Harry Potter ve Kızıl Türk

Bina Seçimi

"Merhaba buraya oturabilirmiyiz?" dedik. İkimiz de
aynı anda Ron ve Harry bir anda ürktüler.

Mq böyle girise bende ürkerim.
"Aa siz..." dedi Harry "Diagon yolunda karşılaşmıştık."

"Evet" dedim. "Karşılaşmıştık."

"Ee yani oturabilirmiyiz?" Diye sordu Selin. Harry hemen "elbette oturabilirsiniz." Dedi. Bavulları yukarı koyduk. Holmes kafesin içinde çok sıkılmıştı. Kafesin kapağını açıp onu kucağıma aldım. Seline baktığımda onunda kokarcasını çıkardığını gördüm.
Kokarcasının ismini çiçek koymuştu.

Ben Harry'nin yanına oturdum Selinde Ron'un yanına oturdu.
Harry pantere dikkatlice baktı.
Bir an "bi kere sevimmi abi" diyecek zannetmedim değil.

Harry bir çiçeğe bakıp bi Holmes'e bakıyordu. Ama daha çok Holmes'a. Ron da aynı şekilde.
Tabi bu doğal her insan hayvan edinince kokarca ve Panter edinmiyordu.

Harry'nin Holmes'a boyle garip garip baktığını görünce
"Daha yakından bakmak istermisin ?" Diye sordum. Başıyla onayladı. Holmes'ü Harry'e verdim. Holmes korkmuşa benzemiyordu. Kucağına kıvrıldı.

Çiçek ise herkese korkuyla bakıyordu. Kafasını Selinin kollarına gömmüştü. Arada bir kafasını çıkarıp Ron'a bakıyor sonra kafasını geri sokuyordu.

"Bu arada gerçekten tanışmadık ben Merve Öztürk" dedim.
Selinde ardımdan "Bende Selin Yılmaz." Dedi. İkimizin gözleri de
Ron'u bulunca Ron da kendini tanıtması için birşeyler yapmasi gerektigini anladı.

" Galiba kendimi tanıtmam gerekiyor. Ben Ron, Ron Weasley" Dedi. " Türksünüz ha?" Diye sordu Ron.

Olumlu anlamda başımızı Salladık.

"Peki bu panter ile kokarcanın adı nedir? Diye sordu Harry. Bir yandanda Holmes'ü seviyordu.

"Ondan önce" dedi Ron "Panter ve Kokarca mı?"

"Burası Sihir Dünyası Ron burada herşey mümkün olabilir." Dedi Selin. Evet mesala bizim herşeyi bilmemiz gibi. Ron pes etmişcesine başını salladı.

"Bu" diyerek Holmes'ü gösterdim
"Holmes"

"Holmes'mü?" Dedi Ron "Hiç böyle bir isim duymadım."

Gülerek " Sen asıl kokarcanın ismini duyunca şaşıracaksın" dedim.

Ron merakla Seline döndü " Onun ismi Çiçek" dedi Selin.

Ronun yüzü hepimizi güldürmüştü. Hepimize dönüp baktı sonra oda dayanamayıp güldü. Bir süre sonra şekerci teyze geldi.

Biz o zamana kadar iyice birbirimizi tanımıştık. Tabi bizim buna pek ihtiyacımız olmasada.
Holmes Harry'i çok sevmişti. Hatta hala onun kucağındaydı.

Sekerci teyze
"Bir şey istermisiniz çocuklar ?"
Diye sordu. Ron yemeğini gösterip  gülümsedi. "Aa olmaz öyle şey" dedim "Ben ısmarlıyorum."

Her türlü şekerden aldık. Yemekler gelince sonunda Holmes Harry'nin kucağından kalkıp bana geldi.

Çiçek'te artık o kadar Selin'nin kollarına kafasını gömmüyordu.

Ve Scabbers yanı namı diğer kılkuyruk uyanmıştı. Ronun önüne koyduğu yiyeceklerden yiyordu. O fareyi öldüreceğim.

"Hey" dedi Harry "Bunların içinde gercek kurbağa yok değil mi?" Diye sordu.

"Hayır Harry. İçinden kartlar ve kurbağa çıkıyor. Kartlarda ünlü cadılar  büyücüler çıkıyor. İstersen biriktirebilirsin." Dedim.

Harry kutuyu açtı. Bir anda kurbağa zıplayınca şaşırdı. Kurbaga açık camdan dışarı çıktı.