0.7

70 14 7
                                    

"Ne yani öylece çekip gitti mi?" 

"Üzerime bira döktü."

Calum kahkaha attı. "Yanında az bile kalmış."

Yataktaki yastıklardan birini Calum'a fırlattım, gülüp bana geri fırlattı. "Dün Ash'le konuşurken sana epey bir sinirliydi."

"Sen bana kızdın mı?"

"Hayır adamım, ben hala sikik bir düzüm!"

"Evet, bunu Ash'in aletine anlat." Yastığı bu sefer kucağına fırlattım. 

Elindeki yastığı çevirirken konuştu. "Bir an için Michael'dan hoşlanıyorsun sanmıştım."

"Tuvalete gitmem gerek." Ayağa kalkıp odanın kapısını açtığımda Ashtonla burun buruna geldim, refleks olarak geri adım attığımda Calum'un arkamdan attığı yastık Ashton'a ve elindeki kahvelere isabet etti.

"Sikeyim!"

Ben olayın şokunu atlatamazken Calum yetişti. "Kıyafetlerini çıkarmalısın, kahveler lanet çok sıcak."

Ashton ona söyleneni yapıp boxerına kadar soyunurken hala burada ne aradığını anlamıyordum.

Calum içeriden kıyafet getirmek için çıkınca göz göze geldik.

O ela gözlerinin arkasında köpüren bir ateş vardı.

"Ne zamandan beri Calum orospularla takılır oldu..."

"Sana da merhaba Ashton."

"Midemi bulandırıyorsun Hemmings."

Derin bir nefes aldım. "Ashton, o anlık ağzımdan çıkan bir hataydı sadece."

Güldü, ama sinirliydi. "Eğer Michael'ı görseydin 'sadece' demezdin."

Michael'a ne olmuştu?

"En kötüsü de ne biliyor musun, senin de ona aşık olduğunu sanacak kadar kör olması."

Ne diyeceğimi bilemezken Calum elinde giysilerle geri geldi.

"Homofobik arkadaşınla sana iyi şanslar." Calum'un elindekileri alarak odadan dışarı çıktı.

Calum da arkasından gitti, odanın dışında konuşmalarını duyabiliyordum.

"Buraya beni görmek için geldiğini sanıyordum."

"Luke'u gördükten sonra hiç gelmemiş olmayı dilerdim."

"Bu kadar hüsran yaşayanın Michael olduğunu sanıyordum."

Birkaç saniye daha kapı kapanana kadar olduğum yerde durdum, Calum'un yanına gittiğimde gözlerine bakamıyordum.

"Bu çocuğun sorunu ne?"

Doğru düşünemiyordum, hızlı karar vermeye çalışıp Calum'u duymazdan geldim. "Benim gitmem gerek dostum, üzgünüm, sonra görüşürüz."

Evden çıkıp sokağın sonuna kadar koştum, Ashton'ı tam arabasına binerken yakalamayı başardım. Soran gözlerini üstüme dikti.

"Neyi merak ediyorsun?" Ses tonundan sakin davranmaya çalıştığını anladım.

"Michael'ı. Ondan özür dilemeliyim."

"Bak Luke, belkide ondan vaz geçmelisin. Bilirsin, sen 17 yaşındasın ve bir ailen var, bir geleceğin var ve Michael'ın bunlarla pek arası olmaz. Bunlardan vaz geçmek için iyi bir neden değil o."

Homolar aşkına, bu da ne sikimdi...

Ashton'a baktım ve birden Michael'ı her şeyden daha çok istedim. 

"Ashton, Michael'ı seviyorum."

"Ama o seni sevmiyor!"

Ani bağrışından dolayı gözlerim büyüdü.

Bakışlarını kaçırdı. "Üzgünüm. Sadece demek istediğim o artık kızlarla çıkıyor."

Just Us // MukeNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ