Ne Zarfı ?

265 21 12
                                    

SELAMM :D AZ KASIN İTHAF YAPMAYI UNUTUYORDUM. İTHAFLAR ; @berilgvnc, @camsqueen61, @Mahomie81, @kucukkedi19, @LittleBlackDiamonds, @NeverSayNever28 Teşekkürler kızlar!

'E-e-emıly?!?   Sen neden tekerlekli sandalyesin? Yoksa.. Oh, Tanrım!' Gördüklerim üzerine şoka girmiş bir şekilde Emıly'e bakıyordum. Alex, Emıly'i buraya tekerlekli sandalyede getirmişti. Ama Emily yürüyecekti hani! Olmaz, benim için yürümek zorunda! Gözümden bir yaş düştüğünde Emily yanıma gelip gözyaşımı sildi. Konuşmaya başladı;

'Sakin ol Bri. Yürüyorum. Sadece bacağı kırık bir insan gibi sandalyedeyim.' Duyduklarım üzerine biraz daha rahatlamış hissediyordum. En azından yürüyecekti. Fakat yine de bir tarafım buruktu. Dans edemeyecekti.

'Emıly, yani sen şimdi... Imm dans-'

'Biliyorum, biliyorum dans edemeyeceğim. Zaten dans bir hobiydi benim için. Fazla önemli değil' demesiyle gözlerini devirmesi bir oldu. Ama kalbinde hala bir kırık olduğu belliydi. Eğilip, Emily'nin hizzasına gelince ona sımsıkı sarılmıştım. Desteğe ihtiyacı vardı ve aralarında en iyi Emily'i bem tanıyordum. Bu yğzden destek verebilecek tek kişi bendim. Sonuçta dans edemiyecekti ve bu üzüntüsünü her ne kadar belli edemese de ben hissedebilirdim. 

'Şimdilik  bu üzüntüleri bir kenara bırakın sulu gözlü kızlar sizi. Film izlemeye ne dersiniz?' Arkadan tanıdığım en muhteşem ses konuşunca mecburem Emily'le birbirimizden ayrılmak zorunda kaldı. Bizi ayırdığı için ona kötü bir bakış attıktan sonra Emily'e dönüp gülümsedim. Film izlemek için Austin benim yanıma, Emily'de diğer yatağa geçti. Alex'in yardımıyla oturunca Alex'de dibine sokuldu. Sizi lanet olasıca genç sevgililer demeyi çok isterdim fakat Austin ve bende bu durumdaydık. Ve lanet olsun ki, bu durum çok hoştu.

*****

'Austin?' Karşımda kahvaltı hazırlayan bir Austin vardı. Dün yarım bıraktığımız filmi ve diğer filmi izledik. Filmin yazıları çıkmaya başlayınca gözlerim kapanmaya başlamıştı. Ne yapayım? Dün 2. günü olan bir hastaya göre fazlasıyla yorulmuştum. Ve b u da sağlığım için iyi değildi. Dün 2 hemşirenin kesik kesik serum takmalarını duydum. Austin şimdi dışarıdan tgaze domates ve salatalık mis kokusundan manavdan aldığı anlaşılıyordu. Neredeyse bütün kahvaltı hazırdı. Emily'le Alex yoktu. Muhtemel kendi odasındalar. Austin benim uyandığımı farkettiğinde kelebek görse ömrü uazayacak şekilde bana gülümsedi. Oh, mükemmel. 

'Briana, ah uyandın mı? Bende ilaçlarını al diye uyandıracaktım. Bilirisin işte..Aç karnına alınan ilaçları.' Austin her zamanki gibi heyecanlıydı. Buda benim heyecanlanmama sebep oluyor ve kelebeklerimin twerk yapmasına sebep oluyordu. Yani... Austin benim için heyecanlıydı!  

'Sakin ol bebeğim. Heyecan yaptıkça bende heyecanlanıyorum.' 'Ayrıca kahvaltı muhteşem gözüküyor.'  Dememle yanaklarının hafif bir kırmızı ton alması ve dudaklarını dişlemesi bir oldu. Bende dişlerimi dudaklarıma geçirdim ve bir kaç adım önümde duran müthiş kahvaltı masasını gösterdim. Elindeki ilaçları ban averdiğinde onları ağzıma alıp suyu yudumladım. Her zaman ilaç içmekten nefret etmişimdir. 

'Şimdi oradaki bebekleri dinor gibi tıtıklıyabilir miyim?' Ciddiyetle sorduğum soru üzerine Austin seslice bir kahkaha patlatmıştı. Hadi ama! Kurt gibi açım! Kafasını sallayıp susmak için yanaklarını ısırdı ve önündeki ayaklı  sehpayı önüme getirdi. Cidden saldırmıştım. O kadar hızlı yiyordum ki başka biri görse aşeriyorum zannederdi. Austin ise kaşlarını çatmış, bana bakarken yavaş yavaş yiyordu. Ne olmuştu ki? Bana mı kızmıştı? Ah, kahretsin.

'Austin ne oldu?' Bir kaç dakika cevap vermsini bekledim, cevap vermeyince de elimdeki sandwichi bırakıp Austin'e tamamıyla döndüm.

'Austin? Ne oldu? Bana mı kızdın?' Pes etmiş şekilde yavaşca başını evet anlamında sallayınca ona ne oldu der gibi kafamı oynattım. Ağzını aralayınca, konuşma yetkisini kaybetmediği için sevinmiştim.

'Sadece bana bugünkü  sabah öpücüğümü vermedim.' Oh, tanrım..Cidden bu muydu yani? Dediği şeye dişlerimi göstererek gülerken başımı salladım. Onun yanağına eğilirken birden kafasını çevirdi ve dudaklarımızın birleşmesine izin verdi. Böylece yavaş yavaş öpüşüyorduk. Yavaş yavaş olunca ne kadar da uyumlu dudaklarımızın ollduğunu anlayabilirdiniz. 

'İki saat birbirinizi yutar gibi öpüşmenizi mi bekleyelim, yoksa çıkış işlemlerini mi halledelim?' Alex'in -her ne kadar Austin kadar olmasa da- muhteşem sesini duyduğumda utançla Austin'den ayrıldım. Yanaklarımın şu an domatesle yarışabilecek olduğuna emindim. Emily'nin ve Alex'in bizi uyardıkları konusunda tartışmalarına tatlı tatlı devam ederken Austin'in o müthiş kahkahasını duydum. Oh, ben utanırken o sadece gülüyordu. Klasik erkekler işte.

'Oh, peki. Hadi çıkalım. Ama eve gidince benim ya aşırı tuzlu ya da aşırı tuzsuz olan çorbamdan yemek zorunda kalacaksın' Austin'in gözlerine baktığımda gözleriyle resmen bana 'Sen dinleneceksin ve benim ilk defa yapacağım berbat çorbayı içmek zorunda kalacaksın' diyordu.

'Tamam çıkalım. Ayrıca seninle olacaksak buna razıyım' Sonuçta Austin'li olan herşeye razıydım ve o da bunu biliyordu. Ölüme bile razı olmayı göze almışken, Austin'i bırakmakmı? Asla. Cümlemi anladıktan sonra yüzünde koskocaman bir tebessüm oluştu. En sevdiğim ve asla unutamayacağım gülüşü vardı. Tüm evrenden hatta tüm dünyadan bile kıskanıyordum onu.

'Hadi çıkalım o zaman Austin. Sizin aşk muhabbetlerinizi dinleyecek vaktimiz yok.' Austin yüine konuşamadan araya Alex girdi. Ve tabiki de Emily'de onu dürtüklüyordu. İlk bizi böldüğünde Austin'le öpüşüyorduk. Bu düşünce aklıma gelince kızarsam da Austin'e belli etmemeye özen gösterdim. Ayağa kalkıp ayakkabılarımın bağcıklarını hızla bağlayıp Emily'nin koluna girdim. Austin aşağı çoktan inmişti ve şimdiye kadar işlemleri halledip gelmesi gerekirdi. Herhalde aşağı inmemizi bekliyordur. Herneyse.

****

'Austin? Neden yukarı gelmedin bebeğim?' Deyip kollarımı boynuna doladım. Bana biraz şüpheli bakıyordu. Hadi ama, sabah öpücüğü dışında Austin başka öpücük almazdı ki. Tabi akşamları arsız hareketlerini göz ardı edersek. 5 dakika öylece durduğumda Austin'in öpücük istediği tanısına karar verdim. Çok tuhaftı çünkü Austin asla bu saatte öpücük için küsmezdi. Dudaklarına eğildiğim zaman beni durdurmuştu. Neden? Neden şimdi bu kadar soğyk davranıyordu ki?

'Austin neler oluyor?' Dememle bana 'Bana bilmiyormuş numarası yapma' bakışı atması bir olmuştu. Benim suçum neydi? Cebinden bir zarf çıkarttı ve bana uzattı, ardında konuşmaya başladı;

'Bilmem sen daha iyi bilirsin. Hatta bak, sevgilin sana mektup bile yazmış'

One Step Closer To Death (LLAF) '2'Where stories live. Discover now