kaos

5.7K 219 138
                                    

Ben bir kar tanesiydim.

Gökyüzünde usulca süzülürken, terk etmiş yapraklarının ardından çırılçıplak kalan aciz bir dalın üzerine düştüm önce. Düşüşüm hızlı olmadı, canım hiç acımadı. Aksine, güçlü zeminin güven verici şefkatine sığındım. Bu öyle bir şefkatti ki; keskin soğuma zarar vermeden ısıttı içimi. Erisem ölecektim, ölsem bulunduğum yerin şeklini alacaktım, varlığım beni katleden bir hiç uğruna sıvıya dönüşecekti. O dal buna izin vermedi; onun yerine hafif bedenimi taşımaktan pes edeceğini anladığında yanıma birkaç tane arkadaş verip beni sakince yere saldı.

Sonra kar topu oldum.

Kalabalıklaştım, aciz dalın beni terk edişinin ardından erimek yerine daha da dondum. Kalbim diğer tanelerin arasına karıştı, aramaya kalktığımda bedenim farklı bedenlerin yanında kirlenip durdu. Biz imkansız arayışlar uğruna yuvarlanıp kirlenirken; o dalda yapraklar yetişti, çiçekler açtı. Adaletin işlemeyişini izlerken buna sessiz kalmak istemedim, üzerinde gittiğim taneleri de kattım kalabalığıma.

Daha sonra çığ oldum.

Sebepsizce büyüdüm. Büyüdükçe güçlendim. Önüme gelen herkesi bitmek bilmeyen saf öfkemde ezdim. Bu bir süre sonra istemdışı gerçekleşti ve ben çok geçmeden pişmanlık ateşine kapıldım.

Öyle keskinleşmiştim ki, içine karıştığım kavurucu ateş bile beni mahvedemedi. Ardından pes etti ve söndü. Karşıma çıkanları ezmekle yetinmeyip katlettim. Sakin ama masum bir dala olan intikamımı, kirli ve sonsuz bir kaosa dönüştürdüm.

En sonunda tekrar düştüm.

Bu sefer düşüşüm çok hızlı oldu. Narin, güçsüz bir kar tanesiyken yaşamadığım sızıyı koskoca bir çığ haline geldiğimde yaşadım.

Soğukluğumla dalga geçercesine yandı canım, gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Üzerine düştüğüm yumuşak zemin beni yavaşlatmak yerine durdurdu ve ben, durduğum o yerde ağlamaya devam ettim.

Amansız mücadelemde bana eşlik eden tüm kar taneleri; teker teker ayrıldı yanımdan. Kalabalığın oluşturduğu gürültü gitti, ardından toprağa olan hakimiyetini de götürdü.

Geriye sadece biri kaldı ve bana aralarına karışan kalbimi geri verdi; o da ağlıyordu, o da yok olmaktan korkuyordu. İkimiz içinde kaçınılmaz olan son usul usul yaklaşırken, öldürücü sıcaklığa sahip gözyaşları önce kendini, sonra da beni eritti.

En sonunda da bulunduğumuz yerin şeklini aldık; varlığımız bizi katleden bir hiç uğruna sıvıya dönüştü.

**

Chaos and The Calm | h.sWhere stories live. Discover now