31. Bölüm "Karmaşa"

Start from the beginning
                                    

Yeol elini saçlarına daldırıp sakince kalan içkisini bitirdi tek yudumda. Sonra alt dudağını öne çıkarıp boş gözlerle etrafa baktı. "Şu an Baekhyun'a bakamıyorum çünkü yüzünde soru sormamak için kendine karşı verdiği mücadelenin enkazı olduğuna eminim."

Baekhyun'dan ses çıkmamasıyla ben de bakmadan emin olmuştum.

"Sehun biliyorsun ki hayatın umurumda bile değil." Baekhyun patlamaya hazır bomba gibiydi sarhoş kafasına rağmen. "Yani sen hep aynı Sehundun ve sorunların çok değişken değildi, bilirsin... Ya paran bitmiştir..." Chanyeol'ün az önce yaptığı gibi dudak bükerek düşündü kısa süre. "Ya bi kıza yanaşamamışsındır... Ya kız yapışkandır. Ya... ya... YAAA! Öyle şeyler işte!"

Birden yükseldiğinde Chanyeol'le aynı anda irkilmiştik.

"Sen tanıdığım Sehun olduğun sürece hayatın umurumda değil Sehun istediğin belaya girebilirsin çünkü girebileceğin belalar belli! AMA ARTIK SENİ TANIYAMIYORUM!"

Baekhyun kendini kaybedip bağırdığında Chanyeol ona sarılıp ağzını kapatmıştı eliyle. Baek kısık gözlerini hepten kapatıp vazgeçer gibi sevgilisine yaslanmış ve direnmeyi kesip dinginleşmişti.

"Ben de tanıyamıyorum." Onların sarmaş dolaş haline bakarken sırıtarak yakınır gibi ağzımdan kaçırmıştım. Gözlerim kapalı sırıtıyordum. "Yani bana şu an ne halde olduğumu sormaksa niyetin, ben de bilmiyorum. Bana sorma."

Önce Baek, sonra Chanyeol üst üste sızıp kaldığında ben hala sırtımı yasladığım kanepe, elimde yeni açtığım birayla kolumu kendime çektiğim dizime koymuş karşı duvarı izliyordum. Bir anda yerdeki bira çöplüğünün arasından parlayan telefonu gördüğümde bulanık görüş açımı netleştirmeye zorladım. Elimdeki birayı kenara bırakıp telefona eğildim.

Yabancı numarayı görüp "Jongin!" diye mırıldanınca çocuklara bakıp uyuduklarından emin oldum önce. Sarhoşken bile yanlarında Jongin lafı geçmesi mideme kramplar sokuyordu.

Telefonu alıp Jongin olmamasını umarak açtım ve sarsıntıyla birkaç kez üstüme düşürerek sonunda kulağıma götürdüm.

"Sehun?"

Cevap vermeyip dinledim sadece. Jongin'di ve sesi keyifli geliyordu.

"Hallettim. Biraz geç oldu ama canımı sıkan detaylar vardı, bilirsin. O yüzden keyifsizdim epey. Ama parayı tahsil ettim. Borçlarımı Rococo'dan bi aracıyla kapattım. Ve inan beni en mutlu eden kısım motorumu bulmam oldu. Onlarca kişiyle görüştüm. Üç misline geri almam gerekti ama kimin umurunda?! Bakıma bıraktım, sabah erken saatte gidip alacağım. Fark etmişsindir telefon da aldım. Bu yeni numaram, kaydetmeyi unutma."

Sesi kıpır kıpır capcanlıydı ve gülerek bitirmişti cümlesini. Aynı anda nefes nefeseydi keyif içinde yürürken konuştuğu anlaşılıyordu. Bense o konuşurken gülümsemiş ve duvara bakarken hissizce dinlemiştim söylediklerini.

"Sevindim Robin-sshi." Cevap verirken kararsızlık ve acı karışımı bir duyguyla boğazım düğümlenmişti. Yutkunup devam etmesini bekledim.

"Eve geliyorum. Sana hediye aldım! Söylemeyecektim aslında ama aramışken söylemek istedim sürpriz yapamayacak kadar mutluyum. Sehun son zamanlarda işlerimin en yolunda gittiği gündü. Bugün suratsız bi domuz gibiydim karşında biliyorum ama inan bana korktuğum şeyler vardı. Ama hepsini hallettim Sehun! Bana ve sana engel olacağını düşündüğüm her şeyi hallettim."

Nefes alışverişi giderek hızlanıyor ve sesi her cümlesinde daha mutlu geliyordu kulağıma.

"Tek problem, seni özledim."

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now