1.2

1K 65 35
                                    

six feet under - billie eilish

kill em with kindness - selena gomez (acustic)

Dünya edepsiz bir yer olabilir.
Bunu biliyorsun, bunu biliyorum, evet.

Saçlarımı üstten topuz yaptıktan sonra kırmızı ruju dudaklarımda gezdirdim. Rujumla uyumlu olarak kırmızı, süet, sivri uçlu topuklu ayakkabılarımı giymiştim. Son kez aynada siyah, kolları dantelli elbisemi düzelttim.

"Christoffer?" diye seslendim kapının dışında beklemekte olan Christoffer'a. Kapıyı araladı. Ona dönüp soran gözlerle baktım.

"İyi görünüyorsun," demekle yetindi. Onun üzerinde de siyah bir takım vardı. İçine siyah süveter ve siyah gömlek gitmişti. Saçları her zaman görmeye alışkın olduğumun dışında havaya kaldırılmış bir biçimdeydi.

Even ile konuşup bir günlüğüne ayak bileğimize çip takmasını istemiştim. Babamın yediğim haltlardan haberi olduğunu sanmıyordum. Öğrenmesi de iyi olmazdı. Even ilk başta reddetmişti ama İsak araya girerek bu sorunu çözmüştü. Bu konunun benim için ne kadar önemli olduğunu biliyordu.

Christoffer şifoniyerinin çekmecesini açıp içinden siyah bir kumaş çıkardı. Eğilip ayak bileğimdeki çipin etrafına doladı. En son küçük bir kurdele şeklinde düğüm attı. Böylece çip belli olmuyor, aksesuar gibi gözüküyordu.

"Teşekkür ederim," dedim gerginlikten titreyen ellerimi yok saymaya çalışarak. Ayağa kalkıp küçük bir gülümseme sundu karşılığında.

"Gerginliğinin geçmesi için nasıl yardım edebilirim?" diye sormasını beklemediğim için hazırsız yakalandım. Daha önce gergin olduğumda hep kendimi sakinleştirebilirdim. İş üzerindeyken ya da polislerle karşı karşıyayken. Fakat hiç sinir krizi geçirmekten korktuğum için gergin olmamıştım.

"Bilmiyorum," dedim umutsuz bir şekilde. Yatağın üzerindeki küçük çantayı elime alıp kapıdan çıktım. Christoffer arkamdan geliyordu. Asansörden garaja kadar hiç konuşmadık. Arabanın önünde durduğumuzda Christoffer bana doğru kararsızca bir adım attı.

Kaşları çatıktı. Birkaç saniye bekledikten sonra kaşları düzleşti. Kafasında bir karara varmıştı demek. Hızlı adımlarla yanıma ulaşarak kafamı göğsüne yasladı. İki koluyla sırtımı sardı.

"Daha önce ağlarken sana sarıldığımda sakinleşmiştin. Belki işe yarar sarılmamız," dedi ben çoktan ellerimin titremesinin durduğunu fark ettiğimde. Kollarımı beline doladım. İlk defa bu şekilde sarılabiliyorduk. Kelepçeler kalktığı için tam bir sarılma olmuştu.

"Teşekkür ederim Christoffer."

Kaç dakika öyle kaldık bilmiyordum ama sonunda geri çekildiğimizde göz kapaklarım aşağıya inmeye başlamıştı, mayışmıştım.

Yarım saat sonra görkemli eski evimin önünde durduk. Bahçedeki tüm ledler yanıyordu. Babam ne kaybettiğimi görmemi ister gibi odamın en sevdiğim kısmı olan cam balkonumu da aydınlatmıştı. Okuma köşeme bakıp iç çektim.

"Elektrik faturasına giden para ile Norveç'in yarısına bir ziyafet çektirebileceğime eminim."

"Babam aklınca beni kandırmaya çalışıyor," diye mırıldandım. Güvenliğe baş selamı verdikten sonra bahçeye girdik. Elbisemi baştan aşağıya düzeltip zili çaldım. Görevli kadın gülümseyerek kapıyı açtı. Mila annem öldükten sonra bana bir nebze olsun o hissi yaşatan kadındı. Ben de gülümseyerek ona sarıldım.

Handcuff • chrisevaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora