Prologue

6.4K 286 144
                                    

Calum Hood, dünya üzerinde sahip olunabilecek en iyi arkadaştı. Onunla üç yıl önce, ben ona kendi albümünü satmaya çalışırken tanışmıştık. Albüm mağazasında çalışıp albümler hakkında en ufak fikri olmayan bir çalışan olduğum için, böyle korkunç bir şey yapmış olmam pek de şaşırtıcı değildi doğrusu. Ve bunun için kendimi suçlamıyordum tabii ki. Beni albüm mağazasında çalışmak zorunda bırakan hayatı suçluyordum.

Her neyse. Asıl olay şuydu ki, Calum mükemmel bir insan olmasına, hatta ve hatta grup arkadaşlarının da harika olmasına rağmen, beni onlarla ilişkimde çılgına çeviren bir şey vardı. Luke Hemmings gibi bir şey. Bir yıl öncesine kadar umursamadığım, selam vermek dışında hiçbir iletişimde bulunmadığım çocuk, birden benim korkulu rüyam olmuştu. Her şey o bebeksi suratında sakallar çıkmaya başladığında başlamıştı. Ardından uzun, güzel sarı saçlar, zaten potansiyeli olan bir yakışıklılığa harika bir şekilde tutunmuş, Luke'u bambaşka bir şeye dönüştürmüştü. Bir de şu umursamaz tavırları yok muydu?.. Tanrı aşkına, hâlâ bunu nasıl başardığını düşünüp duruyordum. Ha, bir de onu nerede görsem koşarak kaçıyordum. Bunu neden mi yapıyordum? Çünkü sarışın, mavi gözlü ve yakışıklı, özellikle yakışıklı erkeklerden nefret ederdim. Ben bir erkeğin ortalama, hatta mümkünse çirkin olmasının daha iyi olacağını düşünen biriydim. Çünkü çirkin erkekler sizi güvende hissettirirdi; yakışıklı erkeklerin asla yapamayacağı şekilde... Tabii bir de Luke'un dibimi düşürdüğü gerçeği vardı. Ondan kaçmamın en temel sebebi buydu. Kendimi tanıyordum, ne kadar çirkin erkek sevdiğimi söylesem de, yakışıklı erkekler beni etkilerdi. Özellikle Luke gibi biri... Ecelim olurdu. Kaçıyordum, çünkü ona abayı yakıp hayatımı karartmak istemiyordum.

"Burada tek başına ne yapıyorsun?" dedi Calum'ın sesi, beni hayaller âleminden çekip çıkararak. "Delirdin mi?"

Elimdeki bira şişesini salladım ve yanıma oturan Calum'a dönüp gülümsedim. "Kesinlikle delirdim."

"Bak, yanlış anlama, ama..." Kaşları çatıldı ve devam etti. "Luke aramızda olduğunda bizimle takılmamak için elinden geleni yapıyorsun. Onunla bir problemin mi var? Sana bir şey falan mı yaptı, olay ne?"

"Luke ve bana bir şey yapmak?" Güldüm. Onun bana, beni kendine âşık etmek dışında hiçbir kötülüğü dokunmazdı. "Tabii ki hiçbir şey yapmadı. Böyle davrandığım zamanlar Luke'a denk geliyor olmalı."

"O zaman bu halin ne?" Beni omzumdan yavaşça ittirdi. "Yani böyle davranmana sebep olan şey ne?"

Onu cevaplamak yerine içkiyi kafama dikmeyi tercih ettim. Tabii sonra, görüş alanıma giren şey, az kalsın içtiğim içkiyi püskürtmeme sebep oluyordu. Tanrı aşkına! Luke Hemmings, ona korkunç derecede mükemmel bir şekilde yakışan yeşil bir gömlek içinde bize doğru geliyordu. Yudumladığım içkiyi püskürtmedim, ama içme işlevini de düzgün yapamadığım için içki boğazıma kaçtı ve deli gibi öksürmeye başladım. Calum boğulduğumu fark edince, sırtıma yavaşça vurarak öksürüğümü geçirmeye çalıştı. Ne yazık ki bu pek işe yaramadı. Luke gelip tam önümüzde durduğunda bile, öksürmeye devam ediyordum çünkü.

"Michael seni çağıyor, Calum," dedi Luke kayıtsız bir sesle. Bakışları Calum'dan öksürmeye devam eden bana kaydı. Siktiğimin. Yakışıklı. Orospusu.

"Sen iyi misin?" dedi havalı havalı. Bu soruyu gerçekten sormuş muydu? BURADA BOĞULUYORDUM!

"Tabii ki de iyi değil!" Calum telaş içinde sırtıma vurmaya devam ediyordu. "Yardım etsene."

Luke gerçekten yardım edecekti, etmek için bana doğru bir hamle yapmıştı ki, birden yerimden fırladım. "Hayır!"

Nasıl olmuştu bilmiyorum, ama öksürüğüm bir anda kesilmişti. Sanırım bunun için Luke'a teşekkür etmem gerekiyordu. Onun bana o lanet olası ojeli parmaklarla dokunma düşüncesi içimdeki adrenalin ve korkuyu yükseltmiş, birden iyi oluvermiştim.

"Gitmem gerek!" dedim hızlı hızlı. İkisi de bana hayret içinde bakakalırken çantamı alıp koşarak oradan, ondan kaçtım.

⚜️

Bu şey, Luke'a kıl olan, ama onu yine de telefon kilit ekranı yapan, buna engel olamayan ben :(

Ve bu hikayeciğe çok bağlanmayın, her an silebilirim ^-^

falling into you ➵ l.hWhere stories live. Discover now