RA-6

8 1 0
                                    

                                                                       ∞

Bölüm şarkısı: Sena Şener- dostum değil uykular

6. Bölüm: 'Ay güneşten daha güzel'

Yalnızca geceleri görebildiğim aya hep hayranlıkla bakmışımdır. Gecenin zifiri karanlığna rağmen inatla parlamaya devam ederken ne kadar büyüleyici gözüktüğünün farkında değilmiş gibi birde kraliceleri olmak istediğim yıldızlara bekçilik yaparak onu sevmemi kolaylaştırıyodu.

Şimdiyse yine herşeye inat karanlıkta parlayan ayın altında yanımdaki derin bakışlı adamla eski patronumun birbirlerine attıkları ölümcül bakışları izliyordum.

Burada benim anlamadığım şeyler dönüyordu.

Aref ve Selim birbirini nerden tanıyorlardı?

Bahsettikleri kumar neden yarım kalmıştı?

Ahh hadi ama birde selim'in şu özlem dolu bakışları. Cidden bu kadar iyi oyuncu muydu?  Kafamda binlerce soru varken Aref'in güçlü ve kararlı sesi kulaklarımı doldurdu.

"Ne o Güngör kaybetmekten mi korkuyorsun?"

Alay dolu sözlerinden sonra benimde bakışlarım büyük bir merakla Selim'e döndü.

Gözleri korkusuzca Aref'e baksa da adem elmasının yıkarı doğru hareketlenmesinden yutkunduğunu anlamıştım. Tabiki Aref de bu durumu fark etmişti.

"Ahh görüşmeyeli ne kadar korkak bir piç olduğunu unutmuşum benim hatam."

Aref'in sözleri üzerine Selim bir adım atarak bize yaklaştı.

"Ne istiyorsun Aref. Eminim ki oyunun sonunda kazanana bir ödül vermeliyiz."

Ahh bilgi almak icin onunla kumar mı oynayacaktı. Cidden bu işi şansa bırakmak zorunda mıydı?

"İlk sen söyle. Neyi kaybedeceğini cidden merak ettim."

Selim kararlı gözlerle Aref'e bakıyordu.

"Kızı istiyorum Serin."

Ben şaşkın şaşkın bakarken Selim ile göz göze geldik.

"Önce ona bakan gözlerini sonrada isteyen ağzını sikerim senin oruspunun çıkardığı."

Aref'in ettiği küfürlerle iyice utanırken ortam biraz daha gerildi. Sonunda dayanamıyarak lafa atladım.

"Sen kimi istiyosun şerefsiz."

Selim gözlerime kırgınlıkla bakıyordu.

"Tılsım yapma güzelim bunu bize gel hadi yanıma."

"Ulan anlaşılan sen doymadın dayağa."

Ne olduğunu anlamadan yumruk sesini duymam bir olmuştu. Bu çok hızlıydı. Tanrım fazla hızlıydı. İnsan üstü bir hızdan bahsediyorum.

Ağzım beş karış açık olanları izlerken artık içerdeki kişiler de kumar oynamaya bırakmış sergilediğimiz gösteriyi izliyorlardı.

Selim'in yüzü gözü dağılmış halde yerde yattığını fark ettim.
Aref'in hızını kafaya takansa sadece benmişim gibi gözüküyordu.

Selim tekrar ayağa kalkıp Aref'in burnunun dibine girdi.

Olaylar çok hızlı gerçekleşiyordu Aref ve Selim'in hızına yetişemiyorum.

"Pekiya sen benden ne istiyorsun Serin."

Aref yavaş hareketlerle kafasını çevirerek siyaha yakın kahvelerini mavilerime değdirdi. Aramızda kısa ve anlamlandıramadığım bir bakışma geçti.

"Canını istiyorum Güngör. Canını..."

Aref cümlesiyle tüm bildiklerimi unuttuğumu hissettim. İçimde demir kapıların arkasına sakladığım küçük yardıma muhtaç kız çığlıklar atıyordu. 'İzin verme!' cümlesi o demir kapılardan sızmayı başarmış tüm beynimde yankılanıyordu. Tanrım o kadar seyden sonra hâlâ onu önemsiyor muydum cidden. O beni param parça etmişti. Ona güvenmiştim.

"Bunun imkansız olduğunu ikimizde biliyoruz Serin!"

Ne!

Kafamdaki sorulara yenileri eklenmişti.

"O imkansız kısmını bana bırak sen korkak bir piç gibi kaçmayı mı yoksa kaybetmek üzere o masaya oturacağını mı seçmelisin Selim Güngör"

Selim'in kaybedeceğinde çok emindi.

Fazla emin.

"Şartlar eşit değilken kaybedeceğini ikimizde biliyoruz Güngör. Bu isi bitirmeyi niye bu kadar istiyosun anlamadım ama seninle kumar oynayacaksam o kolyeyi çıkaracaksın."

Burda neler dönüyordu?

Selim'in yanında fazla belli etmek istemesem de konuşmalarından hiçbirşey anlamıyordum. Ve ikisinin birbirini çok iyi tanıdığı kesinleşmişti.

Kulağıma alaycıda olsa Aref'in gülme sesi geldi. Kafamı hafif kaldırdığımda mükemmel dişerinin ve dolgun dudaklarının uyumuyla bütünleşmiş gülüşünü bize hediye ettigini gördüm.

Kesinlikle her dakika gülmeliydi. Bu açıdan yunan mitolojisinde ki Tanrılara benziyordu. Bense gülüşümü çene kısmım geride olduğu için bi atın gülüşüne benzetiyordum.

Resmen gülüşünü kıskanmıştım.

"Kolyeme ihtiyacım yok Güngör. Gördüğün gibi boynumda da değil."

Aref'in ağzından çıkan her kelime Selim'i resmen şok üstüne şok yaşattırmıstı.

Selim'in gözleri bir anda elbisemin açıkta bıraktığı boynuma takılı kaldı.

"Tanrım sen kolyeyi ona mı taktın! Kafayı yemiş olmalısın. Onu boynundan çıkardığında neler yaşayacağını benden iyi biliyor olman lazım bok beyinli!"

"Hey neler oluyo burda nedir bu kolye meselesi?"

Birbirine attıkları ölümcül bakışlara ara verip ikisi de bana döndü.

"Karışma."

Şaşkınlıkla Aref'e baktım.

"Karışma mı? İkinizde saçmalamayı bırakın ve bana burda neler döndüğünü anlatın."

Selim alayla bir bana bir Aref'e bakıyordu.

"Sana hiç yakıştıramadım doğrusu Aref Serin. Cidden ona kardeş olduğumuzu söylemedin mi?"

🔥



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 08, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

RÜYA AVCISIWhere stories live. Discover now