9 - düşersem, yanarım.

Start from the beginning
                                    

"Hayır" Sonra durdu. "En azından sana anlatacaklarım bitmeden önce yakmayacağım."

Hafif gri rengini andıran duvarları, boydan boya ıslatırken ne düşünmem gerektiğini ayırt edemiyordum. Anlatacağı şeyler ne olursa olsun can yakacağa benziyordu. Çünkü şu an hırsıyla tüm siyahlıkları bir bir parmak uçlarıyla okşayan adamın gözünde acıdan başka hiçbir şey yoktu.

"Jaehwa kimsesizdi ve birinden hamile kalmıştı." Sessizce konuştuğunda, gözlerimi büyülttüm.

"O...tecavüz mü?" Başını yanlara salladı.

"Para karşılığında biriyle birlikte oldu." Kasabadan bir kez daha nefret ederken, ellerimi kalbimin üstüne koydum.

"Kasabadan biri miydi?" dediğimde sesini çıkarmadı. "Kimdi?"

Yüzünü bana döndüğünde, o güneş gözlerde ilk defa kasvetli geceyi gördüm. Jongin benim anlamamı bekledi. Parçalar yavaş yavaş birleşirken başımı yanlara sallayarak "Hayır, hayır." dedim. "Hayır, bu olamaz!"

"Kyung-"

Duvara yaslanıp yavaşça yere doğru süzüldükten sonra, cebimdeki telefonu çıkardım. Galeriye girip gerilere attığım resmi bulduğumda, üstüne tıkladım. Telefonu yere koyup ona doğru sürükledim.

"Bu fotoğrafa baka baka kaç gün geçirdim haberin var mı?" Fotoğrafa bir kez baktı ve duvara yaslandı benim gibi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Bu fotoğrafa baka baka kaç gün geçirdim haberin var mı?" Fotoğrafa bir kez baktı ve duvara yaslandı benim gibi. "Şimdi gelmiş senin çocuğun için hazırladığım gül demetlerini, kendi kardeşim için yaptığımı söylüyorsun."

Gözlerini kapattı. Şimdi ikimizde ağlıyorduk. Jongin sadece çocuğun kendi kanından olmadığını söyledi ve gerisi çorap söküğü gibi geldi.

"Babamı bu yüzden sevmiyorsun." Sanki dünyada sadece ikimiz kalmıştık ve eğer ağlamazsak bizde yok olacaktık. "Sen bu kızla istemediğin halde evlendin. Kimsesiz kalmasın diye beni bir başıma, doğacak çocuk babasız büyümesini diye sen benim susuz büyüme neden oldun."

"Eğer çocuğun babandan olduğu anlaşılsaydı, bu kasaba evinizi yerle bir eder tüm emeğinizi heba ederdi ve Jongdae hyungun eğitim masraflarını karşılayamazken, senin büyük şehirlerde açmak istediğin çiçek dükkanların başlamadan biterdi."

"Neden?!" diye bağırdım. "Neden bizim için geleceğini mahvettin?!"

"Kardeşin yani Jiho sana çok benziyor, Kyungsoo." Gözleri hâlâ kapalıydı ve ben fark etmesem de yaşlarım çoğalıyordu. "Gülümseyince dudakları kalp oluyor ve sinirlendiğinde bana baba yerine Kim Jongin diyor, yalan söylemeye çalıştığında gözlerini kırpıştırıyor, uykusunda konuşuyor ve gül reçellerini yemeden duramıyor."

Bacaklarımı kendime çekip başımı diz kapaklarıma yasladım. Bunlar bir rüya olmalıydı. Uyanmalı ve kendime gelmeliydim. Fakat Jongin konuşurken, bu kabus olmaktan çok uzaktı. Onun sesi, en güzel rüyam.

koi no yokan Where stories live. Discover now