you seem lost

466 70 39
                                    

"Görevini başarıyla tamamlayacağından şüphemin olmadığını bilmeni isterim."

Onu emin ifadelerle incelemeyi sürdüren Amanda'nın sesiyle beraber donuk mavi gözleri çevrede gezindi. Amanda onunla gurur duyacaktı.

"Ne olursa olsun görevimi tamamlamaya programlandım."

Gurur duymalıydı.

Duyduğu cevapla yüzünde memnun bir ifadenin belirmeye başladığı siyahi kadın, kızıl sonbahar yapraklarının yüzeyi pullarla kaplıymışcasına ışıldayan gölün yüzeyine süzülmesini seyretti. Fakat hiç şüphesiz, asıl ışıldayanın RK900 modeli bu android olduğu ortadaydı.

Görevinden başka hiçbir şeyi umursamayan bir makineydi o. Bu defa emindi. Diğer prototiplerden daha hızlı, daha güçlü, daha fonksiyonlu... Hatalı olan önceki modeli gibi değildi.

Lakin, RK900'ün bakışları da boştu.

Sonu görünmeyen gri bir toz bulutunu andıran gözleri, Connor'dan asıl farklılığını yaratan şeydi. İfadesiz, en ufak duygu kırıntısından dahi yoksun... Tam da umursadığı tek şey görevi olan bir makineye layık.

Connor ise hatalıydı. Bir insan gibi hissetmesi, yaşadığını hissetmesi yanlıştı. Avlamak için yaratıldığı şeye dönüşmüştü. Kodlarında bir hata olmalıydı. Aykırı virüsü iğrençti. Bir hastalıktı.

RK900 bunun farkındalığıyla programlanmıştı.

Amanda belli belirsiz kıkırdadı. RK900 karşısında hiç şansları yoktu.










***










Yapay tenini okşayarak dağılan hafif esintiler alnından sarkan bir tutam saçı da geriye yatırırken seri adımlarını daha da hızlandırdı.

Yerini aldığı androidi devredışı bırakmak. Görevi buydu.

Connor takip çipini etkisizleştirmek için doğru anı kollamışa benziyordu ama RK900 onun fazla uzağa gidemediğini biliyordu. Yerini de bildiği gibi.

Kuru yapraklar adımları altında çatırdarken bulundukları yerin Amanda'nın tasarlanmış yapay bahçesiyle bu kadar benzerlik taşıyor oluşunun nedenini merak etti.

Az sonra duyulmaya başlayan ikinci adım sesleri de kendininkilere karışmaya başlarken durum sonunda Connor'ı bulduğunu gösteriyordu- veya Connor onu bulmuştu.

Connor'ın tamamen yanına yaklaşmasını bekleyen RK900 içten içe gülümsedi. Bu yaptığının ölüme kendi ayaklarıyla gitmekten farksız olduğu bariz şekilde ortadaydı. Buz kürelerini andıran gözleriyle Connor'ı baştan aşağı incelerken odağı en sonunda tek bir noktada sabitleniverdi.

Onun öfke, hayalkırıklığı ve belki de hüzün dolu kahverengi gözlerine.

Böylece iki androidin birbirlerine odakladıkları rekabetçi bakışlar çevrelerindeki ortamı hiçe sayarcasına buluşmuş oldu. Ama Connor onun bakışlarında bir anlam göremedi.

"Demek beni imha edecek olan sensin," diye fısıldadı çatlayan sesiyle. Komikti, çünkü androidlerin sesinde ortaya çıkabilecek bir kusur söz konusu olamazdı. Söylediği şey de soru niteliği taşımıyordu. Hatta soru olmaktan çok uzaktı. "Durma, yap hadi." diye ekledi. "Artık önemi kalmadı."

RK900 gözlerini ondan bir an olsun ayırmıyordu. "Yanılıyorsun," diye karşılık verdi.

Sarıya çevrilen lediyle kaşlarını çatan Connor tereddütle başını kaldırdı. En başından beri ona çevrili gözler bakışlarını karşılıksız bırakmamıştı.

you seem lostWhere stories live. Discover now