"Ethan. Beni dinle. Yarın gel düzgünce konuşun deli gibi kapıya dayanmanın bir anlamı yok. "

"Teresa, kapıyı açar mısın?"

"Ethan dediklerimi yap. " Tekrar kapıdan yüksek bir ses geldi. Sandalye hafifçe yerinden oynadı. Claire kulaklarını elleriyle kulaklarına kapatmıştı. Her şey üst üste geliyordu.

"Beni dinlemesi gerekiyor. "

"Şu an kimseyi dinleyecek halde değil." Tekrar kapıya vurdu, Claire'e göz attım görebildiğim kadarıyla aynı halde duruyordu.

Şu an seninle kavga etmeyeceğim sen kapıya vurdukça daha çok siniyor. Bağırma!

Kapıyı aç o zaman! Zihnime hükmetmeye çalıştığını hissediyordum. Gittikçe alçalıyordu.

Ethan, zihnimden uzak dur. Böyle ucuz numaralara gerek yok. Sabah insanca konuşun.

Dışarıdan gelen sesler durdu, gitmiş miydi? Odasına götürdüm onu. Dedi Tom zihnimde. Gerekirse üzerine kilitler bu gece onunla kalırım.

Kilitleme, dedim Claire'e bakarken. İkisini de delirtmeye gerek yok.

Peki.

Sabaha karşı dört gibi Claire'i oturduğu yerden kalkıp yatağına gitmesi için ikna etmeyi başarmıştım. Yatağa girdiğinde kenara kaydı. "Yanıma gelir misin, lütfen?" dedi yavaşça. Başımı sallayıp yanına uzandım.

Ertesi sabah ya da takip eden hafta boyunca Claire yataktan çıkmadı. Ethan'ın kapıya dayandığı birkaç sefer de bile sadece yorganı başına çekti ve yatmaya devam etti.

Kalp kırıklığının bu kadar uzun sürmemesi gerekiyordu.

Değil mi?

Ben de bir haftadır pek fazla dışarı çıkmamıştım. Ara sıra yemek ya da atıştıracak bir şeyler almak için çıkıyordum. Çoğu zaman Tom bize yiyecek getirmeyi rutin haline getirmişti. Çünkü Christina'yı ilk gördüğüm sefer burnunu kırmıştım. Ethan'dan ise olabildiğince kaçınmaya çalışıyordum ama ne ben ne de Tom onu bir daha Christina ile birlikte görmemiştik.

Üçüncü günde Claire telefonunu parçalamıştı.

Dördüncü gün artık yatağında bile yemek yemek istemediğini ilan etmişti.

Beşinci gün ben Christina'nın yüzüne içimdeki bütün öfkeyi boşaltmıştım.

Altıncı günde Ethan artık denemekten vazgeçtiğini söyleyip çekip gitmişti.

Yedinci gün artık Claire'in duş alması gerektiğine karar vermiştim.

Yatağının kenarına yavaşça oturduğumda gözlerini açıp bana baktı. Güneş daha yeni yeni doğuyordu. "Claire," dedim cümlemi tekrardan kafamda tekrar etme fırsatı bulmak için ismini uzatarak söyleyerek. "Korktuğunu biliyorum. " dedim uzun zamandır kafamda dolaştırdığım şeyi söylemek iyi gelmişti. "Dışarı çıkmaktan korkuyorsun. Önemli değil." Başını diğer tarafa çevirdi. "Kendini güvende hissedememen bizim de suçumuz. Aiden'la olanlardan sonra Martin olayı iyice seni korkuttu biliyorum. Ama yataktan bile çıkamaman," İşleri batırıyordum galiba. Omuzlarının titrediğini gördüm. "Claire, tüm bunlar Aiden'ı kazandırmaktan başka bir şeye yaramıyor. "

"Kime güveneceğimi bilmiyorum." diye mırıldandı. Üç gündür konuştuğu ilk kelimelerdi. Bunu ona sadece ağabeyim yapmamıştı. Hepimiz yapmıştık. O anda anlayabilmiştim ancak. Ben, Tom, Chris... En son da Ethan bütün güvenli limanını sular altında bırakmıştı. Belki de basit bir ayrılık acısından fazlasıydı. Elimi tereddüt ederek de olsa omzuna koydum.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now