18. Bölüm - Hazan İçin

4.2K 173 195
                                    

           

Merhabalar canım fandom Yine bir bölümle geldim. 30 sayfa, 12 bin kelime. Alıştım bir kere daha azını yazamıyorum. Çiftimiz adına olumlu çok güzel bilgiler aldığımız günlerdeyiz. Ben de çok mutluyum. Duramıyorum sanırım. Umarım beğenerek okuduğunuz, satırlar arasında kaybolup gittiğiniz, nasıl bitti anlamadığınız bir bölüm olur.

Bölümün ithaflısı Damla ❤️ Gizliden gizliye okuduğundan ben bile haberdar değilken düzenli okuyucum olan Damla'nın kalbi kadar güzel bir bölüm olur umarım. Yorumlarını bekliyorum, unutma :**

Bu bölüm için de sizlere güzel şarkılar seçtim, geçen hafta biraz kaynadı ama burada yine bulabilirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum

Savaş kazanıldı ama hala damarlarımızda gezen bir zehir var

Yağız mailini tamamlayıp postaladıktan sonra saate baktı. Sinan'ın yapacağını söylediği basın toplantısının başlamasının üzerinden 15 dakika kadar geçmiş olmalıydı. Toplantını bir aksilik olmaması durumunda şuana kadar bitmiş olması gerekiyordu. Ancak Sinan'ın onu arayıp haber vermemesi, biraz endişelenmesine sebep olmuştu.

Masasının yanında duran sabit telefonu kaldırdı ve 1'e basıp bekledi.

"Alo." Dedi asistanı telefonun öbür ucundan. "Buyurun Yağız Bey. Haldun Bey'i aramamı mı istemiştiniz."

"Ha. Hayır, yok." Dedi Yağız. Haldun Bey ne alakaydı ki? "Şeyi soracaktım ben. Sinan aradı mı, bir not bırakmış falan olamaz değil mi? Basın toplantısının bittiğini şimdiye haber vermesi gerekiyordu."

"Sinan Bey aramadılar efendim." Dedi Bilge, telefonun öbür ucundan. "Ancak basın toplantısı bitti."

"Sen nereden biliyorsun?" diye sordu Yağız şaşkınlıkla. Aramadıysa nereden bilebilirdi ki?

"Yağız Bey, basın toplantısı yayınlandı. İnternette de bulabilirsiniz. Ben bu yüzden Haldun Bey'le görüşmek istersiniz demiştim ama..."

Yağız kaşlarını çattı laptopundan basın toplantısını ararken. Ve işte karşısındaydı.

"Tamamdır Bilge." Dedi Yağız, kadının söyledikleriyle kötü bir şey olduğunu anlarken. Ardından telefonu kapattı ve videoyu başlattı.

"Arkadaşlar, merhaba." Dedi bilgisayar ekranında gülümseyen Sinan. Ancak adamın suratında yanlış bir ifade vardı. Yağız bunu görebiliyordu. "Ben eminim ki bugün bu basın toplantısını neden düzenlediğimi merak ediyorsunuzdur."

Sinan bir an duraksadı ve kısık gözlerinde, tuhaf gülüşünde patlayan flaşlarla öylece durdu. "Size açıklamam gereken önemli şeyler var. Malum, sizi benden başka çok düşünen olmuyor."

"Yeni açıklamanız da, Yağız Bey ve Hazan Hanım'la mı ilgili, yoksa Sevinç Hanım'la alakalı bir mevzu mu?" diye sordu gazetecilerden biri.

"İlki." Dedi Sinan gülümseyerek. "Size bu talihsiz 'aşk üçgeni'nin son durumunu haber vermek için sizi buraya kadar yordum. Ancak umarım bir ihanet haberi duymak, buraya kadar gelmenize değer."

İhanet?

"Az önce, abim Yağız ve kız arkadaşım Hazan'ın bir arada çekilmiş fotoğrafları elime geçti." Dedi Sinan telefonunu kaldırarak. Yağız ekrana bakarken kaşlarını çattı. Bu mesafeden telefonda ne olduğu görünmüyordu ancak gazetecilerin bunu da bir şekilde görüntülemeyi başardığını biliyordu. Ah... Ne yapmıştı Sinan böyle.

Geceyarısı Mumları [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin