Prens

21.1K 1.4K 1.4K
                                    

Prens prensesini uçsuz bucaksız kuleden kurtarmak için gözlerini feda etmiş. Prensesse saçlarını. Hikayenin sonu güzel olsada feda edilen, arkada bırakılan şeyler paha biçilemez belkide... Saçlar, gözler ve kule. 

Fakat şöyle bir sorun vardı, Rüzgar ne benim için gözlerini feda ederdi ne de ben onun için saçlarımı. Aslında ortada uçsuz bucaksız bir kule de yoktu. Bu masal nedensizce tamda arka sokakların birinde polisten kaçarken aklıma gelmişti. 

Polisten gaçın...

Bak aklıma şarkı bile geldi ama ne yapacağım gelmiyordu işte. 

"Rüzgar nefes alamıyorum artık duralım." Rüzgar siren seslerinden hemen sonra beni hızla dışarı çıkarmıştı. Biz çıktıktan sonra içeride ne olduysa olmuş silahlar patlamıştı fakat asıl problem gelen polis arabalarından biri bizim kaçtığımızı fark etmiş olacakki yaklaşan ayak sesleriyle açık bir biçimde bizi kovalıyorlardı.

"Şimdi olmaz. Dayan!" Sesi sertti ama sert olmak istemediğini biliyordum. Aslında sadece başımızı bu beladan kurtarmak istiyordu fakat bu tavrı nedensizce daha da korkmama neden olmuştu. Kendime gelemiyor gibiydim. Normal sayılabilecek olan hayatım bu sene Ekinle birlikte alt üst olmuştu. Ve tam da şu an polisten kaçıyordum. Devletin polisinden! Ayaklarım  götüme vura vura kaçıyordum ve bana çok ama çok normal geliyordu.

"Gel." Rüzgar rahatlamış bir ses tonuyla kaç tane olduğunu bilmediğim ara sokaklardan birine beni çekerek hızla vücudumu kendininkine bastırdı. 

"Sesiz ol!" Sesi kısık ama tehdit doluydu. Benimde ses çıkarmaya niyetim yoktu zaten. Nefesi yüzüme ılık bir şekilde vururken  bir süre durduk. Sonrasında Rüzgarın beni tekrar çekmesiyle birlikte onu takip ettim. Uzun ve sesiz bir yolculuğun ardından taksi durağına vardığımızda duraksadım.

"Neden buraya geldik?" Rüzgar eliyle durağın içine işaret ettikten sonra kapımı açtı.

"Sana doğruyu söyleyeceğim. Bu gece seni alıp başka yerlere de gidebilirdim ama olay başka yere giderdi..." Duraksadı.

"Şu an hissetmeye başladıklarım durulana kadar biraz konuşmayalım." Şaşkınlıkla ona baktığım sırada öne doğru bir hamle yaptı ve arabanın içine oturmamı sağlayıp kapıyı kapattı. Camdan eğilerek yüzüme baktı.

"Özür dilerim." Taksi haraket ederken tek düşünebildiğim şey neden olduğuydu. 

"Beşiktaşa abi." Madem beni seviyordu neden Ekinin dikkatini çekebilmem için bana bu kadar yardım etmişti? Serdarın söyledikleri aklıma geldiğinde tekrar kendi kendime duraksadım. Belkide etmemişti... Ekinin başında o kadar dert varken bir de üstüne benim eklenemez işine yarardı. Ekin hangi biriyle uğraşacağını düşünür beni bırakırdı. Ama bunun yerine Ekin Bey hiçbir şey yapmamıştı. Tam da şu an neyin iyi neyin kötü olduğunu anlayamıyordum ve öyle bir çıkmazdaydım ki en yakın arkadaşımın tek aşkından ilanı aşka benzer bir saçmalık duyuyordum. Bunu kimile konuşacağımı dahi bilmezken sadece Ekinin yanında olmak istediğimi düşündüm. Ama o onun için kendi canına kıyan bir kızın yanında hastanedeydi. Eceye söylesem Melisten ne kadar uzun süre saklardı. Cansuya zaten güvenemiyordum. Bartu da imkansıza yakındı. Buğra ve  Sarp desem bir boku çözemezlerdi. Serdar...kurtarıcım Serdar.

"Elli lira ablacım." Adamın verdiği fiyatı resmen ağlayarak ödedikten sonra ne kadarda uzak olduğunu düşündüm. Arabadan inip eve girmek için apartmana yürüdüğümde Elçini sigara içerken gördüm.

"Neyin var senin?" Duraksadım ve sadece ona baktım.

"Bir şeyim yok." Kaşlarını kaldırdı ve kafasını yan tarafa çevirip göz ucuyla bana baktı.

Sınıf Tam Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin