyor." Jungkook kıskanç bir insandı ve neden olduğu bilinmez, bir anda Jimin'in onu sevdiğini belirtme ihtiyacı hissetmişti.

"Fotoğrafını göstersene, merak ettim." Taehyung Jungkook'un kıskançlık damarına basmak istiyordu. Jimin'e bunu anlattığında mutluluktan havaya uçacağına emindi.

"Seni ilgilendirmediğini söylemiştim?" Jungkook sinirlenmeye başlıyordu ve eğer Jungkook ciddi anlamda sinirlenirse, hiç iyi şeyler olmayabilirdi.

"Sakin ol dostum, onu tanımıyorum bile." Taehyung ellerini sakin ol dercesine kaldırmış ve içinden gülmemek için çaba sarf etmeye başlamıştı.

"Tanımıyor olsan da onu sana göstermeyeceğim." Jungkook omzunu silkerken cevap verdi.

"Tamam, istediğin gibi olsun." Taehyung ellerini teslim oluyorum der gibi kaldırmış ve gülmüştü. Jimin'e bunları anlatmak için can atıyordu.

•••

Taehyung'un ve Jungkook'un saçma bir şekilde devam eden sohbetini annesi bozmuş ve onları yemeğe çağırmıştı.

Yemekler yendikten sonra birkaç sohbet daha geçmiş olsa da Taehyung onları pek dinlememiş, Jimin'in nasıl olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamamıştı.

Sohbet sona erdiğinde Bay Jeon ve Jungkook, Taehyung'a ve annesine veda etmiş, evden gitmişlerdi. Taehyung kapı kapandığı an banyoya koşmuş ve minik kardeşini salona getirmişti.

Şimdi iki kardeş koltukta oturuyor ve annesi onlara sorgulayıcı bakışlar atıyordu. Jimin her ne kadar bunu göremese de üzerindeki bakışların ağırlığını hissediyordu.

"Evet, siz mi anlatırsınız yoksa ben sorularımı sormaya başlayayım mı?" Annesi ciddi bir ses tonu ile konuştuğunda Jimin titremişti. Korkulacak bir şey yoktu aslında ama Jimin utanıyordu.

"Şey.." Jimin konuşmaya başlamış ama sözünün devamını getiremeden susmuştu.

"Ne?"

"Ben, Jeon Jungkook'a aşığım."

Selamm!
Geri döndüm gibi bir şey oldu sanırım.
Sizi çok beklettiğimi fark ettim ve dedim ki, "Hasta da olsan bu bölümü yazmalı ve çiçeklerini daha fazla bekletmemelisin."
Minik Jimin'imiz olmadan geçen bir bölümdü ama olsun.
Umarım beğenmişsinizdir çiçeklerim.
Oy vermeyi unutmayınnn!  🌸

Vídere Possum | jikookजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें