TM - 8

44.2K 1.7K 142
                                    

TM - 8

Yankı geldi.
Yaşasın, kuşlar, çiçekler, böcekler... Hayır hayır! Durum hiç de öyle değil.
Düzgünce açıklamak gerekirse Yankı geldi ve biz şuan resmen kös kös oturuyoruz.

"Yankı, film izlesek mi?"
"Bilmem."
"Dışarı çıkalım?"
"Şimdi mi?"
"Tamam o zaman bahçede falan oturalım bari."
"Akşam oldu ya dışarısı soğuk."

İşte size kısa bir özet. Bizim Yankı sessizlik sınırlarını aştı gıcıklığa doğru yol alıyor. Hayır Ceyhun'un dediği kadar da var yani.
Ceyhun demişken o pislik de hâlâ aramadı.
Aferin Ceyhun aferin! Hem laf et sonra bir özür bile dileme.
Of!

Kendi düşüncelerimde boğulurken Nurgül'ün sesiyle hayata döndüm.

Nurgül : Tutku hanım ben artık müştemilata geçsem?

"Olur Nurgül geç tabi."

Geç tabi Nurgül. Burada yapacak bir şey yok. Acaba ben de mi müştemilata gitsem? Nurgül'le Yankı'dan daha çok eğleneceğimiz kesin.

"Yankı ben sıkıldım."

Dayanamadım valla!

Yankı : Kanal geçebilirsin.

İyice yaşlı amcalara bağladık şuan. Televizyon karşısında oturup tek eğlenesi zaplamak olan amcalara...

"Televizyon izlemek istemiyorum ki"

Yankı : İstersen dışarı çıkabilirsin. Ama geç kalma.

Geç kalma deyince bir an beni düşünüyor sandım.

Yankı : Annenler seni bana emanet etti biliyorsun.

Ve puf! Sıradaki cümle her şeyi yerle bir eder.

Aslında şeytan diyor ki giyin süslen çık dışarı da görsün gününü. Sonra ben şeytana diyorum ki 'İyi diyorsun da çocuk gay olabilir. Muhtemelen umrunda olmam.'

Yankı : Çıkacak mısın?

Nope! Hiç içimden gelmedi ya. Zaten takmayacaksın çıksam da.

"Hayır. Film açabilir miyim?"
"Tamam."

Madem birlikte izleyemiyoruz bari ben izleyeyim sen de ne yapıyorsan yap Yankı.

Televizyondaki film kanallarını talan ettikten sonra on beş dakika sonra başlayacak bir romantik komedi buldum.

"Ben mısır patlatacağım. Film başlayana kadar başka bir şey izlemek istersen izleyebilirsin."

Konuşma zahmetine girmedi tabi. Kafa salladı.
Ben de soluğu mutfakta alıp mısır patlatmaya başladım.
İşim bitince de bütün mısırları kocaman bir kaba doldurup içeri geçtim.
Yankı film kanalını açmıştı. Filmin başlamasına 1-2 dakika kalmıştı yalnızca.

"Işıkları da kapatacağım ben moda girelim iyice. Şunu tutar mısın?"

Mısır kasesini Yankı'nın eline tutuşturup ışıkları kapatmak üzere kalktım. Yerime, Yankı'nın yanına, oturduğumda filmin introsu akmaya başladı.

Filmin adı 'Hayalimdeki Aşk'tı.

Bir yazar hayalindeki kadını anlatıyor ve bum o kadın gerçek olup karşısına çıkıyor.
Ben filmi büyük bir heyecanla izledim. Zaten filmlere, dizilere kendimi acayip kaptırırım. Kâh oturdum kâh kalktım.
Yine ayakta heyecanla bir sahneyi izliyordum ki Yankı'nın sesi duyuldu.

Yankı : Kendimi arkadaşlarımla maç izliyormuş gibi hissettim.

Ha? Ne alaka ya?

"O nereden çıktı?"

Yankı : Sürekli ayaktasın. Heyecanlısın.

"Film izleme şeklim böyle." dedim ama kendimi savunmaktan çok uzaktı sesim. Daha çok kırılmıştım.

Çocuk zaten doğru dürüst kelime çıkmıyor ağzından çıktığında da bunu mu söylüyor yani?
Koltuğa oturup filmin geri kalanını yastığa sarılarak geçirdim. Güya filmi izliyordum ama aklım başka yerdeydi. Öyle ki filmin bittiğini ve Yankı'nın bana bir şeyler söylemekte olduğunu fark etmemişim bile.

"Hey! Sen beni dinliyor musun?"

Hayır.

"Ah, duymamışım. Ne demiştin?"
"Dedim ki nerede yatıyorum?"
"Nurgül benim odamın yanındaki misafir odasını ayarlamıştı senin için."
"Sağ ol."

Al işte. Elli tane laf ettim. Sen teşekkürü bile en kısa şekliyle yapıyorsun.

O hazırlanan odaya geçince ben de etrafı toparlayıp odama geçtim.

İlk işim İdil'i aramak oldu.

"Alo?"
"İdil ben iyi değilim."
"Ne oldu? Ne yaptı o Yankı yabanisi?"
"Bir şey yapmadı."
"Bir şey yapmadı mı?"

Şaşırması normaldi tabi. Madem bir şey yapmadı niye arıyorsun diye düşündüğüne eminim.

"Sorun da bu zaten. Hiçbir şey yapmıyor. Arkadaş olmayı bile başaramıyorum. Sırf ben izliyorum diye bir filme baktı benimle. Ama onunla film izlemek eşittir duvarla film izlemek. Ne sesi çıktı ne başka bir şey. Ağzını açtığı tek seferde de film izleyişimi eleştirdi."

İdil bir süre sadece dinledi. En sonunda dayanamamış olacak ki derin bir nefes alıp söze girdi.

İdil : Bak tatlım, seni üzmek istemiyorum ama böyle yapma lütfen. Hayatta bir tek Yankı yok. Duruma el koyuyorum şuan itibariyle.

"Duruma el koymak?"

Bu beni korkutuyor İdil.

İdil : Merak etme sana kimseyi ayarlamayacağım. Sadece kendi değerini unutma. Yankı seninle konuşacak, iyi olacaksınız diye bir kural yok. Olmayabilir. Bunu unutma.

"Yankı'nın bütün davranışları bunu yüzüme vuruyor zaten."

İdil : Ben de onu diyorum işte. Gözlerini açıp etrafına bakıyorsun. Yankı nasıl ilk görüşte seni etkilediyse başkaları da olabilir. Etraf yakışıklı kaynıyor.

"Ne demek istediğini anlıyorum. Ama..."

Ama çok geç. Nasıl olduğunu anlamadan iki günde bağlanıverdim çocuğa. Üstelik gay bile olabilir.

İdil : Aması falan yok. Şimdi güzel bir uyku çekiyorsun. Yarın pazar nasılsa uyuyabildiğin kadar uyu. Ardından da Yankı'dan bir karşılık beklemeden onunla vakit geçir.

"Karşılık derken? Zaten bir şey beklediğim yok."
"Karşılık derken 'duygularına karşılık' demek istemiştim. Onun daha hangi cinsten hoşlandığını bile bilmiyoruz. Sakın hemen umutsuz aşığa bağlama."
"Elimden geleni yaparım."
"Drama kraliçeliğini bir kenara bırak küçük kurbağa!"
"Güzel şimdi de kurbağa mı oldum?"
"Acıtasyona devam edersen kurbağa kalacaksın. O yüzden hemen gülmeye başlasan iyi olur."
"Ama İdil... Ben böyle hayal etmemiştim."
"Biliyorum birtanem ama lütfen..."

Elimden geleni yapacağım İdil. Hayal kırıklığına uğramamış gibi yapmak biraz zor olabilir ama.

"Tamam merak etme. Gülümsemeye devam!"
"Aferin. İşte böyle."
"Sağ ol abla!"
"Bak bi de dalga geçiyor."

İdil'le gülüşerek kapattık telefonları.

Kolay olmasa da ben güçlü bir kızım!
Ve Tutku kendini kandırmaya devam eder...
-

Kısa oldu ama bugün yol yorgunuyum ona verin. Zaten teyzemlerden zor fırsat buldum. Sizi bekletmemek için böyle bir bölüm yazdım. Bir sonrakinde telafi edeceğim :*

Tercih MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin