Yağmur gittiğinde kendi mi biraz daha iyi hissetmiştim. Bütün gün kendimi işe vermiştim, akşama doğru Ali uğramış onunla da güzel bir sohbet etmiştik. Asaf gece kalma mı istemediği için mekanı yardımcıma bırakıp gelmiştim. Eve geldiğim gibi odama çıkıp duş aldım üzerime rahat kıyafetler giyip yemek için salona girdim. Asaf telefon konuşmasını bitirip masaya oturdu. Tabi bende oturup yemeği mi yemeye başladım.
Asaf, " Yarın bir kokteyle katılacam sende bana eşlik edeceksin akşam saat yedi gibi hazır ol."
"Ben gelmek istemiyorum"
Asaf gece kadar siyah olan gözleriyle gözlerime bakıp soğuk bir sesle
" Gelip gelmeyeceğini sormadım Azze hazırlan yarın akşam eşim olarak benimle geceye katılacaksın."

Sinirle gözlerine bakıp masadan kalktım. Hızla kedi odama çıktım. Bana sormadan karar alıyordu. Gerçi neyi bana sorarak yapıyordu ki evlilik olayında bile haberim yokken.
Sabah uyanıp kafeye gitmek için hazırladım. Dizimin biraz üzerinde biten tam üstüme oturan dar kesim bordo elbisemi giydim altına da topuklu ayakkabıları mı giyip saçlarımı dalgalı haliyle açık bıraktım hafif bir göz makyajı ve rujumu da sürüp çantamı alıp aşağıya indim. Kahvaltıyı mekan yaparım diye kapıya yönelip dışarı çıktım. Arabaya doğru ilerleyince Merve arkamdan gelip " Azze hanım" Merveye dönüp
" efendim Mervecim"
Merve, " Asaf bey sizi kahvaltıya bekliyor"
"Mekanda yaparım ben Asaf beye iletirsin canım"
Merve, " İçeri gelmenizi söyledi ama"

Bu adam ne istiyordu benden geri dönüp hızla eve tekrar girdim salona girdiğimde Asaf cam kapı önünde bahçeye bakıyordu. Topukluların çıkardığı sesle geldiği mi anlayıp bana döndü.
Asaf, " Kahvaltı yapmadan nereye gidiyorsun Azze"
Sakin bir şekilde sorduğu soruya bende aynı sakinlikle cevap verdim
" kafeye gidiyorum tabi ki kahvaltıyı orada yaparım"
Asaf masaya doğru yürüyüp her zaman ki yerine oturdu.
Asaf, " Yemekler ben evde olduğum sürece evde yenilecek Azze şimdi masaya geç kahvaltını yap."
"Neden hep senin istediklerin olmak zorunda dışarda yemek istersem dışarda yerim yada odamda her şeyime karışmandan nefret ediyorum."

Asaf soğuk bakışlarla yüzüme bakıp yavaşça yerinden kalktı. Bana doğru gelip önümde durdu. Baştan aşağıya bana bakıp tekrar gözlerimde durdu.
Asaf," Kurallar Azze ben evde isem sende benimle yemek zorundasın çünkü böyle istiyorum sevgili eşimin bana katılmasını istememin neresi yanlış ki."
"ben istemiyorum ama ben çıkıyorum sana afiyet olsun"
Arkamı dönüp daha ilerlemeye çalışacakken Asaf kolumdan tutup çekiştirdi.
"bırak beni ne yapıyorsun"
Asaf yerine oturup beni de kucağına oturttu. Şaşkınlıkla gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi çıktı.
" Asaf bırak beni bu yaptığında ne oluyor."
Kalkmaya çalıştığım sırada Asaf kolunu belime sarıp kucağında sabitledi. Hareket edemeyeceğim şekilde kolunu sıktı.
Asaf, " Rahat dur madem anlamıyorsun durumu kabul edene kadar hep kucağımda yemek yersin."
" Ne saçmalıyorsun bırak beni her şeyi zorla yaptıramazsın bırak"

Asaf, " Yeter artık kes sesini beni ikiletmenden nefret ediyorum şimdi rahat dur kahvaltını yap. Merve buraya gel"
Sert ve yüksek sesle bunu söyleyince hareket etmedim artık. Neden bu kadar sinirliydi bu adam. Merve gelip bu halimizi görünce başını eğip
"buyrun Asaf bey"
Asaf, " Azze'nin servisini ve çayını buraya getir."
Merve söyleneni yapıp tekrar çıkmıştı. Bu duruma bende utanmış başımı eğmiştim.
Asaf, "Kahvaltı yap bir daha lafımı ikiletmesen başını eğip utanacak bir durum da olmaz"
"canım istemiyor"
Bunu biraz kırgın bir şekilde söylemiştim.
Asaf, " benim mi yedirme mi istiyorsun"
Bunu yapacağını bildiğim için bir kaç lokma yemeye çalıştım.
" Ben doydum artık bıraksan beni"
Asaf kolunu çözüp beni bıraktı hemen kalktığımda oda kalkmıştı. Arkamda bana sarılıp başını saçlarıma gömdü
Asaf, " senden zor şeyler istemiyorum söylediğim her şeye karşı gelmen beni daha çok kızdırıyor. Sende bu durumda kırılıyorsun. Evde olduğum da karımla yemek istiyorum bu kadar basit"
Aslında haklılık payı vardı ama ona alışmak istemiyordum kısık bir sesle
" Tamam" dedim.
Asaf, "işe giderken bu kadar süslenme kimsenin sana bakmasını istemem"
Asaf boynuma bütün vücudumu titretecek bir öpücük bırakıp gitti.
Yerimde kalıp biraz kendime geldiğinde hızla dışarı çıktım. Önce kırıp sonra onarıyordu. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam.

Mekana gidip bütün gün kendimi işe vermiştim. Kafeden biraz erken ayrılıp gece için hazırlanmaya başladık. Gün içinde Hale ile konuşmuş onunda geleceğini üğrendiğimde biraz rahatlamıştım. Hazırlanıp aynanın karşısına geçip kendime baktım. Yerlerden uçuşan elbisem çok şık görünüyordu. Derin bir yırtmacı vardı. Hafif  göğüs dekoltesi ve bütün sırtımı açık bırakan bir dekolteye sahipti. Saçları mı dağınık bir topuz yapılmış gözlerimi ön plana çıkaran bir makyaj yapılmıştı. Hale odama gelip bana baktığında gözleri şaşkınlıkla açılmış küçük bir ıslık çalmıştı.
Hale, " harika olmuşsun çok çekici bir bayansın ve de güzel"
" teşekkür ederim canım sende çok güzel olmuşsun."
Hale'de çok güzel bir kızdı gerçekten. Birlikte odadan çıkıp aşağıya indik. Herkes aşağıda toplamış bizi bekliyordu. Bora beni fark edip " galiba cennete geldim şuan bana doğru yürüyen bir melek görüyorum"

Bora bunu söyleyince herkesin gözü bana döndü. Bulut ıslık çalıp elime hafif bir öpücük kondurup " çok güzel olmuşsun"
Teşekkür edip beni hapse alan iki siyah göze baktım. Neden kızgınlıkla bakıyordu ki beğenmedi mi acaba. Hemen yanıma gelip kolunu belime sarıp ellerini çıplak sırtıma verince ağzından küfürler mırıldanıyordu.
Asaf, " Lanet olsun bu ne hal Azze bu elbisenin her yeri açık git başka bir tane giy"
Şaşkınlıkla Asaf'a baktığımda herkesten mırıltı halinde sesler geliyordu. Asaf ateş saçan koyu gözleriyle bana bakıyordu.
" Neden güzel değil mi"
Söylediğim şeyle Asaf derin bir nefes alıp gözlerini bir kaç saniye kapattı.
Toprak, " Geç kalıyoruz hadi çıkalım"
Herkes çıkınca Asaf daha çok bana yaklaşıp gözlerimin içine bakıp yüzüme gelen saçı geri çekip biraz eğilip fısıltı şeklinde çıkan sesi ile " bütün gece yanımda ayrılma bu gece kimseyi öldürmek istemiyorum bana ait olana başkasının bakmasına tahammül edemem"
Asaf yanağıma hafif bir öpücük bırakıp geri çekildi.

Kokusu ve sıcaklığı ile bütün denge mi alt üst etmişti yine. Üzerine oturan siyah takım elbisesi ile göz kamaştırıyordu. Kaslı uzun bacakları geniş omuzları gömleğinden beliren kasları ile muhteşem görünüyordu. Alnına dökülmüş bir kaç tel siyah saçları insanı ölüme sürekleyen kara gözleri ile bu adamın her şeyi güzeldi. Teninin rengi. Gözleri, uzun kirpikleri, bir piyanisti kıskandıracak kadar güzel olan parmakları, ipek gibi görünen saçları, hiç bir parfüme değişilmicek olan kokusu ile güzeldi bu adam.
Kokteyl yapılacak mekana geldiğimizde araban inip Asaf'ın koluna girmiş içeriye doğru yürüyorduk. Kapıdan içeri girdiğimizde Ayla bize doğru gelmeye başladı. Etrafıma baktığımda herkesin bana baktığını fark edip biraz daha Asaf'a sokuldum. Asaf kolumu bırakıp eline belime yerleştirip kulağıma " sakın yanımda ayrılma" deyip birlikte yürüdük. Ayla bana sarılıp " çok güzel olmuşsun canım" deyince teşekkür edip bize ayrılan masaya geçtik.

Herkes toplanınca Banu da gelmiş kıskanç gözlerle bana bakıp içkisini yudumlamaya başladı. Herkesin gözü aynı yere bakınca bende o yöne döndüm. Masamıza gelen Yağmur'u fark edince gülümsedim oda bana bakıp gülümsedi. Yanıma gelip bana sarılınca bende karşılık verip sarıldım.
Yağmur, " Seni görmek çok güzel nasılsın canım, çok güzel olmuşsun kıskanmalımıyım"
Deyince herkes ağzı açık şekilde bize bakıyordu. Tabi Asaf hariç buz kütlesi hiç bir olaya tepki vermiyordu.

ASAF-I AZZE TUTKUSU  Where stories live. Discover now