78 6 106
                                    

Bölüm dokuz: Adam yıldızlara basa basa yürüdü. Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı...

__________

19-Haziran/2018

__________

Küçücüğüm, her şeyim.

Ne olur çok uzaklara gitme.

Gidersen öleceğim.

Karanlığa döneceğim.

Sesi huzur dolu bir kadın şarkıyı mırıldanmaya devam etti. Öyle naif, öyle duru bir sese sahipti ki, insanın uyuyası geliyordu. Ömür boyu onu dinleyesi, onun gibi huzur bulası.

Küçük evde sesin sahibini bulmak için odaları geziyordum.

Ne olur çok uzaklara gitme.

Gidersen öleceğim, karanlığa döneceğim...

Bir odanın kapısını daha açtım. Burası da boştu. Küçük holde ilerlemeye devam ettim. Burası hoş dekore edilmiş bir holdü. Ayağımın altında kalın ve eski desenlere sahip, kahverengi ve kızıl tonlarında bir halı vardı, keçe gibi sertti. Sararmış ve yıpranmış resimler soluk renkli kızıl çerçevelerin içerisinde krem rengi duvara monte edilmişti.

Küçük tahta komidinin üzerinde duran eski çerçevenin içerisindeki fotoğrafa takıldı gözlerim. Kulağımdaki melodi devam ederken fotoğrafı ellerime aldım. Bir kadın... güzel, dalgalı ve uzun saçları, eski model fırfırlı bir elbisesi ve kameraya odaklanan gülümseyen gözleri. Bir adam... kadını kollarının arasına almış, onun gözlerine bakarak gülümsüyor. Yıkılmış bir evin içindeler. Duvarlar göçmüş, eşyalar parçalanmış.

Sararmış fotoğrafı bırakıp kahverengi kapısı kapalı olan bir odaya ilerliyorum.

Küçücüğüm, her şeyim.

Şarkı kulaklarımda huzurla yankılanmaya devam ederken kapıyı açıyorum. Bir yatak var, üzerinde oturan bir kadın. Arkası bana dönük ama fırfırlı elbisesi ve saçlarından onu tanıyorum. Foroğraftaki kadın. Yatağın önündeki beşiğe eğilmiş şarkı söylüyor, bir yandan da tüllerle kaplı tahta beşiği yavaş yavaş sallamaya devam ediyor.

İçeri giriyorum, kadının tam önüne geçiyorum. Kadın bana bakmıyor, şarkı söylemeye devam ediyor.

Ne olur çok uzaklara gitme.

Gidersen öleceğim, karanlığa döneceğim.

Gözlerimi kadından ayırıp beşiğe çeviriyorum ve şokla geriliyorum. Beşik kanlar içinde. İçerisindeki bebek parçalara ayrılmış, açık kalan gözleriyle tavana bakıyor.

Çığlık atıyorum. Kadın sinirle bana dönüyor ve elini dudaklarına götürüyor. Kadının yüzü de kanlar içinde. Yine de güzel... Şarkıyı mırıldanmaya devam ediyor. Ölmüş bebeğini uyutuyor.

Korkuyla geriliyorum ve komidine çarpıp parfümleri düşürüyorum. Kadının büyük kahverengi gözleri tekrar bana dönüyor. Sinirle kısılıyor. Sanki bebeğini öldürmüşüm, ben öldürmüşüm gibi bakıyor. Arkama baka baka odadan çıkıyorum ve holde koşuşturuyorum. Kapılarını açık bıraktığım boş odalardan çığlık sesleri geliyor. Bebek ağlamaları ve çocuk kahkahaları.

Küçücüğüm, her şeyim.

Ne olur çok uzaklara gitme.

Şarkı söyleyen kadının sesi çığlık seslerine, bebek ağlamalarına karışıyor. Korkuyla olduğum yerde kalıyorum. Buradan çıkmam gerekiyor ama dışarıya açılan kapıyı bulamıyorum. Koridorda kapalı olan bütün kapıları aça aça koşmaya devam ediyorum. Odalarda kan var. Ağlayan bebekler, çığlık atan kadınlar. Delirmiş gibi koşuyorum, buradan çıkmam lazım. Sonra onu görüyorum. Karanlık gözler. Ondan kaçmak için bir odanın kapısını zorluyorum. Kapı kilitli, açılmıyor. Çığlık atarak kapıyı iteklemeye devam ediyorum. Kulaklarımdaki şarkı son buluyor. Karanlık gölgenin bana arkamdan yaklaştığını hissediyorum. Elim eski kapının kulpunu zorlamaya devam ediyor.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 03, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Beyazın Karanlık Gölgesi Where stories live. Discover now