23.Bölüm ❄ İntikam İsteği

Start from the beginning
                                    

Kyron elini Andrik denen çocuğun omzuna koydu. "Andrik," dedi gözlerini ona dikerek. "Biraz paran var mı?"

Andrik başını hızla, onaylarcasına salladı. Nefes nefeseydi. Kalp atışı her saniye daha da hızlanıyordu. Elini cüppesinin cebine soktu ve paraları saydı. Ardından yarısını Kyron'a verdi.

Kyron bundan memnun olmuş bir vaziyette gülümsedikten sonra woldov'ları aldı. İç çekti. "Kraliçenin ölümüyle ilgili ne biliyorsun, şimdi bunları bana güzel güzel anlat, Andrik." Eli hâlâ çocuğun omzundaydı ve bu da çocuğu daha fazla ürkütüyordu. Herkesin bakışları onların üzerindeydi. Kyron onlara kötü kötü baktığında herkes önüne döndü.

Andrik, "K-kraliçe mi, lordum?" dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Kraliçe, Vivian kurtlarının saldırısına uğramış. Onun kellesinden başka hiçbir şey bulamamışlar. Bununla beraber kraliçenin birkaç muhafızı ve Dindar Anaël denilen kadın da ölmüş. Vivian Kurtlarının onları öldürdüğü kesin bilgi. Onları yemişler."

Çocuk, konuşmayı bitirdiğinde hâlâ nefes nefeseydi. Kyron, onun bu haline biraz üzüldü.

"Hımm, demek kesin bilgi. Ne kadar kesin, Andrik?"

"Çok kesin, lordum."

Vivian Kurtları. Kyron bunu tahmin etmişti ancak hiç ihtimal vermemişti buna. Bunu duyunca biraz şaşırdı ama belli etmedi. Vivianlar, Viviana ülkesinden gelmiş olan vahşi kurtlardı ve birkaç sürü insana dönüşebiliyordu. Ama çoğunlukla, Lordenda kurt insanlarının aksine kurt kalmayı tercih ediyorlardı. Lordenda Kurtları ile Viviana Kurtları bir nevi düşman sayılırdı.

"Demek Vivian Kurtları..." diye mırıldandı Kyron gözlerini uzaklara daldırırken. "Tamam, çocuk." Ardından yukarıya çıkmak için adımlarını atmaya başladı. Sebepsiz bir şekilde histerik bir kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Galiba deliriyordu.

Arkasından gelen sesle beraber durdu. "Lordum." Bu kalın sesin sahibini tanıyordu. Han sahibine doğru döndüğünde üzerinde Lordenda'nın lotusunu taşıyan mor sancak armasını ve jilet gibi gözüken koyu yeşil üniformayı gördü. "Lordum," dedi tekrardan adam.

"Evet?" dedi Kyron ona, sorarcasına.

Adam boğazını temizledi. "Lordum, kovmak gibi olmasın lakin buradan gitmeniz herkes için çok iyi olacak.

Kyron, kovmak gibi olmasın değil, direkt kovuyorsun diye söylenmemek için kendini zor tuttu. "Neden?"

"Çünkü herkes sizden korkuyor. Sizden ve o uzun saçlı adamdan. Bugün birkaç müşterim, sizin insan dışı dövüşünüzden korkarak gitti. Müşterilerimi kaybediyorum."

Kyron, Andrik denen tombul ve korkak çocuğun verdiği paraları cebinden çıkardı ve adama verdi. "Sanırım bu sizin bir haftalık müşteri paranızı karşılar, öyle değil mi?"

Adam şaşkınlıkla paralara ve Kyron'a baktı. Bakışları şüpheye düştü. "Buradan gitmemekte ısrarcısınız yani?"

"Kısa bir süreliğine daha burada kalmayı hedefliyorum."

Adam, woldov'ları aldı; Kyron, bir kez daha paranın muazzam gücüne inandı. "Yalnızca iki gün daha veriyorum size," dedi. "İki günden sonra lütfen gidin." Ardından tek bir cevap bile almak istemiyormuşçasına arkasını döndü ve gitti.

Kyron omuz silkti. Zaten burada en fazla üç gün kalmayı amaçlıyordu. İki gün sonra dolunay vardı. Bu küçük handa kurda dönüşüp insanları parçalamak istemiyordu.

Dolunayda kontrolü kendi elinde tutmayı öğrenmişti ve bu da onun tatmin olmasını sağlıyordu. Dizginlerin elinde olması her zaman hoşuna gitmişti. Bunun yanı sıra insanları kontrol etmeyi, insanların ona dur diyememesini de her zaman sevmişti.

Şafağın AnısıWhere stories live. Discover now