"Sanattan anlamayan bir kişi daha. Daha fazla cahil-"

"Konuşman konusunda seni uyarmadım mı ben?" dedi Tom sert bir şekilde.

"İstediğimi söyleme hakkına sahibim. Tutsak mıyım ben burada? " dedi Christina gözlerini kocaman açıp Tom'un üzerine dikerek.

"Gerekirse. " Christina'nın suratı asıldı. Tom'un suratına gülmemek için kendimi zor tuttum. Sanırım tüm sinirleri ayağa fırlamış olan bir tek ben değildim. Herkes birbirine bağırmaya can atıyordu.

"Ciddi değil. " dedim kendim bile inanmayarak.

Christina güldü. " Sana da öyle demişlerdir. Öyle tahmin ediyorum. " Arkasını dönüp yürümeye başladı. Bir elini yan açtı. " Yanılıyor muyum? Hah, istediğin zaman gidebilirsin. " dedi son kısmında Teresa'nın konuşmasının taklidini yaparak. Tom'un suratında kendisini ele verecek belli bir ifadesi olmasa da ondan yayılan öfkeyi hissedebiliyordum. Christina umursamazca yerine oturdu.

"İki durum birbirinden tamamen farklı. " dedi Tom ondan umduğumdan daha sakince. Göz ucuyla Ethan'a baktım. Ağzı hafifçe aralanmıştı, yüzünde huzursuz bir ifade vardı. Tom'un da ona baktığını hissettim. "Claire'in gidecek yeri yok." dedi tekrardan bana dönerek. Christina bana döndü.

"Gerçekten yok." dedim yenilmiş hissederek. Bunu kabul etmek her seferinde göğsümde bir yerin sızlamasına neden oluyordu. "Hiçbir şey hatırlamıyorum. "

"Hiçbir şey mi? " dedi Christina inanmayarak. Bir an neredeyse Tom'un kendisine destekçi bulduğu için sevineceğinden korkmuştum. Yine de Christina'ya karşı yüzünde neredeyse dümdüz bir ifade vardı. Bana baktığından bile kötü bakıyordu ona. Bir zamanlar arkadaş değiller miydi? Chris yüzünden miydi bütün öfkesi?

"Pratik olarak evet. Bazen bölük pörçük anılar geliyor ama hiçbir anlamı olmuyor. " diye açıkladım. Tom ona ihanet etmişim gibi baktı. Bunu anlatmamam mı gerekiyordu ki? "Bize karşı bu kadar öfkeli olmanı anlamıyorum. " dedim Tom'dan gözlerimi kaçırarak. "Yani, Aiden'ın suçlu olduğunu sen de biliyorsun. Zihin kontrolü-"

"Aiden'ın 'zihin kontrolü'- " dedi havada tırnak işareti yaparak. "Tek sorun olan şey değil farkında mısın? Hepsinin bana davranışına bakar mısın?" dedi Tom'a zehirli bakışlar atarken.

"Christina, senin de davranışların çok ılımlı değil."

"Nasıl davranmamı arzu ederdiniz?" diye çıkıştı. "Kardeşime suçlu muamelesi yapıyorsunuz!"

"Kardeşin suçlu. Claire'e bakar mısın?" dedi Tom beni gösterirken. Örnek olarak gösterilmekten rahatsızlık duysam da bu konudaki örnek bendim.

"O Aiden'ın suçu."

"Aiden her şeyin suçlusu!"

"Unutun bunu ben gidiyorum." dedi Christina ayağa fırlayarak, kapının önüne vardığında Tom iç çekerek koltuktan kalktı ve önünde belirdi. Gösterişçi. Christina'nın kolunu ne kadar sıktığını buradan görebiliyordum. Müdahale edip etmemek konusunda kararsız kalmıştım. Ama hemen çabucak kolunu bıraktı.

"Christina bizden ne istediğini anlamıyorum." dedi hala kapıyla Christina arasındaki yerini koruyordu. "Bize neden bu kadar kinlisin onu da anlamıyorum. Sana karşı hiçbir şey yapmadık. Gitmek istedin izin verdik." Güzel bir lükstü ama belirtmek için fazla uzaktaydım. "Geldin gittin, Meclis'in bir parçası olmak istemediğine karar verdin seni savunduk. Daha ne istiyorsun? Sana diğer tüm şeyleri düşündürten anılarını değiştiren Aiden'dı nefretin bize olmamalı. "

"Konu sadece o değil."

"Konu ne o zaman!" dedi Tom sakinliğini bir anda kaybederek. "Ne bilmek istiyorsun? Yeteneklerimizi mi? Bildiğini sanıyordum ben! Tüm konu bu mu? Sana söyleyeyim. Ethan zihin kontrolü yapabiliyor, Teresa hayvanlarla iletişim kurabiliyor. Claire de bilmiyorum Claire işte! " Tom'un burun delikleri öfkeden iki metre olmuştu. Ama arada niye bana da dokundurmayı ihmal etmediğini anlayamıyordum bir türlü. Beni sevmesi için daha ne yapabilirdim ki? Tom'un gözlerinde artık görülebilen öfke sadece Christina'ya karşı değil aynı zamanda bana karşıydı da. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde hızla görüş açılarından çıkıp banyoya ilerledim.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now