-6-

68 11 12
                                    

Central'ı büyük ölçüde temizlemişlerdi ve şimdi Bart'ın evine gelip biraz dinlenmeye karar vermişlerdi.

Sigara izmaritini söndürdü Damian. Dizlerini kendine çekip manzarayı izlemeye devam etti.

Tüm ekip başka şeylerle uğraşıyordu, Bart ve Rex konsol oyunu oynuyorlardı, Lian arbaletini temizliyordu, Rose defterine bir şeyler karalıyordu, Conner uyuyordu ve Jon Damian'ın yokluğunun farkındaydı. Eskiden beri bildiği bir özelliğiydi, Damian'ın çatıya çıkması. Şansını denedi, oradaydı. Yanına oturdu, derin bir nefes aldı. "Sigara mı içiyorsun!" Ona döndü şok içinde. Damian herhangi bir tepki vermedi. "Sana diyorum!" Jon biraz daha bağırdı. "Ne zamandan beri? Niye içiyorsun? Niye? Konuşsana!"

Damian derin bir nefes aldı. "Babam öldüğünden beri. Nedeni bariz değil mi?" Ayaklarını sallamaya başladı.

"Değil. Hepimiz kaybettik sevdiğimiz insanları. Hangimiz sigaraya sarıldık hemen!"

"Ben!" Seke seke yanlarına geldi ve oturdu Rose. "Bir dal versene Dami."

"Siktir git Constantine." Damian manzarayı izlemeye devam ediyordu. Kıkırdadı Rose.

"Size inanamıyorum." Dedi Jon. "Bu kadar güçsüz olmanıza."

Damian ona döndü hışımla. "Neden umrunda? Niye umrunda Jon? Bunca yıl umrunda mıydı ki şimdi de umrunda olsun?" Gözleri kararmış, kaşları çatılmıştı.

"Büyük bir kavga etmeden önce birbirinizi sevdiğiniz gerçeğini göz önünde bulundursanız?" Dedi Rose, şansını denemişti.

"Yok öyle bir şey." Ayağa kalktı Damian. Gitti.

"Alfred öldüğünde yanında olmalıydım." Dedi Jon çocuğun gidişini izlerken.

...

Gençler yemekten sonra hep beraber oturmuş konuşuyorlardı.

Kapı çaldığında Rose, Bart'a döndü. "Birini mi bekliyordun?"

"Hayır ama arada bana süt getiren bir komşum var, o olabilir." Gülümsedi ve ayağa kalktı. Kapıyı açtığında karşısında mor pelerinli bir kadın vardı. "Sen Elizabeth değilsin." Dedi.

Rachel ona baktı. "Değilim. Buradalar mı?" Bart kafasını sallayıp geçmesi için kenara çekildi.

Rachel büyük bir ihtişamla içeri girdi, büyüklerden en azından biri olması umuduyla salona göz gezdirdi, kimse yoktu. "Herkes nerede?" Diye sordu çatık kaşlarıyla.

"Öldüler." Dedi Damian "Hepsi öldü. Kimse kalmadı."

Rachel bariz bir şaşkınlıkla baktı. "Batman bile mi?"

Damian gözlerini kapattı birkaç saniyeliğine. Jon "Evet." dedi, Damian'a bakarak. "O bile."

"Farklı görevlerde, birer ikişer." Diye devam etti Conner. "Bizi gerilerinde bırakarak. Gittiler."

Rachel koltuğa oturdu. "Nasıl olabilir bu?" Aklı almıyordu, hepsi nasıl gitmiş olabilirdi ki?

Rose masadaki ayaklarını indirip dirseklerini dayadı bacaklarına. "Yaşlanmışlardı zaten. Kimse ölümsüz değil. Batman bile." Düşüncelere dalmış ekibine baktı. "Ama varisleri var."

Rachel, Damian'a baktı. "Siz mi devam ettiriyorsunuz? Güzel. Yardıma ihtiyacım var."

Rose'un dudaklarında alaylı bir gülümseme yayıldı. "Ne tesadüf." dedi ona yardım için gelen kıza. "Biz de sana aynısını soracaktık."

Sol eliyle hafifçe takımı gösteren bir hareket yaptı. Rex ve Bart ikisinin konuşmasını fırsat bilip hemen konsolla oynamaya başlamışlardı, Jon hâlâ sinirli olduğu için Damian'ın gözüne baka baka sigaraları yırtıyordu ve Damian sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Pek başarılı olduğu söylenemezdi çünkü Lian, onun fırlattığı batarangdan son anda kurtulmuştu.

"Bizden yardım istediğine emin misin?" Rose'un yüzünde açıkça belli olan alay ifadesi Rachel'ı sinir etmeye başlamıştı.

Kızı incelemeye fırsat bulduğunda kıvırcık saçlarının çalı gibi karıştığını ve gözlerinin altının göz bebekleri kadar karardığını fark etmişti. Burnunun kırmızılığı esmer teninde az da olsa fark ediliyordu, alkolle sıkı bir dostluk kurmuş olmalıydı. Kıza biraz yaklaşınca ondan yayılan sigara ve viski kokusunu rahatça alabiliyordu. Takımın kurucusu ve büyük ihtimalle onları hizada tutmaya çalışan kişi olarak kendine dikkat edemediği belliydi. Takım için kendini ortaya koymuş gibiydi.

Ama söylediği gibi pek başarılı değildi. Çünkü az önce Jon, Lian'ın arbaletiyle tavanda masumca asılı olan avizeyi patlatmıştı.

Rose omzuna düşen cam parçalarını önemsizmiş gibi silkeledi ve tekrar ona baktı. "Sonra yardım etmeseydiniz daha iyiydi deme."

Rachel sıkıntıyla iç çekti, odadaki karmaşayı izlemek zaten az olan umudunu eziyordu. "Baska seçeneğim var mı?" diye mırıldandı Rose'a donerek.

Kız, saçındaki cam parçalarını temizlemeyi bırakarak masaya çarpan batarangı aldı ve arkasına doğru rastgele bir yere fırlattı. Belki de bunu yaparken arkasına bakmalıydı çünkü Conner'dan acı bir inleme gelmişti.

"Yok."

×××××

Ölü gibi davrandığım için özür dilerim, söz verip sık bölüm atamadığım için de...

@misternightwing

Durdurulamaz ∆ Yeni Nesil KahramanWhere stories live. Discover now