181 37 176
                                    


Bölüm bir: Hiç eskimeyen bir şarkı.

(Medyayı -kısık sesle- dinleyerek okumanızı rica ediyor ve çekiliyorum.)

__________________

Genç kız uzun kirpiklerinde asılı kalan birkaç damla yaşı uzanıp silmeye teşebbüs etmedi. Biraz sonra bunların bir önemi olmayacağını söyledi kendine.

Bağırışlar duyuyordu. Yalvarışlar, yakarışlar... Onu yapmaması gereken bir şeyi yapmaktan alıkoymaya çalışan insanların boş yere sarf ettikleri çabayı duyuyordu.

Gözlerini kırptı ve gözyaşları usulca yanaklarından süzüldü. Veda etmemişti, en çok ağladığı buydu. Veda edememişti ve aslında, veda etse bile bir anlam ifade etmeyecekti.

Biraz sonra bunların bir önemi olmayacağını tekrar hatırlattı kendine.

Sağ ayağını birkaç santim öne uzattı. İşte şimdi sonuyla bakışıyordu. Yaşamının sonu gözlerinin önünde uzanan devasa bir boşluktu. Şehrin ışıklarının aydınlattığı, kalabalık bir boşluk. Her zaman kalabalığa ev sahipliği yapmış olan meşhur cadde, şu anda onun için biriken kalabalığı ağırlıyordu.

Bu ihtişamlı gökdelenin tepesinden bakınca aşağıdaki kalabalık karınca topluluğunu andırdı kıza. Hepsinden çıkan gürültü kıza sadece ses kirliliği olarak ulaşılıyordu. Kulaklarında çınlayan anlamsız bir uğultuydu ve bu onu yapmak üzere olduğu şeyden vazgeçiremezdi.

Vazgeçirebilecek tek kişi vardı bir zamanlar, dedi yüreği kıza. Kız dudaklarını birbirine bastırdı. Hayır, yüreğini dinlememeliydi. Onu duymamalıydı yoksa yapamazdı, vazgeçerdi.

Tekrar şehrin o güzel ışıklarına odaklandı. Devasa yükseklikte gösterişli binalar, ışıklar altında parıldayan kalabalık caddeler, mutlu insanları ağırlayan geniş parklar, havai fişeklerle geceyi aydınlatan ihtişamlı gösteriler...

Ne kadar da yalan bir şehir, dedi kız kendi kendine. Ne sahte insanlar, ne sahte hayatlar, ne sahte mutluluklar...

"Hepsi gösterişin arkasına sığınmış," diye fısıldadı geceye.

"Hâlbuki ne kadar da acınası bir yüzü var bu şehrin bilemezsin... Güzelliklerin ardında gizlenilmeye çalışılan kötülükleri, değersiz görülen bazı zavallı insanların bu ihtişamlı hayatlar ardında saklanılmaya mahkum bırakıldığını, güçsüzlerin ve yalnızların yaşam mücadelesi verirken kötülüklerin içerisinde ölüme terk edildiklerini bilemezsin..."

Sesli bir nefes bıraktı devasa gökdelenin tepesinden, kalabalık şehre.

"Bu dünya kötü bir yer," diye fısıldadı her gece fısıldadığı parlak yıldıza. Bu son fısıldayışıydı.

Kulağına ambulans sesleri doluyordu. Birkaç dakika önce ise itfaiye gelmişti. Kızın tahminlerine göre şu an gökdelenin tepesine çıkmak için merdivenleri kullanıyor olmalılardı. Çünkü kendisi de o sonsuz merdivenleri kullanmıştı. Asansörlerde arıza vardı, buraya çıkmak için başka yol yoktu ve o da aramamıştı zaten. Onlarca katı çıktığı merdivenlerde düşünme zamanı bolca olmuştu.

Sol ayağını da birkaç santim öne uzattı. İşte şimdi çok yakındı. Sonu ona çok yakındı.

O kadar yüksekteydi ki aşağısı ona bulanık bir deniz gibi görünüyordu. Başı dönüyor, dalgalanan zemin gözlerinin önünde sağa sola ilerliyordu. Miyopluğuyla alakalı bir şey olduğunu kendisine inandırmaya çalışıyor ve korkusunu yok etmeye çabalıyordu.

Buradan atladığında büyük ihtimalle, daha zemine inmeden havada parçalara ayrılacaktı. Bu belki ona acı hissettirmezdi, öyle düşünüyordu.

"Üç" diye fısıldadı, aşağı bakarak kendini hazırlarken.

O anda aklına en yakını geldi. Tek sahip olduğu ve kız kardeşi yerine koyduğu muhteşem insan... Muhtemelen çok üzecekti onu. Birkaç hafta, belki de ay, sene... kendine gelemeyecekti.

"Üzgünüm," diye mırıldandı. "Seni üzmek istemezdim ama dayanamadım, üzgünüm. Lütfen bana kızma ve mutlu ol."

Onun kalabalıkta olduğunu hayal etti. Belki orada durmuş, binanın tepesinden atlamak üzere olan kızı izleyen kalabalığa eşlik etmişti. Atlayan kişinin arkadaşı olduğunu öğrendiğinde ne olacağını düşünmek istemedi. Hayatı boyunca onu üzecek bir şey yapmamaya özen göstermişti ve şimdi bunu düşünmek istemiyordu.

Gerilmişti ve kendisini hazır hissetmiyordu. Sanki ruhunun 'işte şimdi, hazırsın. Artık beni serbest bırak' demesini bekliyordu.

Dudaklarını araladı ve her zaman onu rahatlatan şarkıyı mırıldandı soğuk geceye ve onsuz olduğunu bile fark etmeyecek kalabalık şehre.

"Gece serin sahillerde ıslanır gibi,

Yalnız ve güzel, kayıp bir esinti tenimde.

Hiç eskimeyen bir şarkı gibi..."

İnce ve duru sesi, şarkıya daha fazla devam edemedi. Canı yanıyordu, şarkı onu ilk defa rahatlatmamıştı.

"Geceler şimdi kor esiyor..."

Şarkıyı bu kıtasıyla bitirdiğinde artık hazır olduğuna emindi.

"Üç," diyerek gözlerini kapattı, aşağıda çığlık çığlığa onu izleyen insanlara bir kez daha bakmadan.

"İki," diyerek sildi kafasından bütün yorgunluklarını, geçmişin üzerinde bıraktığı yaraları.

Tam son kelimeyi de söyleyip boşluğa süzülecekti ki, adını seslenen tanıdık bir ses onu duraksattı.

Nefes nefese kalmış o ses ona yalvarıyordu.

Geleceğini hiç sanmadığı için kız kemiklerine kadar irkildi. İtfaiyecilerden bile önce gelmişti. Nereden haberi olmuştu, neden gelmişti anlam veremedi. Ona doğru dönüp bakmadı, atlaması gerekiyordu.

"Naz, konuşalım. Lütfen, gel..." Oğlanın yalvaran sesi her saniye biraz daha yakından geliyordu kıza.

Hayır, dedi kız kendisine ve yüreğini susturdu. Vazgeçirebilecek tek kişi bile onu artık vazgeçiremezdi.

Oğlan kızın hareketlenen bedeninden aklına koyduğu şeyi gerçekleştirmeye hazırlandığını anladı. Hâlâ aralarında hatrı sayılır bir mesafe varken bağırdı. "Naz, dinlemelisin beni! Söyleyeceklerim var!"

Kız gözyaşlarıyla ıslanan kirpiklerini kırpıştırdı. Ya şimdi yapacaktı, ya da oğlanın kendisine her saniye daha da yaklaşan sesine karşılık buradan atlayamayacaktı.

Oğlanın "dinle beni!" diye bağıran soluksuz sesine karşı aklından tekrar, tekrar etti kız. Art arda tekrarladı.

'Biraz sonra bunların bir önemi olmayacak.'

Ve kendisine yetişmesine ramak kalmış olan oğlan, ona doğru uzattığı eliyle elbisesinin ucunu yakalayamadan, kız kollarıyla havayı kucaklayarak kendisini boşluğa bıraktı.

Yalnız ve güzel, kayıp bir esinti tenimde.

------

Bölüm isimleri şarkıların veya şiirlerin beğendiğim kıtalarından oluşuyor.

Beyazın Karanlık Gölgesi Where stories live. Discover now