BÖLÜM 2

6.6K 241 127
                                    

Gördüklerim karşısında gözlerim kocaman açılmıştı. Odaya hayvan gibi girdiğimi fark etmemişlerdi. Taemin’i ilk defa böyle hırslı görüyordum, çıldırmış gibiydi. Minho altında çığlıklar atıyordu. İkisi de inleyerek boşaldılar. Olanları izlediğimi o ana dek anlamamışlardı. 

Taemin Minho’nun kulağına eğildi ve fısıldadı. "Seni seviyorum".

Kendine gelip duş almak için arkasını döndüğünde beni fark etmişti. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Ka-Kai-ah" diye kekeledi. 

Minho beni görünce üstüne tişörtünü alarak geçirdi. Ve pantolonunu da altına geçirerek yanımıza geldi. Taemin’in üstünde pantolonu vardı tamamen soyunmamıştı. Benim yumruklarımı sıkıp, Minho'ya doğru yürüdüğümü görünce aramıza geçti. "Sakinleş k-" . 

Cümlesini bitiremeden suratına benden ağır bir yumruk yemişti. O kadar sert vurmuştum ki benim bile elim incinmişti. Dengesini sağlayamayıp yere düştü kafasını kaldırdığında alt dudağının fena halde patlamış olduğunu gördüm. En yakın arkadaşım olduğu halde öfkeden kendimi kaybetmiştim. Yakalarından tutup kaldırdım.

"SENI PİÇ! NASIL YAPARSIN, O SENİN DÜŞMANIN SENİ LANET GÖT DELIĞI!" 

Hiçbir şey demesini beklemeden suratına tekrar birkaç yumruk geçirdim. Minho durmamı söylüyordu. O da bir serseriydi. Ancak beni durduracak cesaret kimsede yoktu. O sırada birinin elimi tuttuğunu hissettim.

"Yeter Kai" kafamı çevirmeden cevap verdim. 

"Bırak beni Kris, bu lanet piçi öldüreceğim." 

"Daha sonra bunu yapmana izin vereceğim emin ol hatta yardım da edeceğim.”Bunu söylerken tehditkâr gözlerle ve nefretle Taemin’e baktı “ancak şimdi gitmeliyiz. Bir problem var" Gözleriyle anlatmak istercesine bana baktı. Ağzından ufak bir kelime yeterliydi anlamam için. "Kyungsoo"

Gözlerim şaşkınlıkla tekrar açıldı. Işık hızıyla arkama bakmadan koşmaya başladım. O sırada Taemin de anlamış peşimden çıkıyordu. Kris karnına kolunu geçirerek onu durdurdu.

"Gerçekten artık yanımızda olabileceğini mi sandın, seni sürtük." Gözlerinden ateş çıkararak ona baktı. "Arkamızdan gelmeye kalkışırsan penisini kesip kıçına sokarım seni piç, gerçi alışkın olmalısın" diyerek son bir kez tiksintiyle Minho ya baktı. Ve odadan fırlayarak çıktı

Bir yandan sinirlerime hâkim olmaya çalışırken bir yandan da kendimi mantıklı düşünmeye zorluyordum. Kyungsoo'ya ne olmuştu? Büyük bir kriz geçirmiş olmalıydı ki bana haber veriyorlardı. En önemlisiyse Kyungsoo bu krizleri sadece sinirlendiğinde geçirirdi. O piçi bulup geberene kadar sikeceğim. Ben düşüncelerimle boğuşurken Kris yanıma gelmiş ve beni Kyungsoo'nun olduğu alana yönlendirdi. Kardeşim bahçenin ortasında baygın bir şekilde en yakın arkadaşı Baekhyun'un omzuna yaslanıyordu. Koşar adım yanlarına gittim. Kyungsoo'nun nefesinin düzenli olduğunu fark edince rahat bir nefes aldım. Baekhyun Kyungsoo'nun astım ilacını elinde tutarken korkmuş bir tavırla bana bakıyordu. Ona umursama gereği bile görmedim. Sadece Kyungsoo'yu kendime çektim. Küçük kardeşim uzun bir süredir astım hastasıydı. Bunun onu ne kadar yıprattığına en yakından şahit olan kişi bendim. Bir gün bana kriz geçirdiği zaman ne hissettiğinden bahsetmişti. 

" Hyung, nefes alamadığını düşün. Sanki ciğerlerine bir şey takılmış gibi. Ciğerlerin yanıyormuş gibi. Hücrelerinden kan çekiliyormuş gibi hissediyorsun. Konuşamıyorsun. Sadece bütün gücünle nefes almaya çalışıyorsun. Ama boğazın daralıp ufacık kalmış gibi hissediyorsun. Yeterince nefes alamıyorsun. Suyu bardaktan içerken bir anda pipetle içmeye çalışıyormuş gibi. Nefes yetmeyince bilincin yavaş yavaş kapanıyor."

The DevilOn viuen les histories. Descobreix ara