BÖLÜM 34

6.3K 302 33
                                    

Çakır

Ah be Çakır, evet dedin demesine de sen şimdi nasıl söyleyecek bunu ona demediğini.

İkisi de gözlerini dikmiş bana bakarken ne diyeceğimi bilmediğim içi onlara öylece bakmaya başladım.

Durumumun özeti şöyleydi; sıçtım Cafer bez getir!

Onu kırmak istemiyordum ama nasıl yanıt verebileceğimden de emin değildim. En son istediğim şey bir insanı kırmaktı ama bu süreyi uzatırsam da en çok kırmak istemediğim insanın çekip gideceğinden korkuyordum.

Bu yüzden o gitmeden önce bir şeyler yapmam gerekiyordu ve aramızda iletişim başladığımdan beri yaptığımız şeyi yaptım.

Bileğini sıkıca tutup kıza dönerken alelacele bir kaç şey söylemiştim.

"Söz veriyorum sana geri döneceğim Güneş ama önce Athena ile konuşmam lazım."

Tekrardan onun yüzüne bakamadan Athena ellerimizin yerini değiştirmişti. Bu sefer kendisi bileğimi tutarken her zaman yaptığı gibi önden adımlar atıyordu.

Umarım bu bilek tutma işi el ele tutuşmaya tatlıca bağlanırdı.

Onu takip etmek zorunda kalırken artık ezbere bildiğim yolu takip ediyorduk. Kendimizi tekrardan aynı yerde buluyorduk, hiç kullanılmayan tuvaletlerin orada.

Kalabalık koridorlardan geçerken bizim üzerimizde olan bakışları umursamıyorduk. Onlar köpeğe tecavüzü normal bulup biri sokakta dans ettiğinde ayıplayan insanlardı.

(Eğer rastladıysanız o kızın videosuna ona buradan selamlar. İnsanlığa karşı umudun var olduğunu inandırıyor bu tür insanlar.)

En alt kata girdiğimizde Athena kapıyı hızlıca açarken ve yüksek çıkan bir ses yaratmasına sebep olurken sinirinin bana mı yoksa başka birine mi olduğunu anlayamıyordum.

Bileğimi sıkmadığı ve bana herhangi bir şey yapmadığı için sinirinin nedeni başkası olmalıydı. Belki de kendisineydi.

İçeri girdiğimizde kapı arkamızdan kapanırken konuşması için süre tanıdım. Her an zilin çalma ihtimali vardı ve dersi kaçırmak istediğim en son şeydi.

Dakikalar birbirini kovalarken o hiç konuşmak isteyen kendisi değilmiş gibi bir duvardan diğer duvara yürüyordu. Sonunda onun konuşmasını beklemeye dayanamamış ve onu teşvik etmeye başlamıştım.

"Konuşmak isteyen sendin. Neden susuyorsun şimdi?"

Sesimi duymasıyla anlık bir duraksama yaşarken sanki benim varlığımı unutmuş gibiydi.

İnce parmaklı ellerini yüzüne bastırırken ellerinin titrediğini görsem de bir türlü nedenini anlayamıyordum.

"Siktir! Ben bunu gerçekten yapamayacağım."

Haline kaşlarımı çatarak bakarken biraz daha ona yaklaşarak yüzünü kavramış ellerini tutarak aşağıya indirmiştim. Şimdi gözlerimiz birbirine bakıyordu. Athena'nın kaçırmaya çalışmasına rağmen.

"Athena, anlatmayacak mısın? Seni dinleyeceğimi biliyorsun."

Ellerimle yüzünü avuçlarken gözlerimizin buluşup bir kere daha ayrılmamasını sağlamak istiyordum.

Kendisi de ellerini kaldırarak yüzünü kavrayan ellerimin üzerini elleriyle örterken bir zamanlar onunla hayal ettiğim konumdaydım.

"Bunu şarkı mırıldanarak anlatırsam belki daha kolay olur."

YanlışWhere stories live. Discover now