TM - 7

51.3K 1.8K 124
                                    

Dün gece geç yattım ve ortaya böyle bir bölüm çıktı :) Bakalım sevecek misiniz :))

TM - 7

Cumartesi demek enerji demek. Cumartesi demek mutluluk demek. Ve cumartesi demek annemlerin erkenden gitmesi, Yankı'nın bizim eve gelmesi demek.
Yaşasın!

Dün gece Yankı kabul ettiğini söylediğinde sevinçten neredeyse kucağına atlıyordum çocuğun neyse ki son anda kendimi dizginlemeyi başarıp sakin sakin teşekkür ettim. Tabi gözlerimden akan mutluluğun annemden kaçmadığına eminim ya neyse.
Gözlerden konu açılmışken, benim aksime Selen'in gözlerinden saf nefret akıyordu. Eline verseler bir kaşık suda boğacaktı beni sanki. Hayır korktuğumdan değil kesinlikle. Aksine Selen'le aynı duyguları paylaşıyor olmamız mutlu etti beni. Ben de onu bir kaşık suda boğmak istiyorum neticede.

"Tutku, hâlâ kalkmadın mı kızım? Bizi bir yolcu etseydin en azından."
"Geldim anniş!"

Aşağı inip tombişim ve sevgi yumağıma öpücüklerimi sunduktan sonra onları uğurladım. Kısa bir duygusallık yaşasam da Nurgül arkalarından su dökünce bu duygusallık yerini küçük kahkahalara bıraktı.
İçeri girip üstümü değiştirmeden önce Öykü'yü aradım. Gece uykudan kapanan gözlerimle savaşmış olmasaydım şimdiye kadar beklemezdim haber vermek için ama ne yapalım artık.

"Öykü!"
"Günaydın?"
"Bırak şimdi günaydını bak sana ne anlatacağım."
"Ay ben desem burnumdan getirirsin iki saat ama... Neyse neyse ne anlatacaksın?"

Ben burnundan getiririm ama sen dayanamıyorsun ki be güzelim.

"Nasıl anlatsam ki..."
"Tutku beni delirtme!"
"Ya konu Yankı."
"Yoksa öpüştünüz mü?"
"Oha! Yavaş gel canım."
"Ay ne bileyim lafı dolandırıyorsun benim de aklım ona gitti."
"Tamam neyse o zaman şak diye söylüyorum."
"Söyle!"
"Yankı birkaç gün bizde kalacak."

Öykü'den duymayı beklediğim neşe saçan çığlıklardı. Kesinlikle 'Ha?!' değildi.

"Öykü?"

Sessizlik.

"Öykü, orada mısın?"

Nihayet ses gelebildi telefonun diğer ucundan. Yoksa Öykü'ye bir şey olduğunu düşünmeye başlıyordum.

"Buradayım. Şaşırdım yalnızca. Bu nasıl bir hız ki sizde kalmaya başlıyor? Hem annenler... Şunu düzgünce anlatsana!"

"Ya dün bize gelmişlerdi ya..." diye en başından anlatmaya kalktım. Ama Öykü'nün beni konuşturmaya niyeti yoktu anlaşılan.

"Dün size mi gelmişlerdi?" diyerek sözümü kesti heyecanla.

"Evet. Hani söylemiştim ya..."
"Hikmet Amcalar gelecek demiştin."

Doğru ya! Ben İdil'e anlattım Yankı'nın aslında Gökhan olduğunu. Öykü'nün haberi yok tabi.

"Ay tamam. Ben sana söylemediğimi şimdi hatırladım. Gökhan aslında Yankı'ymış. Yani Yankı, Hikmet Amca'nın oğlu."

Öykü başına bir şey geldiğini düşüneceğim kadar uzun bir süre sustu. Muhtemelen verdiğim haberden sonra küçük dilini yuttu yavrucum.

Öykü : Hikmet Amca'nın oğlu aslında Yankı mı? Gökhan kim şimdi? Uf kafam karıştı.

Ben de seni grubun zekisi sanıyordum Öykü.

"Yankı aslında Gökhan'mış. İki ismi varmış. Babası Gökhan diyormuş. Ama ben sordum Yankı diyebilirsin dedi. Yankı ismini annesi vermiş ona."
"Tamam şimdi oldu."

Tercih MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin