9 - düşersem, yanarım.

2.4K 256 154
                                    

şubat 2018

Yürümeye devam ediyor ve gece daha da boğucu hale gelmeye başlıyordu. Sonunda o sokağa girdiğimizde, artık 19 yaşındaydım. Burası eşi ve kendisinin yaşadığı evdi. Bebeklerinin doğduğu, benim o andan nefes nefese kaçtığım o evdi. Başımı yanlara sallarken, ipe tutunarak onu durdurmaya çalıştım.

"Hayır, gelmeyeceğim!" Ellerim titremeye, görünüşüm bulanıklaşmaya başladı. "Bu kadar yeter."

"Evet." dedi. "Bence de yeter, bu yüzden hiçbir yere gitmiyorsun."

Bu sefer halatı tuttuğu gibi beni kendine çektiğinde, ayaklarım birbirine dolandı. Kendimi toparlayamadan ona doğru savrulduğumda, beni tutmasına izin vermeden göğsünden ittim onu.

"Görmeyeli zalim birine dönüşmüşsün." Tükürür gibi konuştuğumda, gülümseyerek iki katlı küçük evin kapısını gösterdi.

"Sen görmeyeli neye dönüştüm görmek ister misin?"

Tekrar yürümeye başladığında, zorlanarak evin kapısından içeriye ilk adımımı attım. Yanımdan 19 yaşım ağlaya ağlaya koşarken, neredeyse arkasından ağlayacaktım. Şimdi önümde yürüyen adam, her şeyden habersiz beni geçmişin merdivenlerinden gittikçe aşağıya indiriyordu. Cebinden çıkardığı anahtarla evin su yeşili kapısını açtı. Bu kapıyıda birlikte boyamıştık. İçeriye girip dışarıda kalan beni belime bağladığı iple çekiştirdi.

"Şunu yapmayı kes, kendim yürüyebilirim." Omzundan iterek eve girdiğimde, buranın tamamen boş olduğunu fark ettim. Boyalar yerinde duruyor, attığım her adımda ahşap zeminden yükselen çıtıdıların kalbime eşlik ettiğini biliyordum.

"Nereden başlamalıyım emin değilim." Arkamdan yürümeye başladığında mutfağa girdi. İp gerilip benimde o yöne ilerlemi sağlamıştı. Mutfak dolapları yerinden sökülmüş yerine beyaz duvarlar kalmıştı. Yerde duran büyük teneke kutuyu zorlanmadan kaldırdı ve salona doğru yürüdü. Peşinden giderken ne yapmaya çalıştığını bilmiyordum. Geçtiğimiz her duvarda siyahlıklar vardı. Anlaşılan burada yaşadığı vakitlerde, kimsenin anlamadığı siyah boyalarını duvarlara yaymaya devam etmişti.

"Anne ve babam yaşımın genç olduğunu söyleyip evlenmeme karşı çıkmıştı ama yine de evlenmek için onları ikna ettiğimi hatırlıyorsun değil mi?" Görmese bile başımı sallamakla yetindim. "O kızla evlenmek istemiyordum." dedi. "Peki neden evlendim biliyor musun?"

"Hamile kaldı."

"Evet..." dedi. "...Hamile kaldı." Sonra bana döndü. "...ama çocuk benden değildi."

"Ne?" Tepkime güldüğünde kaşlarımı çattım. "Benimle dalga geçiyor olmalısın."

"Hayır..." dedi kendinden emin bir şekilde. "...Hiç olmadığım kadar ciddiyim. "

"Kimden?" Sorumu cevapsız bırakarak tenekenin kapağını çevirerek açtı. "Çocuk kimden?"

Gülümsedi sonra ve bu sefer tenekedeki sıvıyı duvara sıçrattı. "Kimin umrunda?" Ceketini hırsla çıkarıp yere fırlattığında, hızlı adımlarla diğer odalara yürümeye başladı. "Annenle konuştun mu?"

"Hayır," dedim, onunla birlikte odalara sürüklenirken. "Jongin yavaşla!" Sinirleniyor gibiydi, açamadığı kapıya tekme atarak kırdığında yerimde sıçramıştım. "Annem benimle ne konuşacaktı?"

Odanın içinden büyük torbayı sırtlandığında, yine sert adımlarla odalardan en büyük olanına yani salona geçti.

"Evi yakmayı mı düşünüyorsun?" Duvarlara ve yere damlayan sıvının boğaz yakan ağır bir kokusu vardı.

koi no yokan Where stories live. Discover now