20.Bölüm

51.7K 1.6K 79
                                    

Heyoo! Merhabalar nasılsınız? Yeni bölümü ancak atabildim bu aralar çok yoğunum lütfen kusura bakmayın sınav bitiyor tercihi çıkıyor. Her gün üniversitelere bak anne babayla irdele psikolojik olarakta iyice çöktüm. Ama sizlere çoook çokk romantik bir bölüm yazdım bence kendimi aştım bildiğiniz umarım hoşunuza gider. Kocaman Öpüldünüz :* Keyifli okumalar hepinize. Dualarını eksik etmeyin benden hayırlısı hangi bölümse oraya gireyim artık bir oh çekmek istiyorum. Neyse hadi bölümü okuyun...

20.Bölüm

Saat on biri gösterdiğinde Mine koltukta uyuya kalmıştı bile. İstanbul, Tuna ve Dolunay'a birer türk kahvesi yapmış, bahçedeki salıncağa kurulmuşlardı. Tuna çok dertliydi, genç çift yaşlı adamı dinlerken gülme isteklerini nasıl bastıracaklarını şaşırıyorlardı. Mine'den dert yanan Tuna'ya kahkahalar eksik olmuyordu böylece.

"Oğlum saat iyice geç oldu. Bir güzel eğlendiniz de benle, annende sızdı kaldı orada. Ben kaldırayım onu. Hadi size iyi geceler gençler." Diyerek ayaklandı. İçeri geçerek Mine'yi uzanmış olduğu koltuktan kucakladı. Bu yaşta birazcık zorlanarakta olsa kaldırdı ve yataklarına götürdü Mine'yi.

İstanbul ve Dolunay bahçede başbaşa kalmışlardı. İstanbul salıncağa uzanıp başını Dolunay'ın göğsüne iyice yerleştirdi bir süre öylece sessizce gecenin eşliğinde ateş böceklerinin çıkardıkları sesi dinlediler. Dolunay ağzını kocaman açıp esneyince;

"Aşkım hadi, yatalım artık." dedi İstanbul. Anlaşılan yakışıklı sevgilisinin uykusu gelmişti.

" Uykum geldi baya, ben seninle yatmak istiyorum." diye mızmızlandı küçük çocuklar gibi Dolunay.

"Dolunay bu gece olmaz, ayıp olur sevgili olmamızı geçtim o halde bizi görürse kıtır kıtır keser valla."

"Ne kesecek ya! Onlar mışıl mışıl uyurlar şimdi anlamazlar bile. "

"Olmaz Dolu, çok ayıp gerçekten biliyorsun bende seninle uyumak istiyorum aşkım ama çık olmaz."

"Tabiî canım, uyumak istesen sevgiline karşı mı gelirsin? "

"Ya deme öyle ne olur diken üstündeyim hep zaten."

"Söyleyelim kurtulalım o zaman, olsun bitsin."

"Bende söylemek istiyorum biliyorsun ama şu ana kadar söylemedik nasıl diyeceğiz? Hem kapıyı açtığımız an aklıma geldikçe kötü oluyorum." Dedi İstanbul. Birinin altında sadece boxer birinde ise salaş bir gecelik vardı, Mine teyzesi ne düşünürdü? Ne yapmalılar? Nasıl söylemelilerdi bu işi harıl harıl bunu düşünüyorlardı.

"O an anlamadılar ama söylerken kesin aynı yatakta yattıgımızı anlayacaklar off."

"Şimdi bunları düşünme, şöyle yapıyoruz bir tanem; gayet normal bir şekilde birbirinden hoşlanan iki insan gibi davranacağız çekinmeden onların yanında flört edeceğiz. Bence gayet mantıklı birbirimizden hoşlanmaya başlamış olacağız annemde sevinecek ve hiçbir şey anlamadan bizi bir araya bile getirmeye çalışacak. Kahretsin ne de akıllıyım böylece rahatlıkla bizde yalnız başımıza kalacağız."

"Tamam öyle yapalım o zaman. Abartma ama Dolunay, hoşlanan insanların yaptıklarını yapacağız. Çok dikkat çekmeden. "

"Tamam bebeğim, sen yeterki evet de." dedi Dolunay İstanbul'un yanağına kocaman bir öpücük bırakarak.

"Hadi yatalım artık Dolunay. Bende uyuyup kalacağım şimdi burada."

"Ya geleyim de yanında yatayım?"

"Saçmalama annen bir gördümü yandık. Kadın diyecek ben evimde nasıl bir kız bakmışım boş bulduğu ilk anda oğlumu yatağa aldı."

"Oha aşkım. Annem ikimizi de tanıyor. Senin bu tarz şeylere izin vermeyeceğini az çok biliyordur bence ki öyle de düşünse hemen beni şuçlar benim seni ayarttığımı söyler."

Minik ÇöpçatanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin