Bölüm 24

16.8K 923 34
                                    


Ufak bir disclaimerla sizi rahatsız etmeden olmaz. Şarkının ciddi olarak bölüme nasıl bir bağlantısı olduğunu bilmiyorum sadece yazarken bana bu bölüm için aşırı ilham sağladı. Bilirsiniz bazen öyle olur size hissettirdiği şey belki sözlerinden tamamen bağımsızdır. Bu da biraz öyle oldu. Sadece bu bölüme aitmiş gibi hissettim. 

Teresa

"Neredeydin?" dedi Tom ben titreyen bacaklarla Ethan'ın odasına girdiğim sırada. Çok gürültülüydü, makineler kalbimi durduracak gibi bağırıyordu. Birisi beni arkaya doğru itti.

"Bana bağırma! Geldim işte!"

"Teresa bağıran sensin. " dedi daha sakince ama onu algılamakta zorlanıyordum. Koridorun diğer tarafında birisi daha mavi kod verdi. Benim umurumda olan tek kişi Ethan'dı şu anda. Monitördeki çizginin düz olduğunu gördüm. Kalbi atmıyordu. Kalbi atmıyordu. Kulaklarım çınlıyordu. Birisininin beni dışarı taşıdığını fark ettim. Ethan'ın odasından panik dolu konuşmalar yükseliyordu. İçeri geri dönmeye çalıştım ama Chris'in kolları etrafımda sıkıca sarılıydı. Hezeyan içinde ona bir şeyler söylediysem de ne söylediğimi hatırlayamıyordum. Kelimeler sadece ağzımı terk ediyordu, asla kulağıma ulaşmıyordu. Bacaklarımı hissetmiyordum. Yere bastığımı da. Ama öne doğru atıldığımı tahmin ediyordum. Chris'e beni bırakması için yalvardığımı... Tom'un duvarı yumrukladığını... Chris'in yavaşça beni kendine bastırdığını... Saçlarımdaki elini...



Ne kadar geçtiğini bilemeyecek kadar hezeyan içindeydim ama sonunda birisi kapının önüne çıktı, yere oturdu nefes nefeseydi bizimle göz teması kurmayı bilinçli olarak reddediyor gibiydi. Ona doğru yerde sürünmekten şu kadar uzaktaydım. Başka biri içeriden bağırdı. "Geri döndü!" Önümüzde oturan çocuk başını kaldırdı. Şaşkınlıkla ayağa kalkarak içeri döndü.

Ben de onun peşinden içeri girmeye kalktıysam da Chris beni durdurdu. "Orada olman hiçbir şeyi değiştirmeyecek. " dedi yavaşça. İtiraf etmek istemesem de haklıydı. Ama Ethan'ın yanına dönmek istiyordum, mantıklı olmadığını biliyordum ama yine de istiyordum. "Claire nerede?" diye sordu Chris, bir süre sonra. Güzel soruydu, Tom'la birbirimize baktık. Tom'un dudakları o biçimini aldı.

"Ne oldu? "

"Nerede olduğunu bilmiyorum. Odadan çıkmıştı. " dedi Tom. Chris gözlerini devirdi.

"Kızı esir tutuyor değilsiniz ya." dedi Chris elini bileğimden çekerken. "Değil mi? "

"Komik. " dedim saçlarımı düzeltirken. "Gidip onu bulacağım. " diye devam ettim Tom'a beni takip etmesini işaret ederken. Claire'in odasına doğru cilalı beyaz fayanslarda yürürken yansımama bakmadan edemedim. Berbat görünüyordum. "Benim böyle gezmeme neden izin veriyorsunuz? " diye sordum Tom'a. Tom sadece bakış attı. Anlıyordum şu an nasıl göründüğümden daha önemli bir sorunumuz vardı ama bu yine de bu tiple etrafta dolaşmamı haklı çıkarmıyordu.

Claire'in odasının kapısı açıktı, içeriden bir hemşire çıktı altın gözlü esmer tenli... Ethan bu durumdayken benim hemşireleri kesiyor olmam benim için bile fazlaydı. Daha iyi bir insan olmalıydım. Odaya yakınlaştıkça tartışma sesleri yükseldi.

"Gitmene izin veremem." dedi birisi aynı anda Tom adımlarını hızlandırdı. "Claire, biraz önce kalbin durdu. Farkında mısın? " Tom'la birbirimize baktık.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now