-3-

84 15 0
                                    

İki genç Metropolis'e ulaştıklarında, ki bu kısa bir süreydi, Rose, Gotham'ın lanetli havasından kurtulduğu için mutluydu.

Lise binasının önünde durdular ve beklemeye başladılar. Damian ufak bir araştırmayla Jon'un burada olduğunu öğrenmişti.

"Aslında," dedi kız kıkırdayarak. "onun izini hiç kaybetmemiştin, değil mi Wayne?"

Damian dışarı bakmaya devam etti. Derin bir iç çekti ve kıza döndü. "Onu takip etmiyordum."

"Gözlerin de aynı fikirde mi ufaklık?" gülümsedi ve kafasını eline yasladı.

Dik dik bakmaya başladı çocuk. "Bu saçmalamalarını onun yanında yapma." dedi soğukça. Arabadan indi.

Kapıyı sertçe çarpıp bir adım attığında Jon tam karşısındaydı. Cılız kollarında tuttuğu yaklaşık on tane kitabı düzene koymaya çabalıyordu. Arkasından çarpan çocukla dengesini kaybetti ve kitapları düşürdü. Damian, Jon'a çarpan çocuğu kılıcıyla tanıştırmayı istedi.

Rose, Damian'ın daldığı yere baktığında yerdeki kitaplarına bakan Jon'u gördü ve arabadan inip sırıtarak Damian'ın yanına gitti. "Uzaktan izlemenin ne faydası var, gel hadi." kolundan tuttu ve sürüklemeye başladı.

...

"Bir takım ha?" alayla güldü Jonathan. "Üç kişilik takım mı olur?"

"Çağırmayı planladığım birkaç kişi daha var. Yeni ligin 'super' tarafını üstlenmesi gereken de sensin, kabul ediyor musun?" dedi Rose, ılımla.

Gözlerini ovaladı Jon. "Annem, babamla ayrıldıktan sonra hâlâ babamın yanında kaldığım ve Superboy olmaya devam ettiğim için benimle hala konuşmuyor." güldü yorgunca. "Neyse, eski defterlerin sırası değil. Varım, bu aralar Metropolis'i fazla boşladım zaten."

"Güzel." dedi Rose arkasına yaslanarak. "Babasının intikamını almak istemek için delirmeyen birilerini görmek güzel."

Damian bir tepki vermedi. Jon'a bakmakla meşguldü zira. Onun kendisine bakan biri olduğunu fark etti ve o da Damian'a bakmaya başladı.

"Ups, çift atışması geliyor." dedi Rose kollarını bağlarken.

"Hayır." dedi Jon imalı imalı gülümseyerek. "Çift olmadığımız için çift atışması da yapmayacağız."

Ofladı Damian. "Jon, bak, ben-"

Elini kaldırdı Jonathan, sus, dercesine. "Duymak istemiyorum. Yeterince dinledim yalanlarını."

Parmağını şıklattı Rose. Araya girmesi gerektiğini hissetmişti. "Hey hey sakin olun. Çok tatlısınız." ikilinin sert bakışlarıyla kıkırdadı. "İkiniz de zor zamanlardan geçtiniz. 'İlişkinize' ara verme sebebiniz muhtemelen bu olmuştu zaten. Geçmişi bırakın, devam edecekseniz edin, etmeyecekseniz de didişip durmanın bir anlamı yok. Babalarınız omuz omuza savaşırken öldüler ve ölürken rahat olmalarının sebebi, tüm bu dünyayı rahatlıkla oğullarına bırakabilmeleriydi. Kendinize gelin." dışarıdan kaşlarını çatmış, yumruklarını sıkmış, oldukça ciddiydi. Oysa içinde kahkahalarla gülüyordu kız. Babam bunu dediğimi duysaydı şerefime kadeh kaldırırdı! diye düşündü.

Damian, "Özür dilerim." diye mırıldandıktan sonra arkasına yaslandı.

"Neyse ne," dedi Jon. "Geçti gitti. Önemli olan şimdi. Şimdi ne yapacağız?"

Durdurulamaz ∆ Yeni Nesil KahramanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin