Bölüm 3

962 88 24
                                    

Jongin, Kyungsoo ve Won Hong eve girdiler. Genç çocuğun ağzını bıçak açmamıştı. Mutfakta pişirdikleri yemekleri hazırlarken Jongin neler olduğunu anlatmıştı zaten. Zavallı çocuk, annesinin babasını öldürüşüne şahit olmuştu. Bu yaşta görmemesi gereken bir şey görmüştü ve onu nasıl iyileştireceğini bilmiyordu ikisi de. Kyungsoo çekinerek Won Hong'un yanına gitti ve onu masaya oturttu. İkili yemeklerini yerken sürekli Won Hong'a bakıyorlardı.

Çocuk çubukları eline aldı, yavaşça yemeye başladı. Bir süre sonra yemeyi hızlandırdı. Ağzına sürekli pilav doldururken yaşlar firar etti küçük çekik gözlerinden. Kyungsoo elini uzattı ama Jongin onu durdurdu. Won Hong, boğulmaktan son anda kurtulup elindeki yemek çubuklarını masaya bıraktı ve onlara çevirdi yaşlarla bezenmiş gözlerini. Genç çift, ona bakıp anlatmasını bekliyordu. Onu zorlamadıkları için içinden teşekkür etti.

"Ben eşcinselim."

Bekledikleri açıklamanın bu yönde olacağını tahmin etmeyen Jongin ve Kyungsoo, öylece Won Hong'a baktılar. Devam etmek isteyen gence engel olmayıp sessizliklerini korumayı tercih ettiler.

"A-Aslında, her zamanki gibi kavga ediyorlar sanıyordum. Odada ders çalışırken babam birden içeri daldı. Eşcinsel olduğumu öğrenmiş. Eskiden bana hep ibne derdi ama gerçekten öyle olduğumu bilmiyordu. Delirmiş gibi üzerime saldırdı. Kendimi korumaya yeltenirken kulaklarımı çınlatan bir ses yankılandı ve babamın hareketleri kesildi. Boğazıma sarılan elleri gevşedi, yere yığıldı. G-Göğsü önce nefes almaya çalışır gibi hızlı hızlı inip kalktı ama sonra birden durdu. Babam yere düştüğü zaman arkasında elinde silahla dikilen annemi gördüm. 'İkimiz de kurtulduk.' dedi. Polisler annemi götürürken hiçbir şey yapamadım. Evden çıkmadan önce hayatıma devam etmemi söyledi, iyi bir anne olamadığı için özür diledi ve gitti."

Hıçkırıklara boğulan çocuğun karşısında normalde hiç ağlamayan Jongin'in bile gözleri doldu. Kyungsoo çoktan ağlamaya başlamıştı. Won Hong'un yanına geçip okulda yaptığı gibi ona sarıldı. Genç çocuk da elleriyle sıkı sıkı küçük omuzlara tutundu. Birkaç dakika öylece durdular. Jongin ve Kyungsoo duyduklarını hazmetmeye çalıştı. Masayı sonra toplama kararı alıp Won Hong'u kalacağı misafir odasına götürdüler. Tabii ki onlarda kalacaktı, Kyungsoo onu hayatta başka yere göndermezdi. Won Hong'u evinden alırken polisler başta izin vermemiş, ifadesini almaları gerektiğini söylemişti. Görevlileri zar zor ikna eden Jongin, Won Hong'u yarın polis merkezine götüreceğine dair söz vermişti. Ama şimdi bu gencin uyuması gerekiyordu. Yaşadıkları toy bedeni için çok çok fazlaydı.

Jongin ona kendi kıyafetlerinden verip Kyungsoo'nun yanına geçti. Salonda oturan iki beden de ne yapacağını bilemez şekilde birbirlerine bakıyorlardı. Aslında, Kyungsoo'nun kafasında bir şey vardı. Jongin de onun ne düşündüğünü anlamıştı az çok. Küçük olanın masum ve merhametli yüreği Won Hong'u bırakmaya el vermezdi.

"Bizimle kalsın Jongin."

Jongin, itiraz edecekti ama Kyungsoo'nun ağlamaklı yüzünü görünce vazgeçti. İstemediğinden değildi, Won Hong oldukça saygılı ve dersleri iyi olan bir çocuktu. Okulda hiçbir kavgaya karıştığını görmemişti Jongin. Arada sırada birkaç serseri Won Hong'a laf atardı ama o hiçbir şey yapmaz, kafası önünde uzaklaşırdı.

Esmer olan kafasını onaylar biçimde sallarken, Kyungsoo kısa kollarını sevdiği adamın boynuna doladı. Elbette birkaç pürüz çıkacaktı bu konuda ama Jongin'in babası hatrı sayılır bir insandı. Sahip olduğu mal varlığı sayesinde sözünü kolay geçirebiliyordu karşısındakine. Aslında babası başta Jongin'in öğretmen olma fikrini pek hoş karşılamamıştı. Koskoca şirket varken oğlunun gidip de öğretmenliği seçeceğini pek düşünmemişti. Jongin hayallerinin peşinden gitmekte kararlıyken, abisi ve ablası da yardımına koşmuş, babalarını ikna etmişlerdi. Yine de ara sıra şirkete uğrayıp babasının gönlünü hoş etmeyi unutmazdı. Lakin bu sefer onu memnun etmek yerine, bir şey istemek için düşecekti şirketin yoluna.

Sweet Kim FamilyWhere stories live. Discover now