0.1

205 25 5
                                    

"Luke, bana gelmek ister misin?"

Okuldan çıkıp evlerimize yürüdüğümüz sırada Calum yine tahmin ettiğim gibi aynı seyi sormuştu.

"Calum gelemem biliyorsun, annem..."

"Tamam, belki de ben sana gelebilirim ve bilgisayarda falan oynsak olmaz mı?"

"Ödevlerim var annem bu konuda çok katı. Belki başka sefere Cal."

Her seferinede onu reddetmek hoşuma gitmiyordu ama dünyada kimsenin sahip olmadığı bir anneye sahiptim, tanrı aşkına!

Calum yüzünü buruşturdu ama önemsemedim.

Evi daha yakın olduğu için bir süre sonra ayrıldık ve o evine girerken ben yolda yürümeye devam ettim.

Evime bir sokak kala Michael Clifford'un evini gördüm.

Onu tanımıyordum, hakkında bildiğim tek şey kırmızı saçları olduğuydu.

Ve birde evine havuz yaptırıyor olduğuydu... Tanrım o gercektende havuz yapırıyordu!

Koşarak iş makineleriyle dolu bahçesine yaklaştım.

Küçüklüğümden beri evimizde bir havuz olmasını istemiştim ama annem bahçemizde yer olmadığıyla ilgili şeyler zırvalamıştı, saçmalık!

Michael'ın bahçesi bizden daha küçüktü, hadi ama...

Aniden bacak aramda bir baskı hissedince korkuyla çığlık atıp arkamı döndüm.

Dilini dışarı çıkarmış, siyah bir köpekle karşılaşınca nefesimi geri verdim.

Ve ardından koşarak gelen üstsüz bir Michael görmemle keşke nefesimi vermeseymişim dedim.

"Dostum, Nando adına senden özür dilerim, korkutmak istememişti."

Michael köpeği kucaklayıp bana şirince sırıttı.

"Köpeğe tavukçunun adını mı verdin?"

Gülülümsemesi artarken açıkladı.

"İkimizde Nando's u çok seviyoruz ve ben de neden olmasın dedim." *lol*

Michael zekiydi.

"Vay canına..."

"Hey, sen şu arka sokakta oturan, annesinin onu tam adıyla çağıran çocuk değil misin?"

Oh...

"Sen de şu evine havuz yaptıran ve saçlarını parlak kırmızıya boyayan kişi değil misin?"

"Tanrım sen tüm bunları nereden biliyorsun!"

Sonra onun o tiz kahkahasını duydum.

Gitmeliydim.

"Michael, konuşmak güzeldi ama eve geç kaldım. İyi günler."

Oyalanmadan yürümeye başladığımda Michael kucağındaki köpeği bahçeye atarcasına bırakıp önüme geçti.

"Luke Robert Hemmings,"
Annemi taklit ederek sesini incelttiğinde gözlerimi devirdim. "Cuma günkü partime davetlisin, saat 10 da seni bekliyor olacağım."

"Bunu yapamam, seni tanımıyorum bile."

"Tanışmak için en ideali bir partidir zaten."

Michael sanki bunu dünya üzerindeki herkes biliyormuş gibi bıkkınlıkla nefesini verdi.

"Hem o zamana kadar havuzum yapılır."

Tam itiraz edecektim durdum.

Havuz demişti.

Havuz.

"Pekâlâ, izin alırsam gelemye çalışırım."

Michael sevinmiş gibiydi.

Ona tekrar veda etikten sonra yürümeye başladım.

Ama annemin izin vermeyeceğini biliyordum. 

Evimin sokağına girdiğimde annem evin verandasında beni bekliyordu.

"LUKE ROBERT HEMMİNGS, CEZALISIN!!!"

Uzaktan Michael'ın o kahkahasını duyduğuma yemin edebilirdim.

Liz'i sevin.
Karen ve Liz shipliyorum ama shipin adını bilmiyorum, olsundu. Dkdjakdjskdjs

Sizi seviyorum, seviliyorsunuz, en çok da 5SOS tarafından💕✨🙈

Just Us // MukeWhere stories live. Discover now