43.Bölüm ❄ Göl

2.5K 269 54
                                    


Kyron, babasının olduğu odanın kapısında durdu. Cesaretini toplaması için biraz zaman gerekmişti. Dişlerini sıkıp derin bir nefes alarak meşe kapıya baktı. Elleri hançerlerindeydi. Oraya girince sağ mı yoksa zaferle mi çıkacaktı, bunu o da bilmiyordu.

İçinde yanan öfke ve intikam arzusu, onun merhametini tamamen kül ediyordu. O adamı ve o adamla ilgili herhangi bir şeyleri düşündüğünde, vicdanı yere sertçe fırlatılmış bir vazo gibi paramparça oluyordu.

Kapıyı sessizce açmayı denedi fakat açılmadı. Her ne kadar açılmayacağını bilse de biraz daha zorladı. Kilitliydi. Cidden açılmayacağını anladığı vakit, birkaç adım geriye gidip sert bir uçan tekmeyle geri döndü. Tekmesini kapıya vurduğunda, kapının ahşap parçalarının kenarları pervazda kaldı, ama çoğu kırılmış ve ortada bir daire halinde parçalanmıştı. En azından içeriye girmeye yeterdi.

İçeriye girip yavaşça göz gezdirdi. Çok büyük bir oda değildi. Leş gibi içki kokuyordu ve sönmeye yüz tutan mumlar haricinde odanın hiçbir ışık kaynağı olan pencere yoktu. Onların olduğu mahzende en azından ufak bir pencere vardı ve gün ışığı girebiliyordu.

Bir yatak, dolap, şifonyer, ufak bir ayna ve içkilerle kadehlerin dizildiği ensiz bir masa haricinde odada hiçbir şey yoktu. Babası Rilarhd ortalıkta gözükmüyordu. Nerelerdeydi?

Su sesinin geldiği yöne baktı. Kapı vardı ve kapı banyoya açılıyordu. Oraya yürüyüp kapıyı sertçe açtı. İçeriye baktı. Babası küvetteydi.

En fazla on altı gösteren, Rilarhd'a göre –hatta Kyron'a bile- çok küçük olan bir kız, kar kadar beyaz yüzündeki dehşet ifadesiyle altın rengi bornozunu bağlıyordu. Göğsüne kadar uzanan siyah saçları sırılsıklamdı. Sıradan bir kız olduğu, kurt olmadığı bariz anlaşılıyordu. Çıplak ayaklarıyla banyo zemininde hafifçe kaydığından dolayı sendeleyerek banyodan çıktı ve gitti.

Şimdi hesaplaşma zamanıydı.

"Kötü zamanlama," dedi Rilarhd. "İşimi yarım bırakmamı sağladın."

"Küçük kızlar..." diye kayıtsızca mırıldandı Kyron. "Senin gibi bir ihtiyar ile küçük kızlar... Sübyancı olduğunu biliyordum ancak daha büyüklerini tercih edersin diye düşünüyordum."

"O zaman genelevinde kendini pazarlamasaymış," deyip omuz silkti Rilarhd. "Ve yaşlılar ilgimi çekmiyor."

Kyron öfkeden nefes nefese kalmış bir biçimde ona yaklaştı. Her ne kadar belli etmese de babasının, canı için endişe ettiği barizdi. Böyle bir durumda kim endişelenmezdi ki? Küvette, çıplak ve sırılsıklamken savunmasız sayılabilirdi.

Rilarhd küvetin kenarlarından tuttu. Tam doğrulacakken Kyron'un onu göğsünden, çizmeli ayağıyla bastırmasıyla tekrar suya düştü. Rilarhd'ın gözleri öfkeyle parladı. Islak ellerinin bir tanesi kaydı. Zor durumdaydı ve bu, Kyron'un hoşuna gitmişti.

"Zincirlerinden kurtulmanın daha uzun süre süreceğini tahmin ediyordum," dedi Rilarhd. Umursamıyormuş gibi görünmeye çalışıyordu. "Büyümüşsün." Sonunda, verdiği çabalarla küvette oturmayı başardığında onu iyice süzdü. "Bir adam olmuşsun, oğul."

Kyron ayağıyla onu suya biraz daha bastırdı. "Ve şimdi neden buradayım, biliyor musun?"

Rilarhd, Kyron'un sorusunu duymazdan geldi. "Bana eski halimi hatırlatıyorsun. Gençken ben de böyleydim."

Kyron bunu sorgulayabilirdi ama sorgulamadı. "Ben asla senin gibi değilim," diye hırladı. Öfkesini kontrol etmekte hiç iyi değildi.

Rilarhd başını alayla iki yana salladı. "Genç, güçlü, küstah... Gözlerime bak. Ne görüyorsun?"

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin