BÖLÜM 2

4.2K 161 20
                                    

Öldürücü Hamle

Gözlerini güne araladığı andan beri yaşadığı bir düzine saçmalık yetmezmiş gibi o saçmalıklar zincirine yeni eklenen halkaya dehşetle bakarken tüm sinirini, karşısında duran ve irileşmiş kahveliklerinden şaşkınlık akışan pespaye kızdan çıkarmak istedi.

Kızın, kabanına, eteğine, siyah opak çorabına ve botlarına çamurlu suyla attığı imza, kendisine alayla göz kırparken onun pespayeliğindeki en büyük pay sahibinin aslında kendisi olduğunu biliyordu. Fakat bu ayrıntıyı önemsemedi. Sıçrattığı alt tarafı bir miktar çamurlu suydu. Sonuçta pespayelik bazı insanların ruhunda vardı ve o kız az önce kendisine piç diyerek ruhundaki pespayeliği hatta varoşluğu açıkça kanıtlamıştı.

Çamurlu su etkisini yok sayınca kalçalarını sarıp sarmalayarak çekici bir görüntüye ulaştıran o kalem etekle ve belinin inceliği gibi kadınsı hatlarına vurgu yapan kırmızının hoş bir tonundaki kabanıyla onu görenler, oldukça çekici ve güzel bir hanımefendi olduğunu düşünebilirdi ama pekâlâ öyle değildi işte!

Karşısındaki canlı örnekte de görüldüğü gibi bazı insanlar sadece kıyafetten ibaretti. İçini açıp bakıncaysa sizi karşılayan manzara koskoca bir boşluktu. Bu kızda öyleydi... Karıncalı da olsa görüntü vardı ama her şey sadece bununla sınırlıydı. Başka bir meziyeti olduğunu zannetmiyordu. Varsa bile onları göremeyecek kadar negatif enerjiyle dolmuştu bu kıza karşı.

Maalesef üzerine geçirdiğin çulla çaputla hanımefendi olunmazdı! Hanımefendilik insanın ruhunda olmalıydı. Ve piç diye küfür eden bir bayan hiçbir şartta ve koşulda asla hanımefendi olamazdı! Hanımefendilik, kıyafet gibi parayla satın alınabilecek bir meziyet değildi, çünkü.

Hâlâ inanamıyordu! O kız kendisine piç derken neyin kafasını yaşıyordu? Üstüne üstlük sorduğu soruya da yanıt vermeye tenezzül bile etmemişti. Şimdi de transa geçmiş gibi boş ve donuk bakışlar atıyordu, etrafına. Belki de yakalanmış olmanın verdiği utançla düştüğü konumdan kurtulmak için salağa yatıyordu. Çözemedi...

Birkaç dakika boyunca sorusuna yanıt almayı sabırla bekledi ama beklediği yanıt bir türlü gelmedi. Başka bir çaresi kalmadığını anlayınca telefonda yaptığı görüşmenin ardından teni hayalet gibi bembeyaz kesilen küfürbaz kızın koluna hafifçe dokunarak hiç istemese de "İyi misiniz?" diye sormak zorunda kaldı. Taş değildi! İster istemez endişelenmişti.

Fakat sorusu yine askıda kaldı. Yanıtsızdı. Tekrardan koyu bir sessizlikle karşılaşınca endişesi bir kat daha arttı. Belki de kızın panik atağı falan vardı. Acaba şok mu geçiriyordu? Ya da çok korktuğu için mi konuşmuyordu? Farklı fikirlere kapılarak düşüncesizce davranmıştı ve düşüncesizlik ettiği için kendine kızdı.

Öfkesi, mantığını ele geçirdiği için suçlu olabilme ihtimalini düşünmemişti, ilk başta. Onun penceresinden bakılınca olayın özeti, kızın kıyafetini kirleten birkaç damla çamurlu sudan ibaretti. Onu da bilerek ve isteyerek yapmadığını bildiği için kızın tepkisi karşısında elinde olmadan hiddetlenmişti. Fakat haksızdı ve haksız olduğunu ancak idrak edebilmişti.

Sabah, annesiyle yaşadığı tartışmanın etkisiyle sinirleri boşalmış, öfkesinden dikkati dağılmıştı ve kırmızı ışığı son anda fark etmişti. Tamam, kabul ediyordu. Daha dikkatli olmalıydı. Kızın üzerine sıçrattığı çamurlu suyun, basit bir hatanın değil de sadece ucuz atlatılmış bir felaketin en önemli kanıtı olduğunu yeni anlıyordu.

Allah korusun ya kız arabanın altında falan kalsaydı... O zaman ne olacaktı? Belki de piç damgasını yemeyi sonuna kadar hak etmişti ve haksız olan taraf kendisiyken şahsına piç diyen kızın hanımefendiliğini sorgulama hakkını bulmuştu, kendinde bir de. İnanılmaz bir hataya düşmüştü. En baştan beri izlediği politika yanlıştı! Savunulacak tarafı yoktu!

♕ ÇAKMA PRENSES ♕ (KİTAP)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon