"Bu sakarlık değil," dedi kaşları havaya kalkarken. Daha fazla uzamasını istemiyordum. Zaten masadaki herkesin gözü üzerimdeydi.

"Önemli bir şey değil." Dedim ve gözlerimi konu bulması için Seda'ya diktim. Onlara konuşacak konu vermezse sürekli benimle ilgileneceklerdi. Ancak Seda kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde tepkisizce bana bakmaya devam etti.

Konuşmuyorum der gibiydi.

Maskarasının yoğunluğundan gözlerini neredeyse göremediğim Claudia şimdi de dirseklerimin biraz üzerinde kendini belli eden mor halkalara bakıyordu. Lanet olsun, beyaz tenli değildim ancak izler yine de alenen ortadaydı.

"Nasıl bir sakarlıksa," dedi nihayet artık gözlerini benden alıp masaya dönmüşken. "Resmen dayak yemişe döndürmüş seni."

İğneleyici lafını görmezden geldim. Ben bileğimi saklamaya çalışırken diğer yanımda oturan James elimi narince tutup havalandırdı ve bana baktı. "Neden anlatmıyorsun?"

Bileğimi bu şekilde havaya kaldırdığı için bütün masa morluğu görmüştü. Ben Alp'in tepkisini merak etsem de ona doğru bakamazken Derin'in gerildiğini hissediyordum. Sevgilisinin şiddet yanlısı olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.

Dur bir dakika... Alp şiddet yanlısı mıydı? Ah, hayır. Kimseyi incitmezdi. Benden başka, kimseyi. Önceden beni de incitmezdi...

Seda ise tepkisiz izlemeye devam ediyordu. Sinirlendiği zamanlar böyle olurdu ve günlerdir bu haldeydi.

"Kadına şiddetin cezası var diye biliyorum." Dedi Claudia. Bana bakmamış, içeceğinin pipetiyle oynamaya başlamıştı.

Elimi James'den kurtarıp gülümsemeye çalıştım.

"Gerçekten, önemli bir şey olsa söylerdim."

Gözlerim Alp'e kaydı yavaşça. Kaşları çatılmış gözlerini masada bir yere odaklamıştı. Sanki ona baktığımı anlamış gibi gözlerini bana çevirdi. Acaba ne düşünüyordu? Birkaç saniye birbirimize baktıktan sonra gözlerini kaçıran taraf ben oldum.

O sırada zaten masada bir sohbet dönmeye başlamıştı.

Eskiyi düşündüm. Alp ile eğlendiğimiz, birbirimizi koruduğumuz günleri. Yani, o beni ve Seda'yı korurdu. Film izlerdik. On beş yaşımdayken yurt müdüründen dayak yediğim zaman Alp adamı dövmüştü. O bizden büyüktü.  Dövme yaptırırken de yanımdaydı. Acaba o da bu günleri düşünüyor muydu? Hatırlıyor muydu?

Omzuma dokunan bir el ile gözlerimi kahvemden ayırıp yanımda oturan Rob'a döndüm. Ne ara tekrar yanıma gelmişti? Claudia sevgilisinin yanına oturduğunda tabii...

"Sen de gelsene," dedi bana gülümserken.

"Nereye?" Diye sorduğumda bana güldü. Evet resmen ayakta uyuyordum.

"Kulübe gidiyoruz bu akşam. Sen de benimle geliyorsun." Karizmatik gülüşüne bakarken zorla da olsa kendimi gülümsemeye zorladım. 

"Ah, şey... çok isterdim gerçekten ama üzgünüm benim halletmem gereken bir sürü işim var."

"Ne işiymiş? Ben işin olduğunu hatırlamıyordum."

Bakışlarım Seda'ya dönerken ona gözlerimle susmasını işaret ettim. Rob'un bana ilgisinin olduğunun farkındaydım ancak ona umut veremezdim.

Gözlerim karşımda oturan Derin'e kaydı. Alp'e yaklaştı ve gülümsedi. "Bizde gideriz değil mi Alpp?"

Alp masaya odakladığı bakışlarını sevgilisine çevirirken dudaklarında kocaman bir gülümseme oluştu. "Gideriz."

Beyazın Karanlık Gölgesi Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt