1.9/ En Can Yakıcı Karar

1.5K 161 387
                                    

Konum ve yerel saate ulaşılamıyor.

Teddy Styles;

Seni seviyorum oğlum; söyleyeceklerim bu kadar kısa ve öz, biraz derin, birazdan biraz fazla da, hazin.

Tıpkı yaşamım gibi.

**
Raphael Alcott tarafından aldatıldığımı öğrendiğimde yirmi altı yaşındaydım ve dünyada Jacob Willoughby gibi bir adamın olmadığı kanaatine varıp bu gerçeği haykırdığım yoğun saatlerden birini yaşıyordum.

Matthew ve Valerie'nin mükemmele yakın birlikteliklerine, Lorenzo ve Doreen'in kusursuz giden evliliklerine bizzat şahit oluyor, samimice sevinmek veya saygılı davranarak takdir etmek yerine eski eşimle kıyaslamaktan, bunun sonucunda kendimi yıpratmaktan ve acı çekmekten usanmıyordum. Onların birbirlerine bahşettikleri özel cümleler, çılgınca seviştikleri geceler ve baktıklarında parlayan gözleri travmalarımı atlatmakta hiç yardımcı olmazken bastırma yöntemi olarak da Teddy'i kullanıyordum.

Yazılı ve baş köşeye asılı yetimhane kurallarına göre on beş günde bir olması gereken ziyaretleri bir şekilde kimi zaman on güne, kimi zaman da bir haftaya indirgiyordum. O zamanlar taviz vermediği beyefendiliğiyle dikkatimi çekip arsız hayallerimi süsleyen ve benden önce gelip süremi kısaltan adamın varlığı bile, evlat edinmek istediğim çocuğun bana terapi gibi geldiği yargısının önüne geçmiyordu.

Yaralı hayatlara bant olan Saudade Yetimhanesi, Leeds'in masum yüzünün altında yatan kaotik ortamından uzaklaşmak için çok uygun bir yerdi ve 218 numarada kalan çocuğun annesi olmak için verdiğim savaş yaşamımı yeterince meşgul ettiği için, geçirdiğim duygu patlamaları, öfke krizleri ve mental çöküşler normale göre daha azdı.

Klişe ama ne yazık ki doğru bir kalıp olan günün birinde, takvimlerin herhangi bir rakamı gösterdiği, akrep ile yelkovanın umarsızca birbirini kovaladığı herhangi bir saatin içinde, benden sonra çevremdeki en zeki insan ilan ettiğim çok değerli Lorenzo, lattesini yudumlarken içtiğini hışımla püskürtmüş, okkalı bir küfür ederek yanındaki küfürbaz ikizimi dahi hayrete düşürmüştü. Elinde tuttuğu telefonun ekranına baktığımda ise, onu görmüştüm.

O demek için bile bir zamir kullanarak diğerlerine haksızlık ettiğim sıfatsız, kişiliksiz, vicdan yoksunu varlık; Raphael Alcott'u.

Pahalı bir mekandaydılar. Yanında sarışın bir kadın vardı. (Şimdi fark ediyorum, düzenimi bozan her kadın sarışındı, bu bir tesadüf mü yoksa hayatın cilvesi miydi?) Ortalarında da bir erkek çocuğu duruyor, beş mumun bulunduğu devasa pastaya eğilmiş, eski eşime yanık tenine kadar benzeyen haliyle kameraya bakıyordu. Resmin altında, özenli bir şerefsizlikle yazılmış açıklama vardı.

Beni hayata döndüren sevgili eşim ve verdiği en anlamlı hediye ile geçirdiğim beş yıl kutlu olsun, sizi seviyorum.

Onunla iki yıl evli kalmıştık, bu gönderiyi gördüğümde de boşanalı dört yıl olmuştu. Bu basit hesaptan da anlaşılacağı üzere beni sevdiğini söylediği zamanda bir kadını hamile bırakmış, çocuk sahibi olmak istediği ve bunun olamayacağını anladığı zaman hayatıma sıçtığı vakitlerde de zaten bir çocuğun babası olmuştu.

Yani ben, depresyona girmek için yeterince sebebi olan ruh hastası bir kadın olarak aldatılmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordum. Ne kadar acıttığını, değersiz hissettirdiğini ve ne kadar kırdığını da.

Tecrübelerime dayanarak söylüyorum; Harry Styles teorik olarak beni aldatmış sayılmıyordu. Resmiyette evlendikten sonra geceyi ilk defa başka bir yerde geçirip sebebini söylemediğinden beri cinsel hayatının aktif olduğunun farkındaydım, bana bunun hakkında soru sorarken büyüyen gözleri, şaşkınlıktan açılan ağzı ve nasıl dayandığımı soran bakışları ile de kendi itiraf etmiş kadar olmuştu.

Chaos and The Calm | h.sDonde viven las historias. Descúbrelo ahora