3.BÖLÜM "Güven"

412 53 55
                                    

Bölüm Şarkısı: Sia - Bird Set Free

İyi okumalar.

"Saner, gitmek istemiyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Saner, gitmek istemiyorum." dedim durgun bir sesle. O hariç her yere bakıyordum.

Yarım saat önce beni "Önemli bir şey konuşmamız gerek," diyerek odasına çağıran Saner tam karşımda, çalışma masasının sandalyesinde bana dönük bir şekilde oturuyordu. Üzerinde birkaç gün önce benim üzerimde olan, siyah sweetshirt'ü ve gri kot pantolonu vardı. Ben de ilk gün, beni bulduklarında üzerimde olan kıyafetleri giyiyordum. Beyaz pantolon ve beyaz bir kazak.

"Lavin," dedi gözlerimin içine sabır dilenir gibi bakarken. "O uyandığın arabaya geri gitmeli ve araştırmalıyız. Gözden kaçırdığın bir şey olabilir. Paniklemiştin sonuçta. Burada elin kolun bağlı hiçbir şey hatırlamadan oturmak mı istiyorsun cidden?"

Yüzüne dik dik bakarken 'Evet,' diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Kesinlikle ama kesinlikle bu sıcak, rahat ve konforlu evden çıkıp o can yakıcı soğukluğa sahip karların içinde kilometrelerce yürümek istemiyordum. İlk seferinde ucuz kurtulmuştum. Bu kez kesin ölürdüm. Buna o kadar emindim ki beni soğukla imtihan etmek yerine burada öldürmesi için Saner'e yalvarabilirdim.

Kendimi geriye doğru bırakıp ucunda oturduğum yatağa uzandım ve salonunkinin aksine tanıdık olmayan tavanı izlemeye başladım. Sertçe yutkundum. "Aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum. Ölümle aramda ne kadar mesafe olduğunu biliyor musun?" diye sorarken önce işaret parmağımla, başparmağımı birbirine olabildiğince yaklaştırdım ve sonra o küçük mesafeyi de kapattım. "Yoktu. Mesafe falan yoktu. Ölüyordum."

"Biliyorum," dedi anlayışlı bir sesle. "Ama kaçarak bir şey elde edemezsin."

Sesindeki anlayış şaşırmama sebep olurken bunun hayal gücümün bir ürünü olabileceğine dair kendi kendimi uyardım. Yine de o anlayışın beni kandırmasına izin verdim çünkü bir yerde haklıydı. Dudaklarımı yalayarak doğruldum ve keskin kahverengi gözlerinin derinliklerine baktım. "Tamam," dedim. "Gidelim ama orada ölmeyeceğimize söz ver."

"Buna karar verme yetkisine sahip olduğumu sanmıyorum," diyerek gözlerini devirdiğinde her ne kadar haklı olsa da istediğim cevabı alana dek, dik dik bakmayı sürdürdüm. "Elimden geleni yapacağım, tamam mı? Giyin de çıkalım. Hızlıca gidip gelmeliyiz."

"Bana saatlerce yürümüşüm gibi gelmişti, hızlıca gidip gelebileceğimizi sanmıyorum." diye homurdandım odasından çıkarken. Zaten burada birkaç saat gündüz vakti oluyordu. Gündüz bu denli kısayken nasıl hem oraya kadar gidip, hem de hava kararmadan gelebilirdik ki.

Birkaç dakika sonra üzerimi sıkıca giyinmiş ve Alaz'ın atkısıyla ağzımı yüzümü iyice sarmış bir şekilde kapının önünde dikiliyordum. Yine o günkü gibi bembeyazdım. Sadece atkı siyahtı. Gergince kalın alt dudağımı dişledim. Öleceğim fikri o kadar derinden geliyor ve vücudumu sarıyordu ki kapının kulpunu çevirip dışarıya adım atamıyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 15, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Katilin İzleri Where stories live. Discover now