Ateş

1.1K 62 49
                                    

2. BÖLÜM

Tanıtım Videosu:

-

Çocuktan bakışlarımı çektiğimde Aslı koluma yapışmış mırıldanıyordu. Mırıldanmasına kulak verdiğimde 'gidelim' diyor olduğunu fark etmem bir oldu. Karşımdaki çocuk umursamaz bakışlarını bana sunuyordu ve bu beni sinirlendirmeye başlamıştı. Çok çabuk sinirlenen bir insandım. Her şeye anında parlar ama tabii sonra sönmüş balon gibi sönüp kenara çekilmesini de bilirdim. "Okulun kötü çocuğu falan mısın?" Gerçekten salaktım ve bunu da kanıtlamıştım. Ben ki eski okulumdaki kötü çocuktan üç buçuk atıp kaçarken buradakine kafa tutuyordum. Ve evet hislerimde yanılmıyorsam bu çocuk o çocuklardandı.

Sinirlenince ne dediğimi bilmeyen bir insan olduğum için bunun pişmanlığını yaşıyordum. Çocuğun az önceki alay eder bakışları umursamaz tavır takınmıştı ama şu anki bakışlar yeterince deliciydi. "Çok mu kitap okuyorsun?" bana aptalmışım gibi bakmaya başladığında gözlerimi devirmek istedim ama bunu bastırarak bir nefes çektim canım ciğerlerime. Evet okuyorum diye bağırmak istemiştim ama topuğuma vura vura kaçarken ki görüntülerim gözümün önüne gelince vazgeçtim.

"Neyse, kusura bakma." Onunla baş etmek istemediğim için Aslı'ya gidelim bakışları atmaya başladım. Aslı kafasını salladığında çocuğa baktım son kez. Umursamaz bakışları üzerimdeydi ve bu beni oldukça rahatsız etmişti. Fazla umursamaz bakıyordu. "O kimdi?" merakla sorumu sorduğumda Aslı sınıfımız olduğunu düşündüğüm kapıya getirdiğinde kapının kolunu indirerek içeriye girdi. Bende peşinden girdiğim zaman gülümseyerek kendi sırasını gösterdi. "Burada ben ve Arda oturuyoruz. Sen de... bizim hemen önümüzde oturursun. Olur mu?" neşeyle elini çırptığı zaman alayla gülmemek için kendimi tutmuştum. Sıra falan umurumda mıydı? Zaten bir yere oturacaktım. Ayakta ders işleyecek halim yok.

"Kimdi o?" bakışlarını bana çevirerek neşeli bakışlarını soldurmuş yüzüme bakıyordu. Bu durumdan çok da memnun kalmış gibi değildi. Bu moralimi bozarken yüzünden çektim bakışlarımı. Sınıfı incelemeye başladığımda oldukça iyi dizayn edildiği dikkatimi çekti. Baya iyiydi. Tek bir tahta vardı ve akıllıydı. Öğretmen masası tahtanın sağında ve sıraların biraz yükseğindeydi. Sıralar çiftli tekli olarak dizayn edilmişti. Herkesin kendine ait olduğu belli olan dolapları vardı. Hoş bir sınıftı. "Atakan." Bakışlarımı ona çevirdiğimde saçlarını düzelttikten sonra yüzüme baktı.

"Atakan Demir. Okulda çoğu kişi hakkında pek bir şey bilmiyor. Genellikle kendi arkadaşlarınla takılan bir tip. Bizden bir yaş büyükler. Anlayacağın çift çizgi." Parmaklarını iki işareti yapıp sallarken güldüm. Okulun en bilinmeyen çocuğuna çarpmakta ilk günden bana yakışan bir şeydi herhalde. "Hakkında birçok şey duyduk ama pek de kesin şeyler değil. Sadece fazla umursamaz. Arkadaş grubu haricindeki hiç kimse umurunda değil. Ha bir de kendisine sataşanların diğer günlerde ortalardan kaybolma gibi bir özelliği var." Sonları korkarak söylemişti. Kimdi bu Atakan Demir. Adı bana göre çok hoştu. Atakan ismi zaten hoş bir isimdi. Atakanlar çapkın olmaz mıydı ya?

"Şey mi böyle barlarda her gününü başka kızlarla geçiren tiplerden mi?" kitapları gerçekten fazla okuyordum sanırım. Ama çoğu öyleydi. Bir çocuk vardı her gününü başka kızlarla geçiren çapkındı. Sonra işte tesadüf eseri başka bir kızla tanışıyordu. Kız ama masum böyle bakımsız kendini güzel bulmayan. Kıza aşık olur öyleydi yani. "Hayır, sevgilisi var." Şokla gözlerim büyürken ağzımı 'vay be' derecesinde açtım. Resmen hayallerimdeki hiçbir şeye uymamıştık. Ne o her gününü başka tiplerle geçiren gerzekti, ne de ben o tarif ettiğim saf kızlardandım. İyi. Bir klasiğin içerisine düşmedik.

ŞAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin