23.Bölüm ❄ İntikam İsteği

Start from the beginning
                                    

Alina'dan önce birçok kişiyi kaçırmıştı. Çoğunluğu kadınlardı ama erkek olanlar da vardı. Erkeklerin genellikle parasını alıyor, Lissa onlarla biraz sohbet ettikten sonra Kyron onları öldürüyordu. Birkaç kadını öldürmemişti Kyron. Bu da onlarla çok iyi anlaşabildiği içindi. Onları evine salmıştı hatta. Aslında çoğu kadın Kyron ile birlikte olmayı sevmiş, daha fazlasını istemişti. Ancak istisnalar genellikle en sonunda eve gitmek istiyorlardı. Kyron, bu tehlikeyi alamayacağı için öldürüyordu. Bunu yıllardır yapıyordu.

Alina'yı istemesi ise garip olmuştu. O bir soylu bile değildi; o bir prensesti. Ve onu kaçırmanın son derece tehlikeli olduğunu hâlâ biliyordu. Ancak gram pişmanlık ve korku hissetmiyordu. Onu her saniye daha fazla istiyordu. Yanında olmasını, onun olmasını istiyordu. Ama Alina, Kyron'u sevmiyordu, belki de ondan nefret ediyordu. Kyron bunu biliyordu ve değişeceğini de sanmıyordu.

Yine de ufak da olsa umudu vardı. Bu umut, o gece Alina'yı öptüğünde Alina'nın ona karşılık verdiğinde doğmuştu. Karşı koyması gerekirken onu öpmüştü. O anda Alina'nın neler hissettiğini bilmiyordu ama çok da masum şeyler olmadığını biliyordu. Sırf bu yüzden umut bulmaması gerektiğini de.

Adımlarını merdivenlere atıp koridora çıktı. Paraları verdiğine biraz üzülmüştü, o parayı buradan gittiklerinde rahatça harcayabilirlerdi ancak o han sahibi almıştı ve bu onun sinirlerini bozuyordu.

İç çekti. Yakalanma ihtimallerini de çok yakınlarındaydı. Ama bu ihtimal, Kyron iyi bir izci olduğundan ve arkalarında iz bırakmadığından dolayı azalıyordu. Yine de onu tanıyan birinin çıkması kaçınılmazdı.

Odaya girdiğinde Lissa'nın hâlâ mışıl mışıl uyuduğunu ve Alina'nın açık ama donuk gözlerinin tavandan birden Kyron'a gidişini gördü. Gözleri dolmuştu. Bu doğaldı, annesini kaybetmişti. Onun acısını belki de anlayamazdı ama görebiliyordu. Ne kadar perişan olduğunu...

Alina'nın dudakları titredi. Kıyafetinin koluyla gözlerindeki yaşları sildi ve ağlamamak için kendini kastı. Kar yağsa da güneş vardı ve pencerenin arasından sızan güneş ışığı, Alina'nın ipeksi, dalgalı sarı saçlarına, dolgun dudaklarına ve hafifçe allaşmış açık tenli yanaklarına vuruyordu. Dudaklarını araladı. Kyron, onun ön dişlerindeki ufak aralığı tekrar gördü, o aralığı gerçekten de seviyordu.

Kyron onun yanına gitti. Söze nasıl başlayacağını bilmiyordu. Evelyn'in Vivian Kurtları tarafından öldürüldüğünü söylemesi gerekiyordu, onun bilmesi gerekiyordu ve bunu bilmek için çırpındığını görebiliyordu Kyron.

Boğazını temizledi. Çok uzatmadan, konuya hemen giriş yaptı: "Annenin nasıl öldüğünü öğrendim."

Kızın gözleri bunu duymayla beraber aniden açıldı ve dirsekleri üzerinde doğruldu. Şaşkınlıkla, "Ne?" diye sordu. "Nasıl? Nasıl ölmüş?"

"Vivian Kurtları tarafından saldırıya uğramış. Annenle beraber Dindar Anaël ve birkaç muhafızı da ölmüş."

Alina yutkundu ve bakışlarını kaçırdı. "Demek kurtlar..." dedi. "Kurtların doğasında hep bu şey mi vardır?"

"Vivian Kurtları için evet," dedi Kyron ve savunmaya geçti. "Ama bizim için hayır."

"Görüyoruz," diye homurdandı Alina. "Annem öldü," derken bu cümlenin doğruluğunu zihninde tartmak istiyor gibiydi. "Vivian Kurtları tarafından. Ne berbat... Benim elimden bir şeylerin gelmemesi ne berbat."

Kyron, kızı teselli etmek için bir şeyler demek istedi ancak öyle sözler bulamadı. "Üzgünüm."

"Üzgün olman hiçbir şey değiştirmiyor," dedi Alina oldukça sakin ve duru bir sesle. "Üzgün olman, annemi geri getirmiyor."

"Anneni daha hiçbir şey geri getiremez, Alina."

"Biliyorum, canımı yakan da bu."

Kyron, ani bir arzuyla Alina'ya kollarını doladı. Bunu yaptığına kendisi bile şaşırmıştı. Alina'nın kalp atışlarını çok yakından duyabiliyordu. Bunu başkalarında duysa ölesiye rahatsız olurdu ama Kyron ile ne zaman konuşsa veya temas haline geçse hızlanan kalp atışları, Kyron'a ninni gibi geliyordu.

Alina'nın elleri kalktı ama ona sarılmadı. Gelişigüzel giydiği bol, beyaz geceliğin omzu düştüğünde, pürüzsüz, bembeyaz omzu açıkta kalktı. Yutkundu, havaya kalkan elleri Kyron'a sarılmak için öne atıldı ama ardından ona bir saniye bile dokunmadan geri indi. Kyron bunu sevmese de sarılmayı denemesini bile sevmişti.

"İyi ol," diye fısıldadı ona. "Ölüm bazen bir kurtuluştur."

Onu bıraktığında Alina'nın yüzü kızarmıştı. Açılan omzunu, geceliğini köprücük kemiklerine kadar çekerek kapattı ve bakışlarını kaçırdı.

"İntikamı sever misin, Alina?" diye sordu Kyron, gözlerini onun gözlerine dikerek. Nazik bakıyordu. Oturduğu, post ile sarmalanmış yatakta kıpırdandı.

Alina çıplak ayağını kalçasının altına koydu ve diğer ayağını karyoladan aşağıya sarkıttı, salladı. "Bilmiyorum," dedi utana sıkıla. "Hiç almadım."

"Peki ya almak ister misin?"

Alina, "Neyin intikamını?" diye sorarken, sorunun cevabını aslında biliyor gibiydi.

"Annenin," dedi Kyron. "Annenin intikamını almak ister misin?"

Alina durdu. Birkaç dakika boyunca yere bakıp düşünüyor gibi durdu. Ardından iç çekti ve diğer ayağını da kalçasının altına koydu. "Bu, içimi rahatlatır mı?" diye sordu.

"Hem de ne çok."

"Ama ben... bunu nasıl yapabileceğimi bilmiyorum."

"Ben varım," derken Alina'ya güven verici bakışlar fırlattı Kyron. Alina'nın yüzündeki minnettar ifadeyi gördü. "Ben sana yardım edeceğim. Annenin intikamını beraber alacağız." 

Şafağın AnısıWhere stories live. Discover now