Yerime yerleşir yerleşmez Jason bana kısa bir bakış atıp ''Kemerini tak,'' dedi, ardından arabayı çalıştırıp otoparktan çıktık ve inşaat alanlarından geçip ana yola indik.

Yaklaşık elli dakikanın sonunda gözlerimi sıkı sıkı kapatıp içimden küfürler saymaya başladım. İş çıkış saatine dek gelmiştik ve tüm otoyol arabalarla doluydu. Araba hafifçe hareket edip yeniden durunca öne doğru eğilip kafamı torpidonun üzerine yasladım. Tanrım! Midem feci bulanıyordu! Resmen kaplumbağa hızıyla ilerliyorduk, yürüseydim çok daha iyiydi.

''Andy, iyi misin?'' diye sordu Rex yüzüncü kez.

Ben de yüzüncü kez kafamı sallayıp ''Sadece midem bulanıyor,'' diye cevap verdim.

Rex uzanıp bir elini sırtıma koydu ve hafifçe okşamaya başladı. Bu güzel hissettiriyordu, takii araba sertçe durup kafamı torpidoya gömene kadar. Hafifçe çığlık attım ve bir elimi kafama koyup Jason'a öldürücü bakışlar gönderdim. O ise bana bakmıyordu. Daha çok dikiz aynasıyla, yol arasında gidip geliyordu bakışları.

Neyi vardı bu adamın!

''Hey, biraz yavaş olsana!'' diye söylendi Rex, ardından sesinin tonunu düşürüp nazikçe ''Acıdı mı?'' diye sordu Rex.

''Hayır, iyiyim ben merak etme,'' diye cevap verdim ve acıyan alnımı okşamaya başladım. Tanrım! Şehirden nefret ediyordum, hem de çok!

On dakika sonra ''Çok sıkıldım dostum, radyoyu açta bir şeyler dinleyelim hiç değilse,'' diye homurdandı Mike bıkkınca. Haklıydı, trafik bir türlü bitmiyordu ve hepimiz patlamak üzereydik.

Mike'ın sorusundan sonra Jason ''Hayır,'' dedi, ardından gözlerini dikiz aynasına çevirip ''Dikkatim dağılabilir,'' diye fısıldadı.

Kaşlarımı çatıp ona baktım, ilerleyemiyorduk bile ne dikkatinden bahsediyordu bu adam? Sonra yüzündeki ciddi ifadeyi gördüm, onca insanı öldürüp karşımıza çıktığında bile bu kadar ciddi görünmüyordu ama şimdi bir şeyler değişmişti.

Kalbim kasıldı.

''Ne oldu?'' diye sordum yavaşça ve arkama doğru dönmeye başladım.

Ama Jason hızla konumu tutup ''Dur, arkana bakma, hatta kimse bakmasın, '' dedi.

Tedirginlik tüm vücuduma yayılırken yavaşça önüme döndüm ve derin bir nefes aldım. Jason kapı kolunun üzerindeki düğmelerden birine bastı ve sonuna kadar açık olan öndeki iki cam da birden bire kapanmaya başladı.

''Neler oluyor?'' diye sordum yeniden. Camlar kapanınca torpidonun üzerinde duran siyah telefonunu alıp bir şeyler yazmaya başladı. Şaşkınca ona bakakaldım, neden cevap vermek yerine beni görmezden geliyordu?

Telefonla işi biter bitmez ''Sol tarafımızdaki aracın arkasında duran, beyaz araba ve sağ tarafımızda duran kırmızı arabanın iki araba gerisinde siyah Mercedes var gördünüz mü? Yola çıktığımızdan beri bizi takip ediyorlar,'' dedi, ardından belindeki silahı çıkarıp kucağına koydu ve şarjörünü çıkarıp mermileri kontrol etti. Neredeyse hiç mermisi yoktu.

O sırada ''Takip edildiğimizden emin misin?'' diye sordu Rex. Kafamı hafifçe sola çevirip onu görmeye çalıştım. O ve Mike çoktan silahlarına uzanmıştı bile.

Jason ''Evet,'' diye cevap verdi ve sonra bana dönüp'' Torpidoyu açar mısın?'' diye sordu kibarca, yüzü ciddi olsa da sesi gayet sakin geliyordu. Sanki bu işi yüzlerce kez yapmış ve artık hiçte umursamayan biri gibi davranıyordu. Belki de öyleydi, hayatı hep bu şekilde geçmiş olabilirdi.

Torpidoya uzanıp açtım, içinde birkaç kutu kurşun yer alıyordu. Bana şarjörünü uzattı ve ''Sakıncası yoksa doldurur musun?'' diye sordu. Tamam anlamında kafa sallayıp mermi kutularından birini alıp şarjörü sonuna dek doldurdum ve ardından ona uzattım.

KUKLA: Y.A.K   ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin