2

448 24 4
                                    

Boş boş suratıma bakıyordu. Belki on belki yirminci kez telepati yoluyla ne için baktığını anlamaya çalışmıştım, asla rengini belli etmiyordu. Artık o'nu umursamama kararı almıştım. Dengesizin tekiydi ve ben dengesiz insanlardan hiç haz etmezdim. Arkadaş ortamımıza nasıl girdiğini bile bilmiyordum. Aynı bölümde okuyorduk tamam ama o hiç derslere bile gelmezdi, ne diye bizimle takılmaya başlamıştı ki? O'nu görmezden gelip arkadaşım Goldie'ye odaklanmaya başladım, umrumda olmayan bir çocuktan bahsediyordu, belki de Calum'ı bizimle takılmaya ikna eden de oydu. Yine umursamamaya çalıştım. Bakışlarımı oturduğumuz kafede gezdirdiğimde etrafta doğru dürüst kimsenin olmadığını gördüm, bir kaç sevgili ve robotları üzerinde çalışan iki üç inekten başka kimse yoktu. Sıkılmıştım.

Derse girme saatimiz geldiğinde hepimiz ayaklandık. Bir tek o'nun dışında hepimiz tabii ki. Okula kadar gelmeye tenezzül edip de derslere girmemesi, garipti. Calum Hood garip bir çocuktu ve ben ondan zerre haz etmiyordum.

Goldie her zamanki gibi flörtöz bakışlarını Calum'a yönlendirdi, bu kıza da sinir oluyordum. Sanki hayatında bir erkek olmazsa ölecekmiş gibi davranıyordu. Aptal çakma sarışın. "Yine mi dersi ekiyorsun Hood?" Calum'ın pek oralı olmadığını farketmek biraz içime su serpmişti. Ama onun bu tavrına da sinir olmuştum, hem bizimle takılıp hem de bizden birini insandan saymamazlık yapamazsın, hele bu kişi seni asosyallikten kurtaran ve bizim aramıza katan yegane kişi ise. Aptal Asyalı.

"Kendi işinle ilgilen Goldie, beni rahat bırak." Sinirlenmeye başlıyordum. Kendimi hep tutardım, insanlar beni sakinliğimle tanırlardı. "Biraz daha saygılı ol, Hood." Bu dediğimle grubun en umursamazı Kai'in bile bakışları 'Milla gerçekten konuştu mu?' dermişcesine bana döndü. 'Ne var' dercesine ona bakışlarımla karşılık verdiğimde Calum aptal sırıtmalarından birini bana yolladı. "Prensesimizi sinirlendirmek istemezdim, özür dilerim leydim." Gerçekten sabrımı taşırıyordu bu çocuk. Dediğini umursamayıp arkamı dönüp yürümeye başladığımda diğerlerinin de peşimden geldiğini belli eden ayak seslerini duymuştum. Bu çocuk gerçekten sabrımı sınıyordu.

yahu hiç yazamıyorum ben

every breath you takeWhere stories live. Discover now